Sünnete Sarılmak, Hidayettir
Suhayb (r.a.)ın rivayetiyle şöyle buyurur Rasulullah (s.a.s.):
Müminin işine şaşarım! Gerçekten onun bütün işleri hayırdır. Bu, müminden başka hiç kimsede yoktur.
Kendisine varlık isabet ederse, şükreyler. Bu, onun için hayır olur. Darlık isabet ederse, sabreyler. Bu da, onun için hayır olur.[505]
Bu hadisin şerhinde şunlar beyan edilmiştir:
Hadis-i Şerif, kâmil bir müminin nasıl hareket etmesi lazım geldiğine işaret buyurmaktadır. Mümin, zenginlerse şükredecektir. Bunun mânâsı zekatını vermek, muhtaçları gözetmek vesairedir.
Dara düştüğü zaman da sabredecektir. Zira sabrın sonu, mutlaka selâmettir. Muvakkaten sıkıntıya düçar olan mümin, bir imtihan geçiriyor demektir. Bu imtihanda muvaffak olmanın sırrı sabırdır. Böylece müminin her işi ken-disi için hayır olmuş olur.[505]
Muvahhid mümin, Âlemlerin Rabbine katıksız iman edip tam teslim olmuş izzet sahibi bir kişidir... O, Rabbi Allahın kendisini yarattığı fıtrat üzere yaşamaya gayret ederken,[505] hiçbir şirk koşmadan yaratılış gayesi olan yalnızca Allaha ibadet eder[505] O, her anında imtihan hâlinde olduğunun idrakindedir... O, imtihanını şuurlu bir şekilde, Rabbi Allahın yardımıyla[505] sabrederek başaracağına inanır[505]...
O, gerek imanından gerekse amelinden asla taviz vermeyen, hâlinin ilmini bilip, bildiğiyle amel eden bir kişidir...
el-Hakem (r.a.)dan.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
Kişi, ibadetlerinden taviz verdikçe, Allah da onu, kuruntu hastalığına mübtelâ kılar.[505]
İbadet, bütün hayatı kuşatıcıdır... Her hâl, ya Allahın emredip razı olduğu ve Rasulullah (s.a.s.)in gösterdiği gibidir, ya da Allahın yasakladığı ve razı olmadığı gibidir... Allahın razı olduğu ve Rasulullah (s.a.s.)in uygulamasını gösterdiği gibi olan hâl, ibadet hâlidir... Bunun zıddı, isyan hâlidir... Emrolunup gösterildiği şekilde tanzim edilen hayat, ibadet ve itaat üzere olunan bir hayattır... Eğer Allahın emrettiği ve Rasulullah (s.a.s.)in gösterdiği gibi davranılmaz ise, isyan hâli gündeme gelir...
Muvahhid mümin kulun, bütün ibadetleri, hayatı ve ölümü Allah için olmalıdır... Hayatı Allah için, ibadeti Allah için olan mümin kulun hayatı ibadet, ibadeti hayat olur... Rabbimiz Allah, muvahhid mümin kullarına böyle emretmiştir:
De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, Âlemleri Rabbi olan Allahındır.
Onun hiçbir ortağı yoktur. Ben, böyle emrolundum ve ben, müslüman olanların ilkiyim. (Enâm, 6/162-163)
Muvahhid mümin kul, bu iman ve bu şuur ile hareket eder... Emrolunduğu gibi dosdoğru olmaya çalışır...[505] Emrolunduğu gibi dosdoğru olmak, bütün hayatını Allahın emrine ve Rasulullah (s.a.s.)in Sünnetine uygun bir şekilde düzenlemekle gerçekleşir... Gerek ferdî, gerek ailevî ve gerekse toplumsal hayat, bu şekilde düzenlendiğinde, Allahın koyduğu helâl-haram sınırlarına riayet edilerek, helâller işlenip haramlara yaklaşılmadığında ve her an Allahın kendisini gördüğü inancıyla ihsan ile hareket edildiğinde kul, ibadet üzere, itaat üzeredir!..
Bu iman ile ibadet anlayışından verilen herhangi bir taviz, muvahhid müminin yolunu kesen eşkiyadır... Bu eşkıyanın zoruyla nasıl ki, bilinen, kabul edilen ve en doğru yol bırakılarak başka yollara sapılıyorsa, imandan ve akîdeden verilecek taviz de kişiyi, dosdoğru yoldan saptırır, bidat ve hurafelerin içine atar... Bu bidat ve hurafeler içinde çok çalışan, gayret edip hareket hâlinde olan, kendisini ibadet ediyor zanneder, fakat yaptıklarının boşa gittiğinin farkında bile olmaz...
Abdullah b. Mesud (r.a.) şöyle diyor:
- Sünnet dahilinde orta yollu çalışmak, bidat içinde var gücüyle çalışmaktan daha hayırlıdır.[505]
Muvahhid müminler, kendilerinden önce imtihan olmuş olan ümmetlerden ve kavimlerden ibret ve ders almalıdırlar... Dünya hayatlarındaki imtihanlarında başarılı olup Rabbleri Allahın rızasını kazananlar gibi davranmalıdırlar... O razı olunmuş, mutmain bir kalb-i selim ile Rabbi Allahı razı edip cennetine, salih kullarının arasına giren mümin müslüman muttakî kullar gibi yaşamak gerekir...
Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
Cennet de muttakîler için uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır.
Bu, size vadolunandır (gönülden Allaha) yönelip dönen (İslâmın hükümlerini) koruyan,
Görmediği hâlde Rahmâna karşı içi titreyerek korku duyan ve içten Allaha yönelmiş bir kalb ile gelen içindir.
Ona, esenlik ve barış (selâm)a girin. Bu, ebedîlik günüdür.
Orada diledikleri her şey onlarındır. Katımızda daha fazlası da var. (Kaf, 50/31-35)
Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis,
Rabbine, hoşnud edici ve hoşnud edilmiş olarak dön.
Artık kullarımın arasına gir.
Cennetime gir. (Fecr, 89/27-30)
Böyle ebedî huzur ve saadete kavuşmak, Rabbimiz Allahın razı olduğu bir kul olmak için, yeryüzündeki hayatımızda emrolunduğumuz gibi tertemiz ve hayır üzere bir hayat yaşamamız gerekiyor... Hayırlı bir sonuç, hayırlı bir başlangıç ve hayırlı bir gidiş ile gerçekleşir... Bu hayır, iman edip salih ameller işlemekle elde edilir... Böyle olanlar, yaratılmışların en hayırlılarıdır...
Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
İman edip salih amellerde bulunanlar ise, işte onlar da, yaratılmışların en hayırlılarıdır.
Rabbleri katında onların ödülleri, içinde ebedî kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de Ondan razı (hoşnud, memnun) kalmışlardır. İşte bu, Rabbinden içi titreyerek korku duyan kimse içindir. (Beyyine, 98/7-8)
Yegâne önderimiz ve hayat örneğimiz Rasulullah (s.a.s.), imtihan sahasında başarılı olmanın ilkelerini ve bu ilkelerin uygulanış şeklini, kıyamete kadar yaşayacak ümmetine göstermiştir... Kadın olsun, erkek olsun her muvahhid mümin ferdiyle ümmet, Rasulullah (s.a.s.)in gösterdiği gibi hareket etmeli ve Onun yolu olan Sünnetini takib ile hidayet üzere olmalıdır...
Abdullah İbn Amr (r.a.)ın rivayetleriyle şöyle buyuruyor Rasulullah (s.a.s.):
Her işin bir gayret dönemi vardır. Her gayret döneminin de bir gevşeme (fetret) devri vardır. Kimin gevşeme (fetret) dönemi, benim Sünnetim ölçüsünde olursa o, hidayete ermiştir. Kiminki böyle değilse, helâk olmuştur.[505]
İşte, hidayet ve dalâletin ölçüsü!.. İşte, ebedî kurtuluşun ve helâk oluşun ilkesi!.. Kim ki, yegâne önder Rasulullah (s.a.s.)in Sünnetini hayat ölçüsü olarak kabul edip onunla amel ederse, hidayete ermiş olur... Gayret dönemlerinde, muvahhid müminlerin heyecanları ve çalışmaları doruk noktadadır... Allahın emirlerini, Rasulullah (s.a.s.)in gösterdiği şekilde uygulamaya gayret ederler... Gerek ferden, gerekse cemaat olarak bu dönem, en verimli ve en başarılı dönemdir...
Gerek nefsin tembelliğinden, gerek dünyevîleşmenin getirdiği bir gevşeme, gerekse işgal edilmiş İslâm topraklarında egemen tağutların baskılarından dolayı zaman zaman mümin müslümanlar arasında gevşemeler olmaktadır... Takib edilen metod konusunda, seçilen hedef konusunda ve toplumsal ilişkiler ile yapılanma konusunda insanların umutsuzluğa kapıldığı görülmektedir... Bu da, kendilerini gevşemeye ve bıkmışlığa sürüklemektedir... Böyle olmaz veya olmuyor!.. gibi sadece dertlenme ve sadece şikayet etmeler, dâvâ adamını yolundan alıkoyar... Dâvâ adamı, karanlığa kızmaz, karanlığı aydınlatacak bir ışık yakar... Dâvâ adamı, bilip inanır ki, gecenin sonu apaydınlık bir sabah ve gündüzdür... Bundan dolayı umutsuzluğa kapılmaz, gevşemez ve üzülmez!.. Kesin iman etmiştir ki, üstünlük, katıksız iman edip gereğini işleyen muvahhid müminlere aiddir...
Gayret döneminde Kitab ve Sünnet ile amel ettiği gibi, herhangi bir sebebten dolayı bu dönemin kesintiye uğradığı fetret döneminde de kurtuluş, Kitab ve Sünnete sarılıp onunla amel etmektedir!.. Kurân ve Sünnete sarılıp gereği gibi hareket edenler, Allahın kendilerinden razı olduğu ve her çağda, her bölgede kendilerine zafer verdiği muvahhid mümin kullarıdır... Bu kullar, gayret dönemlerinde de, gevşeme yani fetret dönemlerinde de, Allahın ve Rasulü (s.a.s.)in emrettiği gibi davranırlar... Hak üzere direnir ve fetret dönemini sabırla geçip zafere ulaşmaya çalışırlar...
Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
Bu, (Kurân), insanlar için bir beyan, sakınanlar için de bir hidayet ve öğüttür.
Gevşemeyin, üzülmeyin! Eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. (Âl-i İmrân, 3/138-139)
Dâvâmızın başı ve sonu, Âlemlerin Rabbi Allaha hamd etmektir.[505]
Müminin işine şaşarım! Gerçekten onun bütün işleri hayırdır. Bu, müminden başka hiç kimsede yoktur.
Kendisine varlık isabet ederse, şükreyler. Bu, onun için hayır olur. Darlık isabet ederse, sabreyler. Bu da, onun için hayır olur.[505]
Bu hadisin şerhinde şunlar beyan edilmiştir:
Hadis-i Şerif, kâmil bir müminin nasıl hareket etmesi lazım geldiğine işaret buyurmaktadır. Mümin, zenginlerse şükredecektir. Bunun mânâsı zekatını vermek, muhtaçları gözetmek vesairedir.
Dara düştüğü zaman da sabredecektir. Zira sabrın sonu, mutlaka selâmettir. Muvakkaten sıkıntıya düçar olan mümin, bir imtihan geçiriyor demektir. Bu imtihanda muvaffak olmanın sırrı sabırdır. Böylece müminin her işi ken-disi için hayır olmuş olur.[505]
Muvahhid mümin, Âlemlerin Rabbine katıksız iman edip tam teslim olmuş izzet sahibi bir kişidir... O, Rabbi Allahın kendisini yarattığı fıtrat üzere yaşamaya gayret ederken,[505] hiçbir şirk koşmadan yaratılış gayesi olan yalnızca Allaha ibadet eder[505] O, her anında imtihan hâlinde olduğunun idrakindedir... O, imtihanını şuurlu bir şekilde, Rabbi Allahın yardımıyla[505] sabrederek başaracağına inanır[505]...
O, gerek imanından gerekse amelinden asla taviz vermeyen, hâlinin ilmini bilip, bildiğiyle amel eden bir kişidir...
el-Hakem (r.a.)dan.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
Kişi, ibadetlerinden taviz verdikçe, Allah da onu, kuruntu hastalığına mübtelâ kılar.[505]
İbadet, bütün hayatı kuşatıcıdır... Her hâl, ya Allahın emredip razı olduğu ve Rasulullah (s.a.s.)in gösterdiği gibidir, ya da Allahın yasakladığı ve razı olmadığı gibidir... Allahın razı olduğu ve Rasulullah (s.a.s.)in uygulamasını gösterdiği gibi olan hâl, ibadet hâlidir... Bunun zıddı, isyan hâlidir... Emrolunup gösterildiği şekilde tanzim edilen hayat, ibadet ve itaat üzere olunan bir hayattır... Eğer Allahın emrettiği ve Rasulullah (s.a.s.)in gösterdiği gibi davranılmaz ise, isyan hâli gündeme gelir...
Muvahhid mümin kulun, bütün ibadetleri, hayatı ve ölümü Allah için olmalıdır... Hayatı Allah için, ibadeti Allah için olan mümin kulun hayatı ibadet, ibadeti hayat olur... Rabbimiz Allah, muvahhid mümin kullarına böyle emretmiştir:
De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, Âlemleri Rabbi olan Allahındır.
Onun hiçbir ortağı yoktur. Ben, böyle emrolundum ve ben, müslüman olanların ilkiyim. (Enâm, 6/162-163)
Muvahhid mümin kul, bu iman ve bu şuur ile hareket eder... Emrolunduğu gibi dosdoğru olmaya çalışır...[505] Emrolunduğu gibi dosdoğru olmak, bütün hayatını Allahın emrine ve Rasulullah (s.a.s.)in Sünnetine uygun bir şekilde düzenlemekle gerçekleşir... Gerek ferdî, gerek ailevî ve gerekse toplumsal hayat, bu şekilde düzenlendiğinde, Allahın koyduğu helâl-haram sınırlarına riayet edilerek, helâller işlenip haramlara yaklaşılmadığında ve her an Allahın kendisini gördüğü inancıyla ihsan ile hareket edildiğinde kul, ibadet üzere, itaat üzeredir!..
Bu iman ile ibadet anlayışından verilen herhangi bir taviz, muvahhid müminin yolunu kesen eşkiyadır... Bu eşkıyanın zoruyla nasıl ki, bilinen, kabul edilen ve en doğru yol bırakılarak başka yollara sapılıyorsa, imandan ve akîdeden verilecek taviz de kişiyi, dosdoğru yoldan saptırır, bidat ve hurafelerin içine atar... Bu bidat ve hurafeler içinde çok çalışan, gayret edip hareket hâlinde olan, kendisini ibadet ediyor zanneder, fakat yaptıklarının boşa gittiğinin farkında bile olmaz...
Abdullah b. Mesud (r.a.) şöyle diyor:
- Sünnet dahilinde orta yollu çalışmak, bidat içinde var gücüyle çalışmaktan daha hayırlıdır.[505]
Muvahhid müminler, kendilerinden önce imtihan olmuş olan ümmetlerden ve kavimlerden ibret ve ders almalıdırlar... Dünya hayatlarındaki imtihanlarında başarılı olup Rabbleri Allahın rızasını kazananlar gibi davranmalıdırlar... O razı olunmuş, mutmain bir kalb-i selim ile Rabbi Allahı razı edip cennetine, salih kullarının arasına giren mümin müslüman muttakî kullar gibi yaşamak gerekir...
Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
Cennet de muttakîler için uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır.
Bu, size vadolunandır (gönülden Allaha) yönelip dönen (İslâmın hükümlerini) koruyan,
Görmediği hâlde Rahmâna karşı içi titreyerek korku duyan ve içten Allaha yönelmiş bir kalb ile gelen içindir.
Ona, esenlik ve barış (selâm)a girin. Bu, ebedîlik günüdür.
Orada diledikleri her şey onlarındır. Katımızda daha fazlası da var. (Kaf, 50/31-35)
Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis,
Rabbine, hoşnud edici ve hoşnud edilmiş olarak dön.
Artık kullarımın arasına gir.
Cennetime gir. (Fecr, 89/27-30)
Böyle ebedî huzur ve saadete kavuşmak, Rabbimiz Allahın razı olduğu bir kul olmak için, yeryüzündeki hayatımızda emrolunduğumuz gibi tertemiz ve hayır üzere bir hayat yaşamamız gerekiyor... Hayırlı bir sonuç, hayırlı bir başlangıç ve hayırlı bir gidiş ile gerçekleşir... Bu hayır, iman edip salih ameller işlemekle elde edilir... Böyle olanlar, yaratılmışların en hayırlılarıdır...
Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
İman edip salih amellerde bulunanlar ise, işte onlar da, yaratılmışların en hayırlılarıdır.
Rabbleri katında onların ödülleri, içinde ebedî kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de Ondan razı (hoşnud, memnun) kalmışlardır. İşte bu, Rabbinden içi titreyerek korku duyan kimse içindir. (Beyyine, 98/7-8)
Yegâne önderimiz ve hayat örneğimiz Rasulullah (s.a.s.), imtihan sahasında başarılı olmanın ilkelerini ve bu ilkelerin uygulanış şeklini, kıyamete kadar yaşayacak ümmetine göstermiştir... Kadın olsun, erkek olsun her muvahhid mümin ferdiyle ümmet, Rasulullah (s.a.s.)in gösterdiği gibi hareket etmeli ve Onun yolu olan Sünnetini takib ile hidayet üzere olmalıdır...
Abdullah İbn Amr (r.a.)ın rivayetleriyle şöyle buyuruyor Rasulullah (s.a.s.):
Her işin bir gayret dönemi vardır. Her gayret döneminin de bir gevşeme (fetret) devri vardır. Kimin gevşeme (fetret) dönemi, benim Sünnetim ölçüsünde olursa o, hidayete ermiştir. Kiminki böyle değilse, helâk olmuştur.[505]
İşte, hidayet ve dalâletin ölçüsü!.. İşte, ebedî kurtuluşun ve helâk oluşun ilkesi!.. Kim ki, yegâne önder Rasulullah (s.a.s.)in Sünnetini hayat ölçüsü olarak kabul edip onunla amel ederse, hidayete ermiş olur... Gayret dönemlerinde, muvahhid müminlerin heyecanları ve çalışmaları doruk noktadadır... Allahın emirlerini, Rasulullah (s.a.s.)in gösterdiği şekilde uygulamaya gayret ederler... Gerek ferden, gerekse cemaat olarak bu dönem, en verimli ve en başarılı dönemdir...
Gerek nefsin tembelliğinden, gerek dünyevîleşmenin getirdiği bir gevşeme, gerekse işgal edilmiş İslâm topraklarında egemen tağutların baskılarından dolayı zaman zaman mümin müslümanlar arasında gevşemeler olmaktadır... Takib edilen metod konusunda, seçilen hedef konusunda ve toplumsal ilişkiler ile yapılanma konusunda insanların umutsuzluğa kapıldığı görülmektedir... Bu da, kendilerini gevşemeye ve bıkmışlığa sürüklemektedir... Böyle olmaz veya olmuyor!.. gibi sadece dertlenme ve sadece şikayet etmeler, dâvâ adamını yolundan alıkoyar... Dâvâ adamı, karanlığa kızmaz, karanlığı aydınlatacak bir ışık yakar... Dâvâ adamı, bilip inanır ki, gecenin sonu apaydınlık bir sabah ve gündüzdür... Bundan dolayı umutsuzluğa kapılmaz, gevşemez ve üzülmez!.. Kesin iman etmiştir ki, üstünlük, katıksız iman edip gereğini işleyen muvahhid müminlere aiddir...
Gayret döneminde Kitab ve Sünnet ile amel ettiği gibi, herhangi bir sebebten dolayı bu dönemin kesintiye uğradığı fetret döneminde de kurtuluş, Kitab ve Sünnete sarılıp onunla amel etmektedir!.. Kurân ve Sünnete sarılıp gereği gibi hareket edenler, Allahın kendilerinden razı olduğu ve her çağda, her bölgede kendilerine zafer verdiği muvahhid mümin kullarıdır... Bu kullar, gayret dönemlerinde de, gevşeme yani fetret dönemlerinde de, Allahın ve Rasulü (s.a.s.)in emrettiği gibi davranırlar... Hak üzere direnir ve fetret dönemini sabırla geçip zafere ulaşmaya çalışırlar...
Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
Bu, (Kurân), insanlar için bir beyan, sakınanlar için de bir hidayet ve öğüttür.
Gevşemeyin, üzülmeyin! Eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. (Âl-i İmrân, 3/138-139)
Dâvâmızın başı ve sonu, Âlemlerin Rabbi Allaha hamd etmektir.[505]
İŞKENCE
- ONLAR GİBİ
- Öncekilerin Başına Gelenler
- Ashabu'l-Uhdud
- Ashabu'l-Karye
- Hep Aynı Zulüm
- Rasulullah (s.a.s.)'ın Kanını Döken Bir Kavim
- En Hayırlı Neslin Çilesi
- Sünnete Sarılmak, Hidayettir
i1 harfi
- İBÂHİYYE
- İBDÂ
- İBN KESİR
- Tefsiru'l-Kur'âni'l-Azîm:
- İBN MACE
- Sünen-i İbn Mâce:
- İBN TEYMİYYE
- İBNU'S-SEBİL
- İBRA
- İBRAHİM SÛRESİ
- İBRÂNÎ
- İBTİLÂ'
- İCÂBET
- İCAP VE KABUL
- a) Sözle icap ve kabul:
- Sıygaların İcap ve Kabulde Etkisi:
- b) Mektup, elçi, telefon vb. ile icap ve kabul:
- c) Teâtî yolu ile icap ve kabul:
- İCARETEYN
- İCÂZET
- İCBÂR
- İCMA'
- İcmaın Mertebeleri:
- l) Sarih İcma:
- 2) Sükûtî İcma:
- 3) Müctehidlerin Belli Bir Ortak Noktada İttifak Etmeleri:
- İCMA-İ ÜMMET
- İCMÂLÎ ÎMAN
- İCRÂ
- Mahkeme Kararlarının İcrâ ve İnfazı:
- İCTİHAD
- Terim Olarak İctihad:
- İctihad
- İctihad
- İctihad
- İÇ EZAN
- İDDİHÂR
- İDEOLOJİ
- İDRAR
- İFFET
- İFK OLAYI
- İFLÂS
- İFTAR
- İFTİRA
- İ
- İftira
- İFTİTAH TEKBİRİ
- İĞVÂ
- İHANET
- İHDÂD
- İHLÂL
- İHLÂS
- İHLÂS SÛRESİ
- İHRAM
- İhrama Giren Kimsenin Dikkat Edeceği Hususlar:
- Mikatlar (İhrama Girme Yerleri):
- İHRAZ
- İHSAN
- İHTİLÂFÜ'D DÂR
- İHTİLÂM
- İHTİLÂT
- İHTİYARLIK
- İHTİYAT
- İHVANU'S-SAFÂ
- İHYÂ
- İNSANI İHYA
- Ve'l-Asr
- İDDET
- İHSÂR
- İHTİDÂ
- İHTİKÂR
- İKÂB
- İKÂLE
- İKİNDİ NAMAZI
- İKRAR
- Hastanın İkrarı:
- İKTA'
- İkta'nın Kısımları:
- 1- Temlik Suretiyle İkta':
- 2- İstiğlâlen ikta':
- İKTİDÂ
- İKTİDAR
- İKTİDARSIZLIK
- İKTİSAD
- İLÂ'
- İlâ'nın Şartları:
- İLÂHİ KANUN
- İLAHİ KİTAPLAR
- İLÂH
- İ'LÂY-I KELİMETULLAH
- İLHAM
- İLLET
- İLLİYYÛN
- İLME'L-YAKÎN
- İLTİMAS
- İLTİZAM
- İLYAS (a.s.)
- İMA
- İMALE
- İREM
- İMÂMEYN
- İMANIN ŞUBELERİ:
- Birinci Kısım: Tasdikle İlgili İtikadiyat'tır
- İkinci Kısım: Dille Alakalı Ameller
- Üçüncü Kısım: Bedenî Ameller
- 1. Çeşit: Muayyen Şeylere Ait Olanlar
- 2. Çeşit: Kendisine Tabi Olanlarla İlgili Şeyler
- 3. Çeşit: Âmmeye Müteallik Şeyler
- İMARET
- İMSAK
- İMTİYAZ HAKKI
- İNCİL
- İncil Çeşitleri:
- 1) Matta İncili:
- 2) Markos İncili:
- 3) Luka İncili:
- 4) Yuhanna İncili:
- İNFÂK
- İ
- İnfak
- İnfak
- İnfak; Anlam ve Mâhiyeti
- Kur'an'da İnfak
- Hadislerde İnfak
- Allah'ın Verdiği Her Nimetin İnfakı Vardır
- Malla Yapılan İnfak
- İlimden Yapılan İnfak
- Mutluluktan Yapılan İnfak
- Sağlıktan yapılan İnfak
- Gençlikten Yapılan İnfak
- Güzel Sözle Yapılan İnfak
- Güler Yüzle Yapılan İnfak
- İnfakın Fayda ve Hikmetleri
- İNFİTÂR SÛRESİ
- İNKÂR
- İNNİN VE BAŞKALARI
- İNSAN
- Yaratılış Gayesi:
- Sosyal Açıdan İnsan:
- Nâs ve İnsan Kelimelerinin Anlam ve Mâhiyeti
- İnsanın İki Yönü
- İnsanın Bazı Temel Özellikleri
- Kur'an-ı Kerim'de İnsan
- a) İnsanın Olumlu Özellikleri
- b) İnsanın Olumsuz Özellikleri
- İnsan İle Diğer Canlılar Arasındaki Farklar
- 1) Zekâ:
- 2) Anlatma (İfade) Yeteneği:
- 3) Ellerinin Yapısı Ve Vücudunun Dik Durması:
- 4) Öğrenme Ve Yeni Denemelerde Bulunma Yeteneği:
- İnsanın Menşei (Oluşumu) Meselesi
- Kur'an'da İnsanın Yaratılması ve Halifeliği
- İnsanın Yaratılışı
- Ne Zamandan Beri Müslümanım? (Dünyaya Ne Olarak Geldim?)
- Kaalu Bela Ne Demektir?
- İnsanın Yaratılış Gayesi
- İnsanın Konumu ve Görevi
- İnsan Ölünce Ne Olacak?
- Akîde Yönünden İnsanlar
- İnsanın Değer ve Üstünlüğü
- İnsanın Değeri:
- Haklar, Görevleri; Nimetler de Sorumlulukları Doğurur
- İNSAN SÛRESİ
- İNŞA
- İNŞALLAH
- İNŞİKÂK SÛRESİ
- İNŞİRAH SÛRESİ
- İNTİHAR
- İNZAL
- İNZÂR
- İnzâr; Anlam ve Mâhiyeti
- Kur'an'da İnzâr Kavramı
- Mü'minlerin Uyarılması
- Uyarının Fayda Etmediği Kâfirler
- Çağdaş Davetçi/
- Bütün Toplumlar Peygamber Aracılığıyla Uyarılmıştır
- Elçi Gönderilmeyen, Uyarı Yapılmayan Toplumlar Helâk Edilmezler
- Toplumun Önderleri Toplumdan Sorumludur
- İNZİVA
- İPEKLİ GİYİNMEK
- İPOTEK
- 1. Ortak Malların Rehnedilmesi:
- 2. Başka Bir Şeye Bitişik Ve Onunla Meşgul Bulunan Malın Rehnedilmesi:
- İRHASAT
- İRŞÂD
- İ
- İrşad
- İRTİDÂD
- İrtidâd; Anlam ve Mâhiyeti
- Geniş Anlamda İrtidâd ya da Riddet Nedir
- İrtidâd, Neden Küfrün
- Kur'ân-ı Kerim Mürtedler
- İrtidâd, Aynı Zamanda Bir İslam Hukuku Konusudur.
- Mürtedin Kişiliği:
- Mürted
- İrtidat Sebepleri:
- Fıkhî İctihadlara Göre Mürtedin Cezası
- Mürtedin Öldürülmesinin Hikmeti:
- İrtidatın Başlaması:
- 1) Dinden Tamamen Dönenler:
- 2) Namazla Zekâtı Birbirinden Ayıranlar:
- Ridde Savaşları
- Halid bin Velid'in Tuleyha Meselesini Çözümlemesi:
- Benû Âmir, Havâzin ve Suleymlilerin İrtidâdı:
- Kur'ân-ı Kerim'de İrtidâd Kavramı
- Bir Tefsirden İktibas
- Hadis-i Şeriflerde İrtidât Kavramı
- Mürtede Verilecek Dünyevî Cezânın Tahlili
- İrtidadın Dünyevî Cezası Yoktur Diyenlerin Delilleri
- Gizli İrtidâd
- Şirkin Çağdaş Yansımaları; Özendirilen ve Dayatılan Mürtedlik
- Güncel Câhilî Eğitimde Şirk:
- İttibâ Şirki:
- Mürtedliğe Giden Yollar
- Mürtedliğe Yol Açan Sebepler:
- Bir Müslümanı Mürted Yapan Tavırlar:
- Elfâz-ı Küfür:
- Çevrede Çokça Duyulan Elfâz-ı Küfürden Bazıları (Söyleyeni Şirke Düşürmesinden Korkulan, Müslümanları Mürted Yapmasından Endişe Edilen Çirkin Sözler)
- 1) Allah'la İlgili:
- 2) Dinle İlgili:
- 3) Cennet, Melek ve Kaderle İlgili:
- Ef'âl-i Küfür:
- 1) Puta Tapmak:
- 2) Mushafı Pisliğe Atmak Gibi Saygısızca Davranmak:
- 3) Gayr-i Müslimlerin Tapınaklarına İbâdet Kasdıyla Gitmek:
- 4) İbâdet Kasdıyla Herhangi Bir Şahsa Secde Etmek:
- 5) Ölülerden Duâ Ederek Bir Şey İstemek, Kabirleri Tapınak Yapmak:
- 6) Haç Takınmak:
- 7) Ğıyar ve Zünnâr:
- 8) Mecûsî ve Yahûdi Şapkası:
- 9) Sihir:
- Müşrik ve Mürtedlerle Mücâdele
- Seyyidü'l-İstiğfar Duası:
- Şirk, Küfür ve İrtidaddan Korunma Yolları
- İrtidâd, İrticâ/Gericilik Demektir; Mürted de Mürtecî/Gerici
- Konuyla İlgili Geniş Bilgi Alınabilecek Kaynaklar
- İRTİDAT (MÜRTED)
- İSA (a.s.)
- Hz. İsa; Hayatı, Tebliği ve Tevhid Mücadelesi:
- Kur'ân-ı Kerim'de Hz. İsa:
- Hadislerde Hz. İsa:
- Hıristiyanlara Göre Hz. İsa:
- Hz. İsa'nın Çarmıha Gerilmesiyle İlgili İncillerdeki Kuşkular:
- İncillere Göre Hz. İsa'nın Beşerî Yönleri:
- Hz. İsa'nın Babasız Doğma Mûcizesi:
- Hz. İsa'nın Ref'i ve Nüzûlü Meselesi:
- Hz. İsa'nın Gökten İneceğini İfade Eden Hadis
- Mehdî:
- Deccâl:
- Deccâlın Özellikleri:
- İSBAT-I VACİB
- İSLAM'DA MEZHEP
- Müellifin Önsözü
- İslâm Ve İman'ın Hakikati:
- Dört Mezhebten Belli Bir Mezhebi Taklid Etmek Ne Vaciptir, Ne De Mendup
- İslâm'ın Esası Allah'ın Kitabı Ve Rasûlullah'ın Sünnetiyle Amel Etmektir
- Müteahhirun Herşeyi Değiştirip, Tek Bir Kişiyi Taklid Etmeyi Gerekli Kılmakla Tefrikaya Düştüler
- İnsan Öldüğünde Kabirde Mezhep Veya Tarikattan Sorguya Çekilir Mi?
- Belirli Bir Mezhebe Bağlanmanın Gerekli Olduğu Sözünün Aslı Siyasetle İlgilidir
- Mezhebin Bid'at Oluşu Konusunda Dehlevi'nin Araştırması
- Rasûlullah'tan Başka Birisine Taassup Gösteren Sapık Ve Cahildir
- Kemal B. Hümâm'ın Belirli Bir Mezhebe Bağlanmanın Gereksiz Olduğunu Belirtmesi
- Uyulması Gereken İmam Rasûlullahtır
- İhtilaf Ve Tefrikalar Mezheplere Tabi Olma Yüzündendir
- İmam Ebu Hanife'nin Mezhebi Kur'an Ve Sünnetle Amel Etmektir
- Müçtehid İçtihadında Hata Da Yapabilir, Doğruyu Da Bulabilir Teşride. Hata Yapmayan Sadece Peygamberdir
- Hak Kesinlikle Rasûlullah'ın Dışında Hiçbir Kimsenin Görüşüyle Sınırlandırılamaz
- Önemli Bir İkaz
- Bu Ümmetin Hali Ancak Evvelkilerin Islah Olunduğuyla Islah Olunur
- Ulemanın Dinin Hükümlerini Değiştirdiğine Dair Fahreddin Er-Razî'nin Görüşü
- İmam-ı Â'zam (En Büyük İmam) Rasûlullahtır
- Allah Bize Sırat-ı Müstakim'e Girmemizi Emrediyor
- Gazaba Uğrayanlar, Hakkı Sadece Kendi Mezhebinden Kabul Ederler
- Rasûlullah Belli Bir Mezhebin İnsanlar İçin Gerekli Olduğunu Söylememiştir
- Fasıl
- Kaynaklar
- İSM
- İSMAİLİYYE
- Mezhebin Kaideleri:
- İSMET
- İSM-İ A'ZÂM
- İSNÂ AŞERİYYE
- İSNÂD
- Âli ve Nâzil İsnâd:
- İSRÂ
- İSRÂ SURESİ
- İSRAF
- İsrafın Anlam Sahası:
- Kur'an'da İsrafın Manaları:
- İSRÂFİL (a.s)
- İSRÂİLİYÂT
- İSRAİLOĞULLARI
- Benî İsrâil, İsrâil, İbrânî, Yahûdî ve Mûsevî Kelimeleri ve Mâhiyeti
- Bazı Hadis-i Şerifler:
- İsrâiloğullarının Tarihi
- Firavun ve İsrâiloğulları
- Firavun'dan Kurtulduktan Sonra İsrâiloğulları
- Hz. Muhammed (s.a.s.) ve İsrâiloğulları
- İsrâiloğullarının Karakteri / Yahudileşme Alâmet ve Özellikleri
- Onlar ve Biz
- Yahudileşme ve Yahudileşme Temâyülü
- İmanda Pazarlık
- Dini, Kutsal Kitabı Tahrif
- İSTİANE
- İSTİARE
- İSTİÂZE
- İstiâze; Anlam ve Mâhiyeti:
- Kur'an'da İstiâze:
- Sünnette İstiaze:
- İstiazenin Hükmü:
- Şeytandan Kurtuluş Yolu:
- Sığınan, Kendisine Sığınılan ve Kendisinden Sığınılan
- Şeytanın İbâdetlere Tasallutu ve Şeytanı Kaçıran Şey:
- Günümüzde İstiaze Anlayışı:
- Allah'a Sığınma Tarzı Nasıl Olmalı?
- İstiâze Şuurunun Bize Kazandıracağı Anlayış ve Davranışlar:
- İSTİBRÂ'
- İSTİDRAC
- İSTİĞÂSE
- İSTİĞFAR
- İstiğfar'ın Mahiyeti?
- İbadet Olarak İstiğfar:
- İSTİHÂRE
- İSTİHAZA
- İSTİHKAK
- İSTİHLÂF
- İSTİHSAN
- İstihsanın Çeşitleri:
- 1. Nass Sebebiyle İstihsan:
- 2. İcmâ Sebebiyle İstihsan:
- 3. Zarûret ve İhtiyaç Sebebiyle İstihsan:
- 4. Kapalı Kıyas Sebebiyle İstihsan:
- 5. Örf Sebebiyle İstihsan:
- 6. Maslahat Sebebiyle İstihsan:
- İSTİKAMET
- (DOĞRULUK-DOĞRU YOL)
- İSTİKBÂR
- İstikbâr ve Türevleri:
- İstikbar Duygusu:
- İstikbâr; Tanım ve Mâhiyeti
- Istikbar Duygusu
- MÜSTEKBİR
- Müstekbirlerin Özellikleri:
- İstikbar Mantığı:
- Müstekbir Tipler
- Müstaz'af
- Müstekbir ve Müstez'af Ilişkisi
- Müstaz'af İnsan Grupları
- Müstekbirliğin Sonucu: Dünyevî ve Uhrevî Azap
- Uhrevî Azap ve Cehennnem:
- İstikbârın Sembol Tipleri (Müstekbirlerin Duayenleri)
- İstikbâra Kapılmayanlar: Melekler, İnsan Dışındaki Canlılar ve
- İSTİLÂ
- İSTİLAM
- İSTİMLÂK
- İSTİMNÂ
- İSTİMVÂL
- İSTİNBÂT
- İSTİNCA
- Abdest Bozmanın Âdâbı:
- İSTİNŞÂK
- İSTİRCÂ'
- İSTİSNA BÂBI
- İSTİŞARE
- İstişârenin Fazileti:
- İSTİŞARENİN EHEMMİYETİ
- İstişare Emri:
- Telakki:
- Teşvik:
- Hz. Peygamber İstişareye Muhtaç Mı?
- En Büyük Dahi De İstişareye Muhtaçtır:
- Ashab Ve İstişare:
- Hz. Peygamber'in Müşavirleri:
- İstişare Mevzuları:
- İstişare Dışı Mevzular:
- İstişarenin Mekanizması
- 1- Müşavirin Durumu:
- a. Liyakat:
- b. Mûtemed Olmak:
- c. Müslüman Ve Dindar Olmak:
- d. İlgili Olmak:
- 2. İstişarenin Şekli:
- a. Doğrudan Re'ye Müracat:
- b. Liyakatlinin Müdahalesi:
- c. Yersiz Teklif:
- 3- Kararın Alınması:
- a- Ekseriyetin Re'yi:
- b- Görüşlerden birinin ihtiyarı:
- c- Kararı Tehir Etmek:
- d- İcbarî Karar:
- 4- Şahsî Kanaatında Direnmemek:
- 5- Müşavirleri Gücendirmemek:
- 6- Tatbikat Sırasında Azim:
- Batı Demokrasisi:
- 1) Demokrasinin Tenkidi:
- Teknokrasi
- Demokrasinin Sonu Anarşidir:
- 2) İslam'da Kanun Koyma Mekanizması:
- 3) Hürriyet Telakkisi:
- Peygamberler De Hür De
- Hürriyet Sahası:
- Tahdidden Gaye:
- İslam'da Kadınlarla İstişare
- I- Kur'an'a Göre:
- II. Sünnete Göre:
- Bu Meselede Temel Prensip:
- İSTİŞHÂD
- İSTİVÂ
- İSYAN
- İsyan Nedir?
- İsyanın İki Anlamı:
- İsyan; Anlam ve Mâhiyeti
- İsyanın İki Yönü
- Ma'siyet Ne Demektir?
- İtaat; Anlam ve Mâhiyeti
- Tâat Ne Demektir?
- Kur'ân-ı Kerim'de İtaat ve İsyan Kavramı
- Hadis-i Şeriflerde İtaat ve İsyan
- İtaat Edilmesi Gereken Kimseler
- a- Allah'a İtaat:
- b- Rasûl'e İtaat:
- c- Ülü'l-Emr'e İtaat:
- İtaat Edilmesi Yasak Olan Kimseler
- a- Kâfirlere:
- b- Ehl-i Kitaba:
- c- Münâfıklara:
- d- Kendisini Allah Yolundan Uzaklaştıran ve Saptıran Liderlere ve Büyüklere:
- e- Şeytana ve Şeytanın Dostlarına:
- f- Günahkârlara ve Nankörlere:
- g- Yalancılara:
- h- Ahlâksızlara:
- i- Gâfillere, Zikirden (Allah'ı anmaktan ve Kur'an'dan) Gaflette Olanlara:
- j- Namaza Engel Olanlara:
- k- Aşırılara, İsrafçı ve Fesatçılara:
- l- Şirke Zorlayan Ana-Babaya:
- m- Halka, İnsanların Çoğuna (Demokrasi Anlayışına) ve Zanna:
- n- İnsanların ve Bilmeyenlerin Hevâlarına/Kötü Arzu ve İsteklerine:
- o- Allah'a ve Rasûlüne İsyanı (Haram Olan Bir Şeyi) Emreden Kim Olursa Olsun, Ona
- Küfürde Önderler ve Onların İzinden Giden Uyduları
- İtaat ve İsyan Yoluyla Düşülen Şirk
- Allah'a İtaat ve İsyanın Boyutları
- Bütün Evren Allah'a İtaat Etmektedir
- Nerdesin Ey Güzel İsyan?
- İŞÇİ, İŞÇİLİK
- İŞHAD (ŞAHİT TUTMA)
- İŞKENCE
- İŞRAK NAMAZI
- İŞVEREN
- İTAAT
- İTAB ÂYETLERİ
- İTİKÂD
- İTİKÂF
- İ'TİKÂF
- İTLÂF
- İtlafta Tazminin Gerekmesi İçin Gereken Şartlar:
- İTTİHAD
- İVAZ
- İYİLİK
- İZÂLE-İ ŞÜYÛ
- Kazaen (Mahkeme kararıyla) Taksimin Şartları:
- İZÂR
- İZZET
- İzzetin Manası:
- Kişiye İzzet Kazandıran Davranışlar:
- Gerçek İzzet:
- İZZET-İ NEFS