Halid bin Velid'in Tuleyha Meselesini Çözümlemesi:

Tuleyha, Beni Esed bin Huzeyme'ye mensup olup, Rasûlüllah (s.a.s.)'in son zamanlarında peygamberlik iddiasında bulunmuştu. O, bağlı bulunduğu Esedoğullarına kendisine Cebrail'in geldiğini söyleyerek bazı tuhaf şeyler uyduruyor ve onlardan kendisine tâbi olmalarını istiyordu. Kendisine tâbi olanlara namaz kılarken secde etmeyi yasaklıyor ve Allah'ın buna ihtiyacı olmadığını, O'nu ayakta zikretmelerini emrediyordu. İbnül-Esir; "Kabilecilik taassubundan dolayı çok sayıda Arap ona tâbi oldu" demektedir (İbnül-Esir, a.g.e., II, 344). Bu yüzden ona bağlı olanların çoğu Esed, Gatafan ve Tay kabilelerine mensuptular. Fezare ve Gatafanlılar Taybe'nin güneyinde toplanmış, Tay kabilesi ise kendi topraklarının sınırında beklemekte idiler. Tuleyha'nın mensup bulunduğu Esed oğulları ise Sumeyra'da toplanmıştı. Abs, Sa'lebe ve Mürreliler ise Rebeze dolaylarında, Ebrek'de beklemekteydiler. Onların bir kısmı burada kalmış, diğer bir kısmı da Zül-Kassa'ya giderek Medine'yi tehdit etmişlerdi. Bizzat halifenin başında bulunduğu kuvvetler tarafından, önce Zül-Kassa'da sonra da Abrek'de yenilgiye uğrayan grup Sumeyra'dan ayrılıp, Gatafan ve diğer kabilelerle birleşerek Tay kabilesi arasında bir su kenarı olan Buzaha'da karargâh kuran Tuleyha'ya iltihak etti. Bu olay üzerine Tuleyha Tay kabilesinin Cedile ve Gavş boylarına adam göndererek kendisine iltihak etmelerini emretti. Onların bir bölümü acele olarak onun yanına hareket ettiler; arkada kalanlara da gelmelerini söylediler.



Ebû Bekir (r.a.), Hâlid bin Velid'e ilk önce Eknaf'da bulunan Taylıların üzerine yürümesi, peşinden Buzaha'da toplananlarla savaşması, sonra da Butah'a yönelmesi tâlimâtını verdi. Halid'den önce, Adiy b. Hâtem et-Taî Medine'den kabilesinin yanına giderek onları üzerlerine gelen orduyla korkuttu ve Halife'ye itaate çağırdı. Onlar, bu çağrıya uyarak, Adiy'den kendileri için Halid'den eman almasını ve kendilerine mühlet vermesini istediler. Onlar, Buzaha'da bulunan kabilenin diğer mensuplarını, Tuleyha'nın öldürmesinden korkuyorlardı. Adiy, durumu Halid'e bildirdi. O da onlara zaman tanıdı. Taylılar, Tuleyha'nın yanında bulunan akrabalarına haber gönderdiler. Onlar da oradan ayrılarak Halid'le birleştiler. Daha sonra Adiy'in teşebbüsü ile Cedileliler de İslam'a dönüp Halid'e iltihak ettiler. Tay ve Cedilelilerden bin beşyüz kişinin iltihakıyla daha da güçlenen Halid, Buzaha'ya Tuleyha'nın üzerine yürüdü. Benu Amirliler etraftan, hangi tarafın galip geleceğini gözetlemekte idiler. Halid b. Velid Tuleyha ile savaşa tutuştu. Tuleyha'nın yanında Uyeyne b. Hısn komutasında yedi yüz kişilik Fezareli asker bulunmaktaydı. Savaşın şiddetlendiği bir sırada Uyeyne birkaç defa Tuleyha'nın yanına gidip kendisine Cebrail'in savaşın sonucu hakkında haber verip vermediğini sordu. Tuleyha sonunda ona; "Evet geldi ve bana; "bir gün düşmanlarınla karşılaşacaksın. Başlangıçta aleyhinde de olsa sonunda savaşı kazanacaksın. Değirmen gibi insan öğüten kanlı bir savaş... Ve işte unutamayacağın bir söz" diye haber getirdi" dedi. Uyeyne ona; "unutamayacağın bir sözmüş..." dedi ve askerlerine; "Ey Fezareliler! Bu adam bir yalancıdır. Savaşı bırakıp geri dönün" emrini verdiğinde adamları ona uydu. Savaşı kaybeden Tuleyha, atına binerek Suriye'ye kaçtı. Sonra da Kelb kabilesinin yanına gitti. Esed oğulları ve Gatafanlıların tekrar İslâm'a döndüğünü duyduğu zaman o da iman etti. Hz. Ebû Bekir (r.a.) vefat edinceye kadar, Kelblilerin arasında yaşamaya devam eden Tuleyha ancak onun vefatından sonra Medine'ye gitmiş ve Ömer (r.a.)'a bey'at etmişti. Tuleyha Hz. Ömer döneminde vukubulan Kadisiye ve daha sonraki savaşlarda akıl almaz kahramanlıklar göstermiş ve bu sefer gerçekten iman ettiği İslâm için hayatını sürekli tehlikelere atarak hizmet etmekten geri kalmamıştır.