Bütün Toplumlar Peygamber Aracılığıyla Uyarılmıştır

Yaptıkları hangi davranışın gelecekte kendileri için fayda, hangisinin zarar getireceği, toplumlar tarafından kesin bir şekilde bilinemez. Toplumun nelere muhtaç olduğu, ihtiyaçlarının hayvanlara ilham edildiği gibi edilseydi, o zaman insan türü olmazdı. Ya arı ve karınca gibi bir başka hayvan türü, veya melekler gibi olurlardı. Oysa insanlar imtihan olunmaktadır ve Allah, dikkat edeceği şeyleri onlara bildirmektedir.  “Kısa ve doğru yolu Allah gösterir.” (16/Nahl, 9) “Bize yollarımızı göstermişken neden Allah'a dayanmayalım?”  (14/İbrahim, 12) “Biz ona yolu gösterdik.” (76/İnsan, 3)



Toplumların, tercih ve seçimlerinde dikkat edecekleri fayda ve zararın ölçüsü, ilahî yasalardır. Bu yasalara bakarak; hangi şeylerin kendileri için iyi, hangilerinin kötü olduğunu öğrenip hareket edeceklerdir. Bu nedenle Allah, her topluma yasalarını açıklayan elçiler göndermiştir. “Her toplumun bir yol göstericisi vardır.” (13/Ra’d, 7) “Her toplum içinde mutlaka bir uyarıcı geçmiştir.” (35/Fâtır, 24)  “Andolsun biz her toplum içinde Allah'a kulluk edin, tağuta kulluktan kaçının diye bir peygamber gönderdik.” (16/Nahl, 36) “Andolsun senden önce, evvelki (toplum)ların kolları içine de elçiler gönderdik” (15/Hıcr, 10) Bu elçiler, Allah’ın yasalarına uyulmasını isteyerek emredilen davranışlardaki güzellikleri ve yasaklanan çirkinlikleri açıklarlar. Yaptıkları davranışların sonunda nasıl bir karşılık göreceklerini toplumlarına bildirirler.



Eğer, elçiler gönderilmeseydi helâk edilenler Allah'a: “Bize önce bir elçi gönderseydin inanırdık, senin ayetlerine uyardık. Neden bizi hiç uyarmadan cezalandırdın?” deyebilirlerdi. İşte,  kimsenin  Allah'a   karşı   bahanesi   kalmasın   diye   Allah   elçiler   göndermiştir.  “Kendi elleriyle   yaptıkları (günahları) yüzünden başlarına bir felaket geldiği zaman: ‘Ey Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de ayetlerine uyup mü’minlerden olsaydık’, diyecek olmasalardı (seni göndermezdik. Bu bahanelerine fırsat vermemek için seni gönderdik.)” (28/Kasas, 47; Taha, 134) “Bunları müjdeleyici ve uyarıcı elçiler olarak (gönderdik) ki, elçiler geldikten sonra insanların Allah'a karşı bahaneleri kalmasın.” (4/Nisâ, 165) “Ey kitap ehli, elçilerin arasının kesildiği, bir boşluk meydana geldiği sırada size elçimiz geldi, size gerçekleri açıklıyor ki, (yarın kıyamette:) ‘bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi’ demeyesiniz. İşte size müjdeleyici ve uyarıcı geldi.” (5/Mâide, 19)



Nitekim, Allah'a ortak koşanlar böyle söylediklerinde Allah, elçiler gönderdiğini belirterek, bu iddialarını reddetmiştir: “Şirk koşanlar: ‘Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O’ndan başka bir şeye tapmazdık ve O’nsuz hiçbir şeyi haram kılmazdık’ dediler. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Elçilere düşen, yalnız açıkça tebliğ etmek değil midir? And olsun biz, her toplum içinde, Allah'a kulluk edin, tağut(a kulluk etmek)ten kaçının diye bir elçi gönderdik.” (16/Nahl, 35-36)



Kur’an yirmi beş elçiden bahseder: Adem, İdris, Nuh, Hud, Salih, İbrahim, Lut, İshak, İsmail, Yakub, Yusuf, Eyyub, Şuayb, Musa, Harun, Yunus, Davud, Süleyman, İlyas, Elyasa, Yahya, Zekeriyya, Zülkifl, İsa ve Muhammed (s.a.s.) Bütün elçiler bunlar değildir.  “Andolsun biz, senden önce de elçiler gönderdik. Onlardan kimini sana anlattık, kimini de anlatmadık.” (40/Mü’min, 78) âyeti, Kur’an’da adı zikredilmeyen elçilerin de olduğunu söyler.



En son gönderilen elçi, Hz. Muhammed (s.a.s.)’dir. Kur’an bize ondan sonra elçi gönderilmeyeceğini söyler:  “Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur.” (33/Ahzab, 40)  İslam’dan sonra etkili ve kapsamlı bir dinî hareketin olmaması bu sözü kuvvetlendirir. Öte yandan yeni bir elçiye gerek de yoktur. Kur’an’a baktığımızda bir peygamberin dört şey için gönderildiği görülür:



Daha önce kendilerine herhangi bir peygamberin gönderilmediği topluma gönderilir.



Bir önceki elçinin talimatı unutulmuş, tahrif edilmiş, gösterdiği yolun takip edilmesi mümkün değilse yeni elçi gönderilir.



Önceki elçilerin vaaz, telkin ve talimatı eksik kaldığı, toplumları yeteri kadar hidayet bulamadığından, dinin tamamlanması için yeni elçi gönderilir.



Bir elçiye yardımcı olmak için, yeni elçi gönderilir.



Bu durumlar gözden geçirildiğinde, Hz. Muhammed (s.a.s.)’den sonra, yeni bir peygamber gönderilmesine ihtiyaç olmadığı görülür. Zira o, yeryüzündeki bütün toplumlara gönderilmiştir. Getirdiği mesaj (Kur’an) korunmuştur. Getirdiği mesajda tamamlanacak herhangi bir şey yoktur. Yardımcıya da ihtiyacı yoktur. Olsaydı, yaşadığı zamanda gönderilirdi.[505]



Diğer taraftan, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in son peygamber olması ve Kur’an’ın en son vahiy olması, müslüman olduğunu ileri sürenlere, açıkça çok ciddi bir sorumluluk yüklemektedir. Mesajın, onu duymayanlara iletilmesi, peygamberden sonra müslümanların görevidir.