3) Takvalı Olmak

Seyyid Şerif Cürcânî, takva’yı şöyle tarif eder:



“Takva: Lügatta, ittika, yani sakınma ve korunma an­lamındadır.



Ehl-i hakikata göre takva, Allah’a itaatla O’nun azabından sakınmakdır. Nefsi, yapmak veya terk etmekle azaba   müstehak olacağı şeyden korumaktır.”[468]



Rabbimiz Allah, kendisinden başka ilâh kabul etmeyen, Rabb, Melik ve İlâh olarak O’na katıksız iman eden muvahhid mü’min kullarına takvayı emrediyor… Ancak müttaki mü’minlerin ömür boyu müslüman olarak yaşaya­bileceklerini ve müslüman olarak ölmeyi hak ettiklerini beyan buyurur… Mü’min müslüman olarak yaşamak ve mü’min müslüman olarak ölmek, en büyük saadettir…



Şöyle buyuruyor Rabbimiz Allah:



“Ey iman edenler, Allah’dan nasıl korkup sakınmak gereki­yorsa, öylece korkup sakının ve siz, ancak müslüman olmaktan başka (bir din ve tutum üzerinde) ölme­yin.” (Âl-i İmrân, 3/102)



Abdullah İbn Mes’ud (r.a.):



“Allah’dan nasıl korkmak lazımsa, öylece korkun” ayeti hakkında şöyle der:



- O’na itaat edilip isyan edilmemesi, zikredilip unutul­maması, şükredilip küfran-ı nimette bulunulmaması.[469]



Rabbimiz Allah, kendi katında en kıymetli olan varlığın mü’minler olduğunu ve mü’minler içinde en muttaki ola­nın en üstün olduğunu beyan buyurur:



“Ey insanlar, gerçekten Biz sizi, bir erkek ve bir dişiden ya­rattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabi­leler (şek­linde) kıldık. Hiç şübhesiz Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Hiç şübhe yok Allah, bi­lendir, haber alandır.” (Hucurat, 49/13)



“Bilin ki Allah, muttakilerle beraberdir.” (Tevbe, 9/36)



Muttaki mü’minler, Allah’ın dostları ve Allah Teâlâ da muttaki mü’min kullarının dostudur:



“Haberiniz olsun, Allah’ın velileri (dostları), onlar için korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır.



Onlar, iman edenler ve (Allah’dan) sakınanlardır.” (Yunus, 10/62-63)



“Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekleyicisi)dir. On­ları, karanlıklardan nura çıkarır.” (Bakara, 2/257)



Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’nın dost edindiği ve ken­di­lerinden razı olduğu muvahhid muttaki mü’minler, Rasulullah (s.a.s.)’ın “Ehl-i Beyti”nden olup O’nun dostları­dırlar… Muttaki mü’minler, Allah ve Rasulü (s.a.s.)’i dost edinmiş ve dostları olmuşlardır…



Abdullah İbn Ömer (r.anhuma)’dan:



Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyuruyor:



“Gerçekten benim dostlarım muttakilerdir.”[470]



Enes b. Malik (r.a.)’dan:



Rasulullah (s.a.s.)’e:



- Muhammed’in Ehl-i Beyti kimlerdir? diye soruldu.



Rasulullah (s.a.s.):



“Bütün muttakiler.” buyurdu.



Ve:



“O’nun dostları, muttakilerdir.” (Enfal, 8/34) ayetini okudu.[471]



Ebu Hüreyre (r.a.)’dan:



Rasulullah (s.a.s.)’e:



- İnsanların (Allah katında) en çok kerem ve ihsana nâil olanı kimdir? diye soruldu.



Rasulullah (s.a.s.):



“İnsanların en kerimi, en muttaki olanıdır.” bu­yurdu.[472]



Hayatının her anında, yegâne Rabbi Allah’ın huzu­runda olduğunu ve Rabbi Allah’ın kendisini gördüğünü idrak edip, Allah’ın farkında olan muttaki mü’min, emrolunduğu gibi davranır… Böylece takvaya erer… Takva sahibi olan muttaki mü’min, İslâm’ı temsil yetkisine sahib olur…



Önderimiz Rasulullah (s.a.s.), takvayı ve muttaki mü’min kulu şöyle beyan buyurur…



Atiye es-Sa’dî (r.a.)’den.



Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:



“Kul, sakıncalı şeylerden korktuğundan dolayı, sakın­casız şeyi de bırakmadıkça muttakiler derecesine ulaşamaz.”[473]



Cabir b. Abdullah (r.anhuma) anlatıyor:



Rasulullah (s.a.s.)’in huzurunda bir adam ibadet ve ictihadıyla, başka bir adam da takvasıyla anıldı.



Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s.):



“Takvaya hiçbir şey muadil (eşit) olamaz.” bu­yurdu.[474]



Ebu Said el-Hudrî (r.a.)’dan:



Bir adam, Rasulullah (s.a.s.)’e gelerek:



- Bana nasihatta bulun, dedi.



Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:



“Takvaya sarıl! Çünkü takva bütün hayırları içine alır. Cihada sarıl! Çünkü o, müslümanların ruhbanlığıdır. Allah’ın zikrine ve Kur’ân okumaya devam et! Çünkü o, yer­yüzünde senin için nur, gökyüzünde ise, hatırlanıştır. Di­lini de, hayırdan başka şeyden koru! Çünkü böyle yap­makla, şeytana galib gelirsin!”[475]


Ve'l-Asr
i1 harfi