İbâdetlerde Tekbir:
Bilindiği gibi müslümanların şiarı (özel sembolü) sayılan Ezanın ilk sözleri Allahü ekberdir. Müminler her ezan okuyuşta, bu gerçeği; işiten kulaklara, hisseden yüreklere, bütün canlılara ve ufka kadar bütün yeryüzüne ulaştırırlar, haber verirler. İnsanın dışındaki bütün yaratıklar Allahın büyüklüğünü zaten bilirler. Ancak hevâsını ve başka yalancı güçleri tanrı edinen kimileri bu gerçeğe yüreklerini kapatırlar. Okunan ezanlar bu kapalı yürekleri ölümsüz gerçeğe açma çağrısıdır, çabasıdır.
Müminler namaza da tekbir ile, Allahü ekber diyerek başlarlar. Böylece insan, gönlüne girebilecek bütün sevgileri, bütün yücelikleri, bütün değerli sanılan şeyleri bir tarafa atıp hepsini elinin tersiyle arkaya fırlatır ve öylece büyük olan, en büyük olan Rabbinin huzuruna kul olmanın bilinciyle ve teslimiyetiyle durur. Allahü ekber sözü, kulun Allahı tasdik etmesinin, Ona teslim olmasının, Ona karşı kul olduğunun bilincine varmasının açıkça gösterilmesidir. Tekbir, başkalarının inandığı bütün büyüklük (istikbar/kibriyâ) anlayışlarının reddedilmesidir.
Namazın rükünlerinin her birinin arasında da Allahü ekber denilir. Böylece bu muazzam gerçek sık sık vurgulanır. Bu vurgu mümin tarafından öncelikli olarak kendi nefsine karşı yapılır ki, nefis elindeki imkânlarla büyüklük duygusuna kapılmasın. Sonra da başkalarına duyurulur. Bayram günlerinde, hac zamanı söylenilen teşrik tekbirleri de biraz daha uzun cümlelerle aynı şeyi ifade etmektedir. Her namazın sonunda yapılması tavsiye edilen tesbih duâlarında da otuz üç defa Allahü ekber denilir. Bu ve diğerleri, Allahı en yüce ve büyük bilmenin farklı şekillerde beyan edilmesidir. Mümin böylece imanını kuvvetlendirir, insanları bu yüceliğe dâvet eder.
Allahın dışında herhangi bir varlığa en büyük diye hitap etmek şüphesiz İslâm'ın ölçüleriyle bağdaşmaz. Bu niteleme ister sevgiden isterse korkudan kaynaklansın, farketmez. En büyük olma sıfatı; nitelik, nicelik, makam, güç ve kudret kaynağı olarak Allaha aittir. Mecâzen de olsa bir başkasına, falanca kişi veya şey en büyük, başka büyük yok demek İslâm inancına terstir. Hiç bir makam, hiç bir güç, hiç bir sevgi ve korku Allaha ait olanla yanyana düşünülemez. Bir şeyi Tanrı gibi görenler, ya da Allaha ait bir sıfatı yaratılmışlara verenler, iman iddialarına rağmen şirke düşerler (2/Bakara, 165; 17/İsrâ, 111).[46]
Müminler namaza da tekbir ile, Allahü ekber diyerek başlarlar. Böylece insan, gönlüne girebilecek bütün sevgileri, bütün yücelikleri, bütün değerli sanılan şeyleri bir tarafa atıp hepsini elinin tersiyle arkaya fırlatır ve öylece büyük olan, en büyük olan Rabbinin huzuruna kul olmanın bilinciyle ve teslimiyetiyle durur. Allahü ekber sözü, kulun Allahı tasdik etmesinin, Ona teslim olmasının, Ona karşı kul olduğunun bilincine varmasının açıkça gösterilmesidir. Tekbir, başkalarının inandığı bütün büyüklük (istikbar/kibriyâ) anlayışlarının reddedilmesidir.
Namazın rükünlerinin her birinin arasında da Allahü ekber denilir. Böylece bu muazzam gerçek sık sık vurgulanır. Bu vurgu mümin tarafından öncelikli olarak kendi nefsine karşı yapılır ki, nefis elindeki imkânlarla büyüklük duygusuna kapılmasın. Sonra da başkalarına duyurulur. Bayram günlerinde, hac zamanı söylenilen teşrik tekbirleri de biraz daha uzun cümlelerle aynı şeyi ifade etmektedir. Her namazın sonunda yapılması tavsiye edilen tesbih duâlarında da otuz üç defa Allahü ekber denilir. Bu ve diğerleri, Allahı en yüce ve büyük bilmenin farklı şekillerde beyan edilmesidir. Mümin böylece imanını kuvvetlendirir, insanları bu yüceliğe dâvet eder.
Allahın dışında herhangi bir varlığa en büyük diye hitap etmek şüphesiz İslâm'ın ölçüleriyle bağdaşmaz. Bu niteleme ister sevgiden isterse korkudan kaynaklansın, farketmez. En büyük olma sıfatı; nitelik, nicelik, makam, güç ve kudret kaynağı olarak Allaha aittir. Mecâzen de olsa bir başkasına, falanca kişi veya şey en büyük, başka büyük yok demek İslâm inancına terstir. Hiç bir makam, hiç bir güç, hiç bir sevgi ve korku Allaha ait olanla yanyana düşünülemez. Bir şeyi Tanrı gibi görenler, ya da Allaha ait bir sıfatı yaratılmışlara verenler, iman iddialarına rağmen şirke düşerler (2/Bakara, 165; 17/İsrâ, 111).[46]
Z harfi
- 2- Görevleri:
- b- Menkullerde
- Eş veya Hısımların Nafakasının Zaman Aşımına Uğraması
- İbâdetlerin En Büyüklerinden Biri, Belki Birincisi; Zikir
- Meşru Savunma Halinde Saldırganı Öldürmek
- ZAHİD
- Zevi'l-Erhâmın Mirasçı Olmasında Uyulacak Kurallar
- Zikir ve Namaz
- ZULÜM
- 1-Eşin Nafakasının Düşmesi:
- Kur'an'da Zulmün Mânâları
- Mü'minlere Zikrin Emredilmesi:
- Suîniyetli Zilyedin Mükellefiyetleri
- ZÂHİR
- ZARURÎ KESİM
- ZENDEKA (ZINDIKLIK)
- Zevi'l-Erhâmın Mirasçı Oluşuna Örnekler
- Zikir ve Kur'an
- Zimmîlerle İlgili Bazı Önemli Hükümler
- 2. Hısımların Nafakasında Zaman Aşımı:
- Hadis-i Şeriflerde Zikir Kavramı
- Kavram Olarak Zulüm
- ZAHİRİYE MEZHEBİ
- ZATU'R-RİK'A GAZVESİ
- ZEYDİYE
- Zındık Sözcüğü İslam Tarihinde iİk Defa Ne Zaman Kullanıldı
- Zikir Ibâdetinin Yerine Getirilmesi:
- ZİNA
- Bazı Fazîletli Zikir Sözleri:
- Hz. ZEYNEB (r.a)