Zikir; Anlam ve Mâhiyeti
Zikir, sözlükte; anma, hatırlama, bir şeyi zihinde hazır etme, bir şeyi dile getirme, hatırlatma demektir. Bir başka deyişle zikir, kişinin mârifet (bilgi) olarak elde ettiği şeyi korumasını sağlayan bir faaliyettir ki, bu; zihne aittir. Kavram olarak zikir; Allahı anmak üzere yapılması veya söylenmesi tavsiye edilen, hamd, duâ, ibâdet ve övgü gibi fiiller ve sözlerdir.
Zikir, insanın bilgi olarak elde ettiği şeyleri muhâfaza altında tutmasına ve gerektiğinde hatırlamasına imkân sağlayan bir bellek anlamında potansiyel bir gücü ifade ettiği gibi, bir şeyin kalben veya sözlü (dil ile) hatırlanması şeklinde aynı gücün harekete geçirilmesine de denir.[30] Kalp veya dil ile zikir, unutulmuş bir şeyin yeniden hatırlanması, ya da hâfızadakinin unutulmamak üzere sürekli canlı tutulması şeklinde olabilir.[31]
Zikir, aslında kalbin, anılan kimseye dikkat kesilmesi ve ona karşı uyanık olmasıdır. Bunu dil ile ifade etmeye zikir denilmesinin sebebi, kalpteki zikre (hatırlamaya) işaret etmesindendir. Bazılarına göre zikir, insana sevap kazandıran her türlü amelin genel adıdır. Zikir, Allaha itaattir. Ona itaat etmeyen kişi, diliyle ne kadar tesbih ederse etsin veya tevhid kelimesini söylerse söylesin, gerçek zikri yapmış olmaz.
Aynı kökten gelen mezkûr, zikredilen, anılan şey demektir. Gerçek şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer (mezkûr) bir şey değilken, uzun zamanlardan bir süre gelip geçti. (76/İnsan, 1). Yani insan, Allahın ilminde var iken, bizzat kendisi henüz mevcut değildi, henüz ortalıkta yoktu. Bu gerçeğe değinen başka âyetleri de görmekteyiz (19/Meryem, 67; 36/Yâsin, 79; 10/Yûnus, 4, 34 vd.).
Yine aynı kökten gelen zikrâ, çok zikir, yoğun zikir demektir ki bu, zikir kavramından daha geniş bir manayı kapsamaktadır. Korkup sakınanlar üzerinde onların (âyetlerle alay edenlerin ) hesabından herhangi bir şey (sorumluluk) yoktur. Ancak (bu) bir yoğun hatırlatmadır (zikrâdır). Umulur ki korkup sakınırlar. (6/Enâm, 69). Gündüzün iki tarafinda ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl. Şüphesiz iyilikler (hasenât), kötülükleri (seyyiâtı) giderir. Bu, öğüt alanlara yoğun bir hatırlatmadr (zikrâdır). (11/Hûd, 114; Ayrıca bkz. 6/Enâm, 90; 7/Arâf, 2; 21/Enbiyâ, 84; 29/Ankebût, 51 vd.).
Zikir kökünden gelen bir başka kelime de tezkiradir. Tezkira; hatırlatma, öğüt, hatırlatan şey demektir. (Tezkire; belli bir meslek mensuplarının biyografilerinin anlatıldığı kitaplara da denilmektir. Türkçede tezkere şeklindeki söyleyiş; rapor, izin belgesi, askerlik görevinin bittiğini gösteren belge anlamında kullanılmaktadır.) Kuran tezkira kelimesini bir hatırlatma, bir uyarma olarak kullanmaktadır. Hayır; O (Kuran) bir tezkiradır (bir hatırlatma, bir öğüttür). Artık dileyen, onu düşünüp öğüt alsın. (80/Abese, 11-12; Ayrıca bkz. 20/Tâhâ, 3; 57/Vâkıa, 73; 69/Haakka, 12, 48; 73/Müzemmil, 19; 74/Müdessir, 49, 54).
Zikir kökünden gelen zeker, müzekker, zükûr kelimeleri ise, dişinin karşıtı olarak erkekliği ifade ederler. Aynı kökten gelen bir başka kelime ise tezekkürdür. Bu da düşünüp öğüt almak, ibret almak demektir. Kuran bazı şeyleri hatırlattıktan sonra düşünmez misiniz, ibret almaz mısınız? diye soruyor (6/Enâm, 152; 7/Arâf, 3, 57; 11/Hûd, 24, 30; 24/Nûr, 1, 20). Kuran, zikir kelimesini çeşitli formlarda kullanıyor. Peygamberimize, müminlere, ehl-i kitaba, İsrâiloğullarına, sahâbelere, kendilerine elçi gönderilmiş topluluklara; hatırlat, hatırlayın, aklınıza getirin, an anın şeklinde hitap etmektedir.
Bu kullanılışlara ait birkaç örnek görelim:
Âhireti arzu edenler ve Allahı zikredenler için, Hz. Muhammedde en güzel örnek vardır. (33/Ahzâb, 21).
Kuranda Allahın bir olduğunu zikrettiğin (andığın veya hatırlattığın) zaman, kâfirlerin gerisin geriye kaçtıklarını görürsün. (17/İsrâ, 47).
Bazı hayvanların insanın emrine verilmesinin sebebi; insanların Allahı nimet veren olarak hatırlamalarıdır (zikretmeleridir) (43/Zuhruf, 13). Müşrikler boğazladıkları hayvanların üzerine Allahın adını anmazlar (zikretmezler) (6/Enâm, 138). Halbuki müminler avladıkları ve boğazladıkları hayvanların üzerine Allahın adını anarlar (zikrederler) (5/Mâide, 4; 22/Hacc, 28, 34, 36; 6/Enâm, 118, 119, 121).[32]
Zikir, insanın bilgi olarak elde ettiği şeyleri muhâfaza altında tutmasına ve gerektiğinde hatırlamasına imkân sağlayan bir bellek anlamında potansiyel bir gücü ifade ettiği gibi, bir şeyin kalben veya sözlü (dil ile) hatırlanması şeklinde aynı gücün harekete geçirilmesine de denir.[30] Kalp veya dil ile zikir, unutulmuş bir şeyin yeniden hatırlanması, ya da hâfızadakinin unutulmamak üzere sürekli canlı tutulması şeklinde olabilir.[31]
Zikir, aslında kalbin, anılan kimseye dikkat kesilmesi ve ona karşı uyanık olmasıdır. Bunu dil ile ifade etmeye zikir denilmesinin sebebi, kalpteki zikre (hatırlamaya) işaret etmesindendir. Bazılarına göre zikir, insana sevap kazandıran her türlü amelin genel adıdır. Zikir, Allaha itaattir. Ona itaat etmeyen kişi, diliyle ne kadar tesbih ederse etsin veya tevhid kelimesini söylerse söylesin, gerçek zikri yapmış olmaz.
Aynı kökten gelen mezkûr, zikredilen, anılan şey demektir. Gerçek şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer (mezkûr) bir şey değilken, uzun zamanlardan bir süre gelip geçti. (76/İnsan, 1). Yani insan, Allahın ilminde var iken, bizzat kendisi henüz mevcut değildi, henüz ortalıkta yoktu. Bu gerçeğe değinen başka âyetleri de görmekteyiz (19/Meryem, 67; 36/Yâsin, 79; 10/Yûnus, 4, 34 vd.).
Yine aynı kökten gelen zikrâ, çok zikir, yoğun zikir demektir ki bu, zikir kavramından daha geniş bir manayı kapsamaktadır. Korkup sakınanlar üzerinde onların (âyetlerle alay edenlerin ) hesabından herhangi bir şey (sorumluluk) yoktur. Ancak (bu) bir yoğun hatırlatmadır (zikrâdır). Umulur ki korkup sakınırlar. (6/Enâm, 69). Gündüzün iki tarafinda ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl. Şüphesiz iyilikler (hasenât), kötülükleri (seyyiâtı) giderir. Bu, öğüt alanlara yoğun bir hatırlatmadr (zikrâdır). (11/Hûd, 114; Ayrıca bkz. 6/Enâm, 90; 7/Arâf, 2; 21/Enbiyâ, 84; 29/Ankebût, 51 vd.).
Zikir kökünden gelen bir başka kelime de tezkiradir. Tezkira; hatırlatma, öğüt, hatırlatan şey demektir. (Tezkire; belli bir meslek mensuplarının biyografilerinin anlatıldığı kitaplara da denilmektir. Türkçede tezkere şeklindeki söyleyiş; rapor, izin belgesi, askerlik görevinin bittiğini gösteren belge anlamında kullanılmaktadır.) Kuran tezkira kelimesini bir hatırlatma, bir uyarma olarak kullanmaktadır. Hayır; O (Kuran) bir tezkiradır (bir hatırlatma, bir öğüttür). Artık dileyen, onu düşünüp öğüt alsın. (80/Abese, 11-12; Ayrıca bkz. 20/Tâhâ, 3; 57/Vâkıa, 73; 69/Haakka, 12, 48; 73/Müzemmil, 19; 74/Müdessir, 49, 54).
Zikir kökünden gelen zeker, müzekker, zükûr kelimeleri ise, dişinin karşıtı olarak erkekliği ifade ederler. Aynı kökten gelen bir başka kelime ise tezekkürdür. Bu da düşünüp öğüt almak, ibret almak demektir. Kuran bazı şeyleri hatırlattıktan sonra düşünmez misiniz, ibret almaz mısınız? diye soruyor (6/Enâm, 152; 7/Arâf, 3, 57; 11/Hûd, 24, 30; 24/Nûr, 1, 20). Kuran, zikir kelimesini çeşitli formlarda kullanıyor. Peygamberimize, müminlere, ehl-i kitaba, İsrâiloğullarına, sahâbelere, kendilerine elçi gönderilmiş topluluklara; hatırlat, hatırlayın, aklınıza getirin, an anın şeklinde hitap etmektedir.
Bu kullanılışlara ait birkaç örnek görelim:
Âhireti arzu edenler ve Allahı zikredenler için, Hz. Muhammedde en güzel örnek vardır. (33/Ahzâb, 21).
Kuranda Allahın bir olduğunu zikrettiğin (andığın veya hatırlattığın) zaman, kâfirlerin gerisin geriye kaçtıklarını görürsün. (17/İsrâ, 47).
Bazı hayvanların insanın emrine verilmesinin sebebi; insanların Allahı nimet veren olarak hatırlamalarıdır (zikretmeleridir) (43/Zuhruf, 13). Müşrikler boğazladıkları hayvanların üzerine Allahın adını anmazlar (zikretmezler) (6/Enâm, 138). Halbuki müminler avladıkları ve boğazladıkları hayvanların üzerine Allahın adını anarlar (zikrederler) (5/Mâide, 4; 22/Hacc, 28, 34, 36; 6/Enâm, 118, 119, 121).[32]
Z harfi
- 2- Görevleri:
- b- Menkullerde
- Eş veya Hısımların Nafakasının Zaman Aşımına Uğraması
- İbâdetlerin En Büyüklerinden Biri, Belki Birincisi; Zikir
- Meşru Savunma Halinde Saldırganı Öldürmek
- ZAHİD
- Zevi'l-Erhâmın Mirasçı Olmasında Uyulacak Kurallar
- Zikir ve Namaz
- ZULÜM
- 1-Eşin Nafakasının Düşmesi:
- Kur'an'da Zulmün Mânâları
- Mü'minlere Zikrin Emredilmesi:
- Suîniyetli Zilyedin Mükellefiyetleri
- ZÂHİR
- ZARURÎ KESİM
- ZENDEKA (ZINDIKLIK)
- Zevi'l-Erhâmın Mirasçı Oluşuna Örnekler
- Zikir ve Kur'an
- Zimmîlerle İlgili Bazı Önemli Hükümler
- 2. Hısımların Nafakasında Zaman Aşımı:
- Hadis-i Şeriflerde Zikir Kavramı
- Kavram Olarak Zulüm
- ZAHİRİYE MEZHEBİ
- ZATU'R-RİK'A GAZVESİ
- ZEYDİYE
- Zındık Sözcüğü İslam Tarihinde iİk Defa Ne Zaman Kullanıldı
- Zikir Ibâdetinin Yerine Getirilmesi:
- ZİNA
- Bazı Fazîletli Zikir Sözleri:
- Hz. ZEYNEB (r.a)