ZEBÂNÎ
Cehenneme gidenlerle meşgul olan melek, cehennemlikleri cehenneme atmaya memur edilen melek, cehennem bekçisi. Çoğulu "zebâniyyûn"dur. Bu manalardan ayrı olarak polis ve zabıta manalarına da gelmektedir. Cehennem bekçisi olan zebânîler, azap melekleri diye tavsif edilmiştir. Kur'ân-ı Kerîm diliyle zebânî, "Cehennem koruyucusu"dur. Halk inançlarında zebânî karşılığında "mâlik" kelimesi de kullanılır.
Kur'ân-ı Kerîm'in altı ayrı sûresinde dokuz âyette (ez-Zümer, 39/71, 73; ed-Duhân, 44/47-50; et-Tahrîm, 66/6; el-Mülk, 67/8; el-Müddessir, 74/31; el-Alak, 96/18) "zebânî" kelimesine atıflar vardır. Kelime açık olarak ve "ez-zebâniyye" şeklinde yalnız bir âyette (el-Alak, 16/18) geçmektedir. el-Müddessir, 74/30. âyetinde zebânilerin sayısının 19 olduğu açıklanmış, onların melek olduğu özellikle belirtilmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'deki "zebânî" kelimesinin atıf şeklinde geçtiği âyet meâllerinin ilgili cümleleri şöyledir:
"Biz o ateşin bekçiliklerine meleklerden başkasını memur etmedik" (el-Müddessir 74/31); "Ey iman edenler, gerek kendilerinizi, gerek ailelerinizi öyle bir ateşten koruyun ki, onun yakacağı insanla taştır. O ateşin üzerinde iri gövdeli sert tabiatlı melekler vardır..." (et-Tahrîm, 66/6)
"O küfredenler, ayrı ayrı bölükler halinde cehenneme sürüldü. Nihayet oraya geldikleri zaman onun kapıları açıldı. Cehennemin bekçileri onlara şöyle dedi... (ez-Zümer, 39/71), "(Zebânilere); Tutun onu da denilir, sürükleyerek cehennemin tâ ortasına götürün"(ed-Duhan, 44/47). Bu meâller dikkatle incelendiğinde el-Müddessir, 31 ve ez-Zümer, 44/71 âyetlerinde zebânilerin "Cehennem bekçileri" ve "Melek" oldukları, et-Tahrîm, 6 âyetinde ise cehennem görevlisi zebânîlerin "Sert tabiatlı melekler" olduğu açıklanmıştır. Ed-Duhan, 47. âyetinde zebânîlerin "Cehennemlik kişileri iteleyerek" cehenneme attıklarına atıf vardır. Zebânî kelimesi bir tek âyette, "Biz de zebânîleri çağırırız" (el-Alak, 96/18) açık olarak geçmektedir.
Müfessirlerin verdikleri bilgilere göre bu âyette geçen "ez-Zebâniyye" kelimesinin özellikle "İten kimse" anlamına geldiği anlaşılmaktadır (Mevdûdî, Tefhîmu'l-Kur'ân, İstanbul 1986, VII, 176). Fahruddin er-Râzî "ez-Zebâniyye"yi, "Onlar ehl-i meclis ve ehl-i meşveret olan azab melekleridir ki, şiddetle tutmak ve atmakla cehennemin işlerine memur olmuşlardır" şeklinde açıklamıştır. İnsanları şiddetle cehenneme itmeğe muktedir oldukları için onlara "zebânî" denmiştir.
Osman CİLACI
Kur'ân-ı Kerîm'in altı ayrı sûresinde dokuz âyette (ez-Zümer, 39/71, 73; ed-Duhân, 44/47-50; et-Tahrîm, 66/6; el-Mülk, 67/8; el-Müddessir, 74/31; el-Alak, 96/18) "zebânî" kelimesine atıflar vardır. Kelime açık olarak ve "ez-zebâniyye" şeklinde yalnız bir âyette (el-Alak, 16/18) geçmektedir. el-Müddessir, 74/30. âyetinde zebânilerin sayısının 19 olduğu açıklanmış, onların melek olduğu özellikle belirtilmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'deki "zebânî" kelimesinin atıf şeklinde geçtiği âyet meâllerinin ilgili cümleleri şöyledir:
"Biz o ateşin bekçiliklerine meleklerden başkasını memur etmedik" (el-Müddessir 74/31); "Ey iman edenler, gerek kendilerinizi, gerek ailelerinizi öyle bir ateşten koruyun ki, onun yakacağı insanla taştır. O ateşin üzerinde iri gövdeli sert tabiatlı melekler vardır..." (et-Tahrîm, 66/6)
"O küfredenler, ayrı ayrı bölükler halinde cehenneme sürüldü. Nihayet oraya geldikleri zaman onun kapıları açıldı. Cehennemin bekçileri onlara şöyle dedi... (ez-Zümer, 39/71), "(Zebânilere); Tutun onu da denilir, sürükleyerek cehennemin tâ ortasına götürün"(ed-Duhan, 44/47). Bu meâller dikkatle incelendiğinde el-Müddessir, 31 ve ez-Zümer, 44/71 âyetlerinde zebânilerin "Cehennem bekçileri" ve "Melek" oldukları, et-Tahrîm, 6 âyetinde ise cehennem görevlisi zebânîlerin "Sert tabiatlı melekler" olduğu açıklanmıştır. Ed-Duhan, 47. âyetinde zebânîlerin "Cehennemlik kişileri iteleyerek" cehenneme attıklarına atıf vardır. Zebânî kelimesi bir tek âyette, "Biz de zebânîleri çağırırız" (el-Alak, 96/18) açık olarak geçmektedir.
Müfessirlerin verdikleri bilgilere göre bu âyette geçen "ez-Zebâniyye" kelimesinin özellikle "İten kimse" anlamına geldiği anlaşılmaktadır (Mevdûdî, Tefhîmu'l-Kur'ân, İstanbul 1986, VII, 176). Fahruddin er-Râzî "ez-Zebâniyye"yi, "Onlar ehl-i meclis ve ehl-i meşveret olan azab melekleridir ki, şiddetle tutmak ve atmakla cehennemin işlerine memur olmuşlardır" şeklinde açıklamıştır. İnsanları şiddetle cehenneme itmeğe muktedir oldukları için onlara "zebânî" denmiştir.
Osman CİLACI
Z harfi
- 2- Görevleri:
- b- Menkullerde
- Eş veya Hısımların Nafakasının Zaman Aşımına Uğraması
- İbâdetlerin En Büyüklerinden Biri, Belki Birincisi; Zikir
- Meşru Savunma Halinde Saldırganı Öldürmek
- ZAHİD
- Zevi'l-Erhâmın Mirasçı Olmasında Uyulacak Kurallar
- Zikir ve Namaz
- ZULÜM
- 1-Eşin Nafakasının Düşmesi:
- Kur'an'da Zulmün Mânâları
- Mü'minlere Zikrin Emredilmesi:
- Suîniyetli Zilyedin Mükellefiyetleri
- ZÂHİR
- ZARURÎ KESİM
- ZENDEKA (ZINDIKLIK)
- Zevi'l-Erhâmın Mirasçı Oluşuna Örnekler
- Zikir ve Kur'an
- Zimmîlerle İlgili Bazı Önemli Hükümler
- 2. Hısımların Nafakasında Zaman Aşımı:
- Hadis-i Şeriflerde Zikir Kavramı
- Kavram Olarak Zulüm
- ZAHİRİYE MEZHEBİ
- ZATU'R-RİK'A GAZVESİ
- ZEYDİYE
- Zındık Sözcüğü İslam Tarihinde iİk Defa Ne Zaman Kullanıldı
- Zikir Ibâdetinin Yerine Getirilmesi:
- ZİNA
- Bazı Fazîletli Zikir Sözleri:
- Hz. ZEYNEB (r.a)