Mü'minlerin Özellikleri:
Mü"min, Tevhid veya Şehadet kelimesini söyler ve imanını ortaya koyar. Bu kelimeleri söylemek ve onların içerisinde saklı olan ilkeleri kabul etmek, insanlar arasında kesin bir tercihin ortaya konulmasıdır. İnsanların gittiği yanlış yolun, yaptıkları hatalı davranışların, ibadet ettikleri sahte ilâhların terkedilmesini ilan etmektir. Ayrı bir yolun, ayrı bir dinin, ayrı bir hayat anlayışının, ayrı bir ahlâk nizamının, ayrı bir hedefin seçilmesini bildirmedir. Mü"min, bütün benliği ile, kendisine ulaşan iman ilkelerini alır, öğrenir, tasdik eder ve bunları hayat haline getirir.
İslâma göre mü"min, Allah"ın var ve tek olduğunu, hakimiyetinde ve ilahlığında hiç bir ortağı olmadığını, hiç bir şeyin Ona denk olmayacağını, Onun dışında ibadet edilecek bir ilâh olamayacağını, insanlara din koyma yetkisinin sadece Onda olduğunu, en kâmil (en yüce) sıfatların Ona ait olduğunu kabul ve tasdik eder.
İman etme; dil ile inandığını söyleme, iman esaslarını kabul etme ve imanın gereklerini yerine getirmedir. Mümin, ben imanın bütün ilkelerini kabul ediyorum demekle yetinmez. Bilir ki imanın içerisinde, imanı hayata hakim kılma anlayışı da vardır. Meselâ, Hz. Muhammedin son peygamber olduğunu tasdik etmek iman için yeterli değildir. Onun hem son peygamber olduğu kabul edilecek, hem de Kuran emrettiği gibi Ona itaat edilecek, Yani Onun sünnetine uyulacak. Elbette amel, yani imanın doğrultusunda davranmak ve ibadet etmek imanın bir parçası değildir. Bir günah işleyen veya bir emri yerine getirmeyen hemen imanını kaybetmez. Ancak İslâmın emirlerine uymak ve yasaklarını yapmamak imanın gereğidir. İman etmenin şartlarından biri de, iman etmeyen insanlar gibi yaşamamak, ahlâk ve davranış olarak onlardan farklı olmaktır. Neye iman ediyorsa, o iman kaynağının çizdiği çizgide bulunmaktır.
Kuran-ı Kerim sık sık Ey iman edenler diyerek, müminlere söyleyeceğini söyler. Bu hitap tarzı hem bir dikkat çekmedir hem de bir yüceltme ifadesidir. Allah (cc), müminlere değer verdiği için onlara en güzel bir şekilde hitap ediyor, adeta onları şereflendiriyor.
Müminlere emredilen veya yasak kılınan bir çok hüküm bu şekildeki bir hitaptan sonra gelir. Bu hitap tarzının içerisinde: ey inanıyorum diye iddia edenler inceliğini de buluyoruz. Çünkü hitap şekli böyle bir inceleği haber veriyor ve arkasından da hüküm bildiriyor. İmanda samimi olanlar Rabblerinden gelen hükme razı olurlar ve itiraz etmezler.
Kuran-ı Kerim, farklı sûrelerde müminlerin özelliklerini, nasıl insan olduklarını veya nasıl olmaları gerektiğini anlatmaktadır.
Kuranda müminlere ait özelliklerinden bazıları şunlardır:
1- Müminler akıllı insanlardır, yani akıllarını kullanır, batıl ne kadar çekici ve nefse hoş gelse de onun peşine gitmezler.[505]
2- Müminler, sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar. Sözlerin en güzeli de şüphesiz ki Allahtan gelen vahydir.[505]
3- Müminler, Allahın koyduğu sınırlara dikkat ederler. Onun yasaklarına, hükümlerine, öğütlerine karşı gelmezler, bile bile günaha dalmazlar.[505]
4- Onların kalplerini dünya geçimlikleri, oyun, eğlence, zevk veren şeyler değil, Allahı zikretme (hatırlama) doyurur. Allah adı ve Onun zikri kalplerini rahatlatır, ruhlarını dinginliğe kavuşturur.[505]
5- Müminler doğru yolda, istikamet üzerinde olan insanlardır. Onlar, imanlarında sadık (doğru) oldukları gibi amellerinde de ihlas sahibidirler. Gittikleri yol dosdoğrudur.[505]
6- Müminler, Rabblerine ibadet eden kimselerdir. Onlar, müşrikler gibi sahte tanrılara kulluk yapmazlar. Onlar ateistler gibi hayatı ibadetsiz geçirmezler. Onlar, iman ettikleri Rabblerinin önünde gereken kulluğu yerine getirirler.[505]
7- Onlar, boş işlerden, lüzumsuz uğraşlardan ve boş sözden (lağvden) yüz çevirirler. Onlar zamanlarını en iyi uğraşlarla, salih amellerle geçirmeye, kendileri için sevap kazanmaya, başkalarına iyilik etmeye gayret ederler.[505]
8- Müminler, Kuranı kabul edip, Onun hükümlerini yerine getiren insanlardır. Onlar, sorunlarını Kitapla çözmeye çalışırlar, Kitap onların rehberidir. Onlar arzularını, isteklerini Kuranın çizgisine uygun hale getirirler.[505]
9- Müminler merhamet sahibidirler, bütün kötülükleri iyilikle veya en güzel yolla savarlar. Onlar ancak, küfre, isyana, zalimliğe yumuşaklıkla davranmazlar.[505] Kendi nefisleri için intikam peşinde olmazlar. Onların kişiliklerinde kin ve düşmanlığa yer yoktur. Merhamet sahibi oldukları için bütün insanların iman edip cehennemden kurtulmaları uğrunda çalışırlar.
10- Onlar, her konuda gerekli çalışmayı yaparlar, her tedbire baş vururlar, ellerinden gelen gayreti gösterirler, sonra da Allaha güvenip dayanırlar (tevekkül ederler).[505]
11- Onlar, işlerini aralarında yaptıkları şûra ile yaparlar. Birbirlerine akıl danışırlar. Yardımcı olurlar. Onların işlerini üzerine alan mümin yöneticiler, diktatörlük yapmazlar, şûra ile sorunları çözerler.[505]
12- Müminler birbirlerinin kardeşidirler. Birbirlerine karşı kardeşlik hukukuna uyarlar.[505]
13- Müminler, devamlı olarak marufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Onlar devamlı hayr olan şeye çağırırlar.[505]
14- Müminler takva sahibidirler. Her konuda Allahtan çekinirler, kendilerini hataya götürecek, günah kazandıracak yollardan uzak durmaya çalışırlar.[505]
15- Onlar Allahın velileridir (dost saydığı kimselerdir). Öyleki o müminler görüldüğü zaman Allahı hatırlamak mümkündür.[505]
16- Müminler, imanlarına bağlı olarak salih amel işlerseler, iyi bir davranışta bulunsalar; karşılığını kat kat alacaklardır.[505] Onlar, Hakka iman etmelerinden ve Allaha hakkıyla kulluk etmelerinden dolayı kurtulan insanlardır.[505]
Müminler ancak o kimselerdir ki, Allahın adı anıldığı zaman yürekleri ürperir. Onun âyetleri okunduğu zaman imanlarını artırır ve yalnızca Rabblerine tevekkül ederler. Onlar namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden infak ederler. İşte gerçek müminler bunlardır. Rabbleri katında onlar için dereceler, bağışlanma ve üstün bir rızık vardır. (Enfal: 8/2-4)
İşte müminler bu kimselerdir. Onların üstün özelliklerinden ancak bir kısmını yukarıda sayabildik. Kuran onları en güzel şekilde tanıtıyor. Peygamberimiz, bizzat kendi yaşantısıyla bize gerçek müminin nasıl olması gerektiğini göstermiştir. Onun diliyle de müminlerin bazı özelliklerini öğreniyoruz.
Müminler, imanlarında samimi insanlardır. Onlar mallarıyla ve canlarıyla Allah rızası için yaşarlar.[505]
Onlar, Allaha imanlarından dolayı azaptan korunmuşlardır. Allahın en doğru hükümlerine uydukları için bütün yaratıklar onlardan emindir. Yalan söylemez, kimseye zulmetmez, kimseyi aldatmaz, kimsenin hakkına saldırmaz. Kendisine emanet edilen, din, can, akıl ve mala ihanet etmez. Sözünde durur, ciddidir. Allahın nuruyla baktığı için, ibret alır, inandığı dinden güvendedir ve güven verir.
Peygamberimiz buyuruyor ki:
Zina eden kişi zina ettiği zaman, mümin olarak zina etmez. İçki içen kişi de, içki içtiği zaman mümin olarak içmez. Hırsız da çaldığı zaman mümin olarak çalmaz . Başkasına ait bir malı insanların gözleri önünde zorla alan kişi de bulunan açıkça gasbettiği (aldığı) zaman bu suçu mümin olarak işlemez.[505]
Mümin bu gibi hataları imanlı olduğu halde yapmaz, imanı ona izin vermez. Bu gibi ifadeler müminleri günahlardan sakındırmak içindir. İmanlı olmak insanı her türlü düşük davranış ve günahtan korur. Zaten İslâmın bir hayat sistemi olarak gönderilmesinin amaçlarından biri de, insanı bu gibi kötülüklerden korumaktır.
Mümin, diğer insanların onun elinden ve dilinden emin olduğu, kimseye zarar vermeyen, herkesin ve her şeyin hakkını veren, kendisine her konuda güve duyulan kimsedir.[505]
Greçek mümin kendisi için isteyip arzu ettiği şeyi diğer müslüman kardeşleri için de isteyip arzu eder.[505]
Mümin, imanını tehlikeye atacak davranış, söz ve fikirlerden uzak durur. Şirk sayılabilecek hiç bir inanca uymaz. İnsanların uydurduğu dinlerin peşine gitmez. Allahın hükmüne rağmen başkalarının hükümlerini kabul etmez. Kafirleri ve müşrikleri kendine veli edinmez. Din, helâl ve haram konusunda dikkatli olur, İslâmın çizgisinin dışına çıkmaz.
Mümin, maddi ve manevi olarak temiz olan insandır. O Allahın sevgili kuludur. Yeryüzünün huzur ve adaleti için bir direktir.
O, İslâmın somut bir temsilcisidir. [505]
İslâma göre mü"min, Allah"ın var ve tek olduğunu, hakimiyetinde ve ilahlığında hiç bir ortağı olmadığını, hiç bir şeyin Ona denk olmayacağını, Onun dışında ibadet edilecek bir ilâh olamayacağını, insanlara din koyma yetkisinin sadece Onda olduğunu, en kâmil (en yüce) sıfatların Ona ait olduğunu kabul ve tasdik eder.
İman etme; dil ile inandığını söyleme, iman esaslarını kabul etme ve imanın gereklerini yerine getirmedir. Mümin, ben imanın bütün ilkelerini kabul ediyorum demekle yetinmez. Bilir ki imanın içerisinde, imanı hayata hakim kılma anlayışı da vardır. Meselâ, Hz. Muhammedin son peygamber olduğunu tasdik etmek iman için yeterli değildir. Onun hem son peygamber olduğu kabul edilecek, hem de Kuran emrettiği gibi Ona itaat edilecek, Yani Onun sünnetine uyulacak. Elbette amel, yani imanın doğrultusunda davranmak ve ibadet etmek imanın bir parçası değildir. Bir günah işleyen veya bir emri yerine getirmeyen hemen imanını kaybetmez. Ancak İslâmın emirlerine uymak ve yasaklarını yapmamak imanın gereğidir. İman etmenin şartlarından biri de, iman etmeyen insanlar gibi yaşamamak, ahlâk ve davranış olarak onlardan farklı olmaktır. Neye iman ediyorsa, o iman kaynağının çizdiği çizgide bulunmaktır.
Kuran-ı Kerim sık sık Ey iman edenler diyerek, müminlere söyleyeceğini söyler. Bu hitap tarzı hem bir dikkat çekmedir hem de bir yüceltme ifadesidir. Allah (cc), müminlere değer verdiği için onlara en güzel bir şekilde hitap ediyor, adeta onları şereflendiriyor.
Müminlere emredilen veya yasak kılınan bir çok hüküm bu şekildeki bir hitaptan sonra gelir. Bu hitap tarzının içerisinde: ey inanıyorum diye iddia edenler inceliğini de buluyoruz. Çünkü hitap şekli böyle bir inceleği haber veriyor ve arkasından da hüküm bildiriyor. İmanda samimi olanlar Rabblerinden gelen hükme razı olurlar ve itiraz etmezler.
Kuran-ı Kerim, farklı sûrelerde müminlerin özelliklerini, nasıl insan olduklarını veya nasıl olmaları gerektiğini anlatmaktadır.
Kuranda müminlere ait özelliklerinden bazıları şunlardır:
1- Müminler akıllı insanlardır, yani akıllarını kullanır, batıl ne kadar çekici ve nefse hoş gelse de onun peşine gitmezler.[505]
2- Müminler, sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar. Sözlerin en güzeli de şüphesiz ki Allahtan gelen vahydir.[505]
3- Müminler, Allahın koyduğu sınırlara dikkat ederler. Onun yasaklarına, hükümlerine, öğütlerine karşı gelmezler, bile bile günaha dalmazlar.[505]
4- Onların kalplerini dünya geçimlikleri, oyun, eğlence, zevk veren şeyler değil, Allahı zikretme (hatırlama) doyurur. Allah adı ve Onun zikri kalplerini rahatlatır, ruhlarını dinginliğe kavuşturur.[505]
5- Müminler doğru yolda, istikamet üzerinde olan insanlardır. Onlar, imanlarında sadık (doğru) oldukları gibi amellerinde de ihlas sahibidirler. Gittikleri yol dosdoğrudur.[505]
6- Müminler, Rabblerine ibadet eden kimselerdir. Onlar, müşrikler gibi sahte tanrılara kulluk yapmazlar. Onlar ateistler gibi hayatı ibadetsiz geçirmezler. Onlar, iman ettikleri Rabblerinin önünde gereken kulluğu yerine getirirler.[505]
7- Onlar, boş işlerden, lüzumsuz uğraşlardan ve boş sözden (lağvden) yüz çevirirler. Onlar zamanlarını en iyi uğraşlarla, salih amellerle geçirmeye, kendileri için sevap kazanmaya, başkalarına iyilik etmeye gayret ederler.[505]
8- Müminler, Kuranı kabul edip, Onun hükümlerini yerine getiren insanlardır. Onlar, sorunlarını Kitapla çözmeye çalışırlar, Kitap onların rehberidir. Onlar arzularını, isteklerini Kuranın çizgisine uygun hale getirirler.[505]
9- Müminler merhamet sahibidirler, bütün kötülükleri iyilikle veya en güzel yolla savarlar. Onlar ancak, küfre, isyana, zalimliğe yumuşaklıkla davranmazlar.[505] Kendi nefisleri için intikam peşinde olmazlar. Onların kişiliklerinde kin ve düşmanlığa yer yoktur. Merhamet sahibi oldukları için bütün insanların iman edip cehennemden kurtulmaları uğrunda çalışırlar.
10- Onlar, her konuda gerekli çalışmayı yaparlar, her tedbire baş vururlar, ellerinden gelen gayreti gösterirler, sonra da Allaha güvenip dayanırlar (tevekkül ederler).[505]
11- Onlar, işlerini aralarında yaptıkları şûra ile yaparlar. Birbirlerine akıl danışırlar. Yardımcı olurlar. Onların işlerini üzerine alan mümin yöneticiler, diktatörlük yapmazlar, şûra ile sorunları çözerler.[505]
12- Müminler birbirlerinin kardeşidirler. Birbirlerine karşı kardeşlik hukukuna uyarlar.[505]
13- Müminler, devamlı olarak marufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Onlar devamlı hayr olan şeye çağırırlar.[505]
14- Müminler takva sahibidirler. Her konuda Allahtan çekinirler, kendilerini hataya götürecek, günah kazandıracak yollardan uzak durmaya çalışırlar.[505]
15- Onlar Allahın velileridir (dost saydığı kimselerdir). Öyleki o müminler görüldüğü zaman Allahı hatırlamak mümkündür.[505]
16- Müminler, imanlarına bağlı olarak salih amel işlerseler, iyi bir davranışta bulunsalar; karşılığını kat kat alacaklardır.[505] Onlar, Hakka iman etmelerinden ve Allaha hakkıyla kulluk etmelerinden dolayı kurtulan insanlardır.[505]
Müminler ancak o kimselerdir ki, Allahın adı anıldığı zaman yürekleri ürperir. Onun âyetleri okunduğu zaman imanlarını artırır ve yalnızca Rabblerine tevekkül ederler. Onlar namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden infak ederler. İşte gerçek müminler bunlardır. Rabbleri katında onlar için dereceler, bağışlanma ve üstün bir rızık vardır. (Enfal: 8/2-4)
İşte müminler bu kimselerdir. Onların üstün özelliklerinden ancak bir kısmını yukarıda sayabildik. Kuran onları en güzel şekilde tanıtıyor. Peygamberimiz, bizzat kendi yaşantısıyla bize gerçek müminin nasıl olması gerektiğini göstermiştir. Onun diliyle de müminlerin bazı özelliklerini öğreniyoruz.
Müminler, imanlarında samimi insanlardır. Onlar mallarıyla ve canlarıyla Allah rızası için yaşarlar.[505]
Onlar, Allaha imanlarından dolayı azaptan korunmuşlardır. Allahın en doğru hükümlerine uydukları için bütün yaratıklar onlardan emindir. Yalan söylemez, kimseye zulmetmez, kimseyi aldatmaz, kimsenin hakkına saldırmaz. Kendisine emanet edilen, din, can, akıl ve mala ihanet etmez. Sözünde durur, ciddidir. Allahın nuruyla baktığı için, ibret alır, inandığı dinden güvendedir ve güven verir.
Peygamberimiz buyuruyor ki:
Zina eden kişi zina ettiği zaman, mümin olarak zina etmez. İçki içen kişi de, içki içtiği zaman mümin olarak içmez. Hırsız da çaldığı zaman mümin olarak çalmaz . Başkasına ait bir malı insanların gözleri önünde zorla alan kişi de bulunan açıkça gasbettiği (aldığı) zaman bu suçu mümin olarak işlemez.[505]
Mümin bu gibi hataları imanlı olduğu halde yapmaz, imanı ona izin vermez. Bu gibi ifadeler müminleri günahlardan sakındırmak içindir. İmanlı olmak insanı her türlü düşük davranış ve günahtan korur. Zaten İslâmın bir hayat sistemi olarak gönderilmesinin amaçlarından biri de, insanı bu gibi kötülüklerden korumaktır.
Mümin, diğer insanların onun elinden ve dilinden emin olduğu, kimseye zarar vermeyen, herkesin ve her şeyin hakkını veren, kendisine her konuda güve duyulan kimsedir.[505]
Greçek mümin kendisi için isteyip arzu ettiği şeyi diğer müslüman kardeşleri için de isteyip arzu eder.[505]
Mümin, imanını tehlikeye atacak davranış, söz ve fikirlerden uzak durur. Şirk sayılabilecek hiç bir inanca uymaz. İnsanların uydurduğu dinlerin peşine gitmez. Allahın hükmüne rağmen başkalarının hükümlerini kabul etmez. Kafirleri ve müşrikleri kendine veli edinmez. Din, helâl ve haram konusunda dikkatli olur, İslâmın çizgisinin dışına çıkmaz.
Mümin, maddi ve manevi olarak temiz olan insandır. O Allahın sevgili kuludur. Yeryüzünün huzur ve adaleti için bir direktir.
O, İslâmın somut bir temsilcisidir. [505]
İMAN
- İman;
- Kur'an'da İman
- İmanın Dereceleri
- 1) İcmali İman:
- 2) Tafsili İman:
- Tafsili İmanın Dereceleri ve İman Esasları:
- İman
- İmanın Muhafazası, Kazanılmasından Daha Zordur:
- İmanın Gerektirdikleri
- İman ve İslam
- İman ve Amel
- İman Amelden Bir Cüz müdür?
- İman, Tasdik ve İkrar:
- Tasdikin Derece ve Türleri:
- İslam Istılahında İmanın Manası, Hakîkati ve Rükûnleri:
- İman ve İnkâr Yönünden İnsanlar
- İnsanlar Niçin İman Eder? İmanın Sebep ve Sonuçları
- İmanla İlgili Sünnetullah (Allah'ın Değişmez Yasaları)
- İmanın Sahih (Geçerli) ve Kabule Şayan Olmasının Şartları
- İmanı Bozan Haller
- 1) Cibt ve Tağuta İnanmak:
- 2) Şirk Koşmak:
- 3) Kâfirleri Veli ve Yönetici Tanımak:
- Bâtıla İman
- İman Esasları
- Sosyal Ve Toplumsal Faktör Olarak İman:
- İman Sözcüğünün Terimsel Anlamı ve İman-Vicdan Sorunu
- İmanın Niceliği
- Taklîdî İman: