Genel Çizgileriyle İmansızlık (Küfür):
İmansızlık halk dilinde, inançsızlık itikadsızlık demektir. İmansız kişi dinsiz sanılmaktadır. Oysa dinsizlik ile imansızlık farklı şeylerdir. [505]
İslam akâidinde imansızlığın (yani küfrün) çeşitli tanımları ve açıklamaları vardır. Örneğin gerçeklerin tümüne birden inanmamak imansızlığa neden olduğu gibi, gerçeklerin en az birine inanmamak, onlardan birini çarpıtmak, aşağılamak ve çirkin nitelemek de imansızlık için yeterli bir neden oluşturur. Hatta bir kimse Kur'an gerçeklerinin tümüne kalben inanmakla birlikte onlardan en az birini red ve inkar etmekle de yine imansız (kâfir) sayılır. Yani mümin ve müslüman niteliğini kaybeder. Eğer zâten önceden mümin değilse kişi, böyle bir kanaata sahip bulunmakla imansızlığında saplanmış olarak kalır; Yok eğer doğuştan mümin olarak yetişmiş, ya da sonradan hidâyet bularak İslam'a girmiş bulunmasına rağmen yukarıda açıklanan sapkın kanaatlardan birini yeniden benimsemiş ise o da artık mümin ve müslüman değildir.
Bilindiği üzere kimlik kartlarındaki din hanesinde yazılı islam sözcüğünün, gönül dünyasıyla hiç bir ilişkisi yoktur. Bilakis kuru bir formalitedir. Nitekim çocuk daha birkaç günlük bebekken düzenlenen bu kartlara, islam kelimesi âdetâ otomatik olarak işlenmektedir ki çocuğun irâdesiyle bu kartların içeriği arasında herhangi bir bağ kurmak mümkün değildir. Dolayısıyla bu kartları taşıyan nice insan vardır ki müslümanların arasında (onların kimliğine bürünerek) yaşayabilmekte, bu sayede müslümanların mahrem toplantılarına, hatta camiler ve Mescid'ul-Harâm gibi kutsal mekanlara kadar bile rahatça sızabilmektedirler. Bu durum onların müslüman olduğu anlamına gelmediği gibi onlara, bilerek bu hak ve özgürlüğü tanıyanların da mümin ve müslüman olduğunu söylemek herhalde yanlıştır.
İmansızlık, akâid âlimleri tarafından küfür, şirk, nifak zındıklık ve irtidâd adları altında ele alınarak işlenmiştir. Kur'ân-ı Kerim'de kâfirlerden, müşriklerden ve münafıklardan çok söz edilmektedir. Dolayısıyla küfür, şirk ve nifak hakkında Kur'ân-ı Kerim'den yeterli derecede bilgi edinmek mümkündür. Zındıklık kelimesi ise Kur'ân-ı Kerim'de geçmemektedir. Kelile ve Dimne'nin ünlü mütercimi (bazı rivâyetlere göre yazarı) Abdullah b. Mukaffa' zındıklıkla suçlandığına göre bu kelimenin çok eskiden kullanıldığı anlaşılmaktadır. İslamın doğuşunu izleyen ilk asırlarda (Dışından mümin, içinden kâfir) olanlara zındık deniliyordu. Sonraları, yabancı inançları İslam'a bulaştıran ya da bu tür sapkın itikadlara bağlanan kişilere zındık denilerek bu nitelik, onları münafıklardan ayırmak için kullanılmıştır.
Şimdi de bu kavramların ne anlama geldiğini, aralarında ne gibi farklar bulunduğunu ve kimlerin kâfir, kimlerin müşrik, kimlerin münâfık, kimlerin mürted ve kimlerin zındık durumuna düşerek İslam'ın dışında kaldığını ayrı ayrı inceleyelim. [505]
İslam akâidinde imansızlığın (yani küfrün) çeşitli tanımları ve açıklamaları vardır. Örneğin gerçeklerin tümüne birden inanmamak imansızlığa neden olduğu gibi, gerçeklerin en az birine inanmamak, onlardan birini çarpıtmak, aşağılamak ve çirkin nitelemek de imansızlık için yeterli bir neden oluşturur. Hatta bir kimse Kur'an gerçeklerinin tümüne kalben inanmakla birlikte onlardan en az birini red ve inkar etmekle de yine imansız (kâfir) sayılır. Yani mümin ve müslüman niteliğini kaybeder. Eğer zâten önceden mümin değilse kişi, böyle bir kanaata sahip bulunmakla imansızlığında saplanmış olarak kalır; Yok eğer doğuştan mümin olarak yetişmiş, ya da sonradan hidâyet bularak İslam'a girmiş bulunmasına rağmen yukarıda açıklanan sapkın kanaatlardan birini yeniden benimsemiş ise o da artık mümin ve müslüman değildir.
Bilindiği üzere kimlik kartlarındaki din hanesinde yazılı islam sözcüğünün, gönül dünyasıyla hiç bir ilişkisi yoktur. Bilakis kuru bir formalitedir. Nitekim çocuk daha birkaç günlük bebekken düzenlenen bu kartlara, islam kelimesi âdetâ otomatik olarak işlenmektedir ki çocuğun irâdesiyle bu kartların içeriği arasında herhangi bir bağ kurmak mümkün değildir. Dolayısıyla bu kartları taşıyan nice insan vardır ki müslümanların arasında (onların kimliğine bürünerek) yaşayabilmekte, bu sayede müslümanların mahrem toplantılarına, hatta camiler ve Mescid'ul-Harâm gibi kutsal mekanlara kadar bile rahatça sızabilmektedirler. Bu durum onların müslüman olduğu anlamına gelmediği gibi onlara, bilerek bu hak ve özgürlüğü tanıyanların da mümin ve müslüman olduğunu söylemek herhalde yanlıştır.
İmansızlık, akâid âlimleri tarafından küfür, şirk, nifak zındıklık ve irtidâd adları altında ele alınarak işlenmiştir. Kur'ân-ı Kerim'de kâfirlerden, müşriklerden ve münafıklardan çok söz edilmektedir. Dolayısıyla küfür, şirk ve nifak hakkında Kur'ân-ı Kerim'den yeterli derecede bilgi edinmek mümkündür. Zındıklık kelimesi ise Kur'ân-ı Kerim'de geçmemektedir. Kelile ve Dimne'nin ünlü mütercimi (bazı rivâyetlere göre yazarı) Abdullah b. Mukaffa' zındıklıkla suçlandığına göre bu kelimenin çok eskiden kullanıldığı anlaşılmaktadır. İslamın doğuşunu izleyen ilk asırlarda (Dışından mümin, içinden kâfir) olanlara zındık deniliyordu. Sonraları, yabancı inançları İslam'a bulaştıran ya da bu tür sapkın itikadlara bağlanan kişilere zındık denilerek bu nitelik, onları münafıklardan ayırmak için kullanılmıştır.
Şimdi de bu kavramların ne anlama geldiğini, aralarında ne gibi farklar bulunduğunu ve kimlerin kâfir, kimlerin müşrik, kimlerin münâfık, kimlerin mürted ve kimlerin zındık durumuna düşerek İslam'ın dışında kaldığını ayrı ayrı inceleyelim. [505]
İMAN
- İman;
- Kur'an'da İman
- İmanın Dereceleri
- 1) İcmali İman:
- 2) Tafsili İman:
- Tafsili İmanın Dereceleri ve İman Esasları:
- İman
- İmanın Muhafazası, Kazanılmasından Daha Zordur:
- İmanın Gerektirdikleri
- İman ve İslam
- İman ve Amel
- İman Amelden Bir Cüz müdür?
- İman, Tasdik ve İkrar:
- Tasdikin Derece ve Türleri:
- İslam Istılahında İmanın Manası, Hakîkati ve Rükûnleri:
- İman ve İnkâr Yönünden İnsanlar
- İnsanlar Niçin İman Eder? İmanın Sebep ve Sonuçları
- İmanla İlgili Sünnetullah (Allah'ın Değişmez Yasaları)
- İmanın Sahih (Geçerli) ve Kabule Şayan Olmasının Şartları
- İmanı Bozan Haller
- 1) Cibt ve Tağuta İnanmak:
- 2) Şirk Koşmak:
- 3) Kâfirleri Veli ve Yönetici Tanımak:
- Bâtıla İman
- İman Esasları
- Sosyal Ve Toplumsal Faktör Olarak İman:
- İman Sözcüğünün Terimsel Anlamı ve İman-Vicdan Sorunu
- İmanın Niceliği
- Taklîdî İman: