Yaratılışı ve Hz. Âdem'e Secde Emrinden Önceki Durumu:
Şeytan asıl itibariyle cinlerdendir, onlar gibi ateşten yaratılmıştır. Allah Tealaya uzun müddet isyan etmeden ibadette bulunduğu için, melekler seviyesine yükselmiş, Ademe kıble emrine itiraz etmiş, kendisinin ateşten, Ademin topraktan yaratıldığını, bu sebeple de Ademden hayırlı olduğunu bildirmiştir. Emre itiraz etmesi, Allahın emrini hikmetsiz ve manasız bulması, kendisinin Allah Tealadan daha iyi hükme vardığınıiddia etmesi durumu, onu ebediyyen ilahi rahmetten çıkmağa sevketmiştir. Şeytan rahmet-i ilahiyeden kovulması sonucunda Allah Tealadan, insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar ölmemek üzere mühlet istemiş, bu isteği kabul edilince de, insanları azdırmak için türlü çarelere başvuracağını ve sonunda da onların çoğunu şükreden kullar olarak bulamayacağını bildirmiştir.
Şeytanın insanlığa ilk darbesi, Hazreti Adem ile zevcesi Hafsayı, yenilmesi yasak edilen ağaçtan yedirmek suretiyle cennetten çıkarılmalarına sebep olmasıdır. Cennetin her türlü nimetinden faydalanmak, fakat sadece bir tek ağaca yaklaşmamak emri şeytanın kandırmasıyla çiğnenmiştir. Şeytanın Hazreti Adem ile Havvaya söylediği şu sözler, Kuran-ı Kerimde anlatılır:
Rabbiniz size bu ağacı başka bir şey için değil, ancak iki melek olacağınız, yahut ebedi kalıcılardan bulunacağınız için yasak etti. (Araf: 7/20)
Şeytan daha sonra sözlerinde samimi olduğu ve her ikisinin de hayrını dilediği hususunu kuvvetlendirmek için Allah adına yemin etmiştir. Bunun üzerine her ikisi de o ağaçtan tadar tatmaz derhal üzerlerinde cennet libasları gitmiş ve Hak Teala; emrini tutmadıklarını o zaman ihtar ederek cennetten inmelerini ve bir zamana kadar orada kalmalarını takdir buyurmuştur.[20]
Evrende Adem (a.s) den önce yaratılmış melek ve cin adında iki varlık mevcuttu.[21] Şeytan, cin denen varlık grubuna mensup idi.[22] Hz. Âdem'e secde emrine kadar hissiyatına dokunan bir teklif yapılmamış ve imtihan olunmamıştı. Onun bu ana kadar, Allah'ın emirlerine göre mi, yoksa öz nefsinin isteklerine göre mi hareket ettiği bilinmiyordu. Âdem'e secde emri onun hissiyâtına ters düştü. Emri yerine getirmekten kaçındı. Gerekçe, kendisinin ateşten, Adem'in ise topraktan yaratılmış olmasıydı. Böylece o, itiraf ve özür dileme yerine itirazı ve hayatı tercih etti. Ona göre ateşten yaratılmış olmak bir üstünlük sebebiydi.[23] Böylece o, ateşin topraktan üstünlüğü gibi iki madde arasında, aslında olmayan bir farklılık görmüştü. Her iki maddenin yaratıcısının da Allah olduğunu itiraf etmesine rağmen Âdem'in yeryüzünde Allah'ın halifesi olması, Allah'tan bir ruh taşıması gibi[24] asıl üstünlüklerini bilmezden gelmişti. Adem'de toprak, kendisinde ateşten başka bir mâhiyet görmemiş; ölüden diri, diriden ölü yaratan ve bütün meziyetleri bahseden Allah'ı maddeye mahkum sanmıştı.[25]
Bu anlayış Şeytan'a, Allah'ın huzurundan kovulma, rahmetinden ümit kesme ve kıyamete kadar O'nun lânetini haketme dışında hiç bir şey kazandırmadı. Çünkü o dar görüşlüydü, maddenin ötesini görememişti. Maddeyi tek ve gerçek ölçü sanmakla şeytanca bir yanılgıya düşmüştü. His ve duygularıyla hareketi sonucu kendi nefsinden kaynaklanan yanılgısını Allah'ın emrine tercih etmekle insanın üstünlüğü gerçeğini kabul etmemişti. Çünkü bu secde emri yalnız Âdem'in şahsına değil, zürriyeti de dahil, insan nev'ine verilen bir şeref ve imtiyazdı.[26]
Bu aynı zamanda insanın üstünlüğüne yapılan ikinci itirazdı. Birinci itiraz da meleklerden gelmişti.[27] Şeytan'ın bu itirazı, büyüklük taslamaya ve neticede kendisini inkâra götüren bir isyana dönüştü. Çünkü o, neticede sahibini alçaltacak olan bir büyüklük anlayışına sahipti. Nihayet Allah'tan şu hitap geldi:
İn oradan! Orada büyüklenmek sana düşmez, defol!... Sen alçağın birisin! Defol oradan. Sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lânet sanadır." (el-A'raf: 7/13; el-Hicr: 15/34-35; Sâd: 38/77-78)
Böylece Hz. Âdem'e karşı büyüklük taslaması ve secde emrine isyanı neticesinde ilâhi rahmetten ebediyen kovuluşu "İblis" adını almasına sebep oldu. Hz. Âdem'e secde emri karşısında isyan eden ve hakikatle ilgili bütün bağları koparılan ve melekler arasındaki yerini de kaybederek tamamen yalnız kalan şeytan bu defa intikam peşine düştü. Bir başka deyişle şeytanca tutum içerisine girdi. Hedefi insandı. Çünkü insan yüzünden ilâhi rahmetten uzaklaştırılmıştı. Amacına ulaşabilmek için de Allah'tan kıyamete kadar mühlet istedi.[28]
Şeytanın insanlığa ilk darbesi, Hazreti Adem ile zevcesi Hafsayı, yenilmesi yasak edilen ağaçtan yedirmek suretiyle cennetten çıkarılmalarına sebep olmasıdır. Cennetin her türlü nimetinden faydalanmak, fakat sadece bir tek ağaca yaklaşmamak emri şeytanın kandırmasıyla çiğnenmiştir. Şeytanın Hazreti Adem ile Havvaya söylediği şu sözler, Kuran-ı Kerimde anlatılır:
Rabbiniz size bu ağacı başka bir şey için değil, ancak iki melek olacağınız, yahut ebedi kalıcılardan bulunacağınız için yasak etti. (Araf: 7/20)
Şeytan daha sonra sözlerinde samimi olduğu ve her ikisinin de hayrını dilediği hususunu kuvvetlendirmek için Allah adına yemin etmiştir. Bunun üzerine her ikisi de o ağaçtan tadar tatmaz derhal üzerlerinde cennet libasları gitmiş ve Hak Teala; emrini tutmadıklarını o zaman ihtar ederek cennetten inmelerini ve bir zamana kadar orada kalmalarını takdir buyurmuştur.[20]
Evrende Adem (a.s) den önce yaratılmış melek ve cin adında iki varlık mevcuttu.[21] Şeytan, cin denen varlık grubuna mensup idi.[22] Hz. Âdem'e secde emrine kadar hissiyatına dokunan bir teklif yapılmamış ve imtihan olunmamıştı. Onun bu ana kadar, Allah'ın emirlerine göre mi, yoksa öz nefsinin isteklerine göre mi hareket ettiği bilinmiyordu. Âdem'e secde emri onun hissiyâtına ters düştü. Emri yerine getirmekten kaçındı. Gerekçe, kendisinin ateşten, Adem'in ise topraktan yaratılmış olmasıydı. Böylece o, itiraf ve özür dileme yerine itirazı ve hayatı tercih etti. Ona göre ateşten yaratılmış olmak bir üstünlük sebebiydi.[23] Böylece o, ateşin topraktan üstünlüğü gibi iki madde arasında, aslında olmayan bir farklılık görmüştü. Her iki maddenin yaratıcısının da Allah olduğunu itiraf etmesine rağmen Âdem'in yeryüzünde Allah'ın halifesi olması, Allah'tan bir ruh taşıması gibi[24] asıl üstünlüklerini bilmezden gelmişti. Adem'de toprak, kendisinde ateşten başka bir mâhiyet görmemiş; ölüden diri, diriden ölü yaratan ve bütün meziyetleri bahseden Allah'ı maddeye mahkum sanmıştı.[25]
Bu anlayış Şeytan'a, Allah'ın huzurundan kovulma, rahmetinden ümit kesme ve kıyamete kadar O'nun lânetini haketme dışında hiç bir şey kazandırmadı. Çünkü o dar görüşlüydü, maddenin ötesini görememişti. Maddeyi tek ve gerçek ölçü sanmakla şeytanca bir yanılgıya düşmüştü. His ve duygularıyla hareketi sonucu kendi nefsinden kaynaklanan yanılgısını Allah'ın emrine tercih etmekle insanın üstünlüğü gerçeğini kabul etmemişti. Çünkü bu secde emri yalnız Âdem'in şahsına değil, zürriyeti de dahil, insan nev'ine verilen bir şeref ve imtiyazdı.[26]
Bu aynı zamanda insanın üstünlüğüne yapılan ikinci itirazdı. Birinci itiraz da meleklerden gelmişti.[27] Şeytan'ın bu itirazı, büyüklük taslamaya ve neticede kendisini inkâra götüren bir isyana dönüştü. Çünkü o, neticede sahibini alçaltacak olan bir büyüklük anlayışına sahipti. Nihayet Allah'tan şu hitap geldi:
İn oradan! Orada büyüklenmek sana düşmez, defol!... Sen alçağın birisin! Defol oradan. Sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lânet sanadır." (el-A'raf: 7/13; el-Hicr: 15/34-35; Sâd: 38/77-78)
Böylece Hz. Âdem'e karşı büyüklük taslaması ve secde emrine isyanı neticesinde ilâhi rahmetten ebediyen kovuluşu "İblis" adını almasına sebep oldu. Hz. Âdem'e secde emri karşısında isyan eden ve hakikatle ilgili bütün bağları koparılan ve melekler arasındaki yerini de kaybederek tamamen yalnız kalan şeytan bu defa intikam peşine düştü. Bir başka deyişle şeytanca tutum içerisine girdi. Hedefi insandı. Çünkü insan yüzünden ilâhi rahmetten uzaklaştırılmıştı. Amacına ulaşabilmek için de Allah'tan kıyamete kadar mühlet istedi.[28]
s1 harfi
- 1) İnsanın Kendisini/Hevâsını (Basit Arzu ve Şehvetlerini) Tanrılaştırması:
- 2) Şirk-i Teb'iz:
- Allah'ın Elçilerine İtaat Ederler
- Bâtıla İman:
- c- Gayr-i Müslimlerin Tapınaklarına İbâdet Kasdıyla Gitmek:
- Enaniyetin Sebepleri
- Halkı Saptırmak İçin Çaba Harcamaları
- Hz. Peygamber Ve Şiir
- İbrâhim / İçimdeki Putları Devir / Elindeki Baltayla / Kırılan Putların Yerine / Yenilerini Koyan Kim?
- Kur'an-ı Kerim'e Göre Şirk Koşan İnsanın Ruhsal Yapısı
- Mürtede Karşı Tavır:
- Sevgi, Hürmet ve Bağlılık Yönüyle Şirk. Bir İnsanı veya Nesneyi, İdeolojiyi Aşırı Şekilde Severek Putlaştırmak:
- Şamanizm'de Bazı Görüşler ve Âdetler
- ŞEHVET
- ŞEREFE
- ŞEYHÜLİSLÂM
- Şuf'a Hakkını Kullanma Şekli:
- Şuf'a'nın Sebebi:
- ŞÜPHE
- Zorluğa ve Zamana Karşı Dayanıksız Olmaları
- 2) Ataların Yolunu Körü Körüne Tâkip Etmek, Gelenekleri, Örf ve Âdetleri Yüceltmek, Irkçılık:
- 3) Şirk-i Takrib:
- Allah'tan Başkasının da Gaybî Yollarla Fayda ve Zarar Verebileceğine İnanmak:
- d- İbâdet Kasdıyla Herhangi Bir Şahsa Secde Etmek:
- Güç ve Zenginlik
- Hatalarında Direnmezler
- Hevânın Putlaştırılması
- Kur'ân-ı Kerim, Müşrik Anne Ve Babaların, Mümin Çocuklarına Ne Diyor:
- Mallarından Rahatlıkla İnfak Edememeleri
- ŞÂFİÎ MEZHEBİ