Rehnin Rükünleri

Rehin akdinin rükünleri, icab ve kabulden ibarettir. Akid, rehin verenle alanın icab ve kabul iradelerini açıklamaları sonunda meydana gelir. Rehnin teslim alınmasıyla da işlem tamamlanmış olur. Rehin akdinin meydana gelmesi, Mecelle'nin 706. maddesinde şöyle ifade edilmiştir: "Rehin alan ve verenin icab ve kabulü ile rehin akdi meydana gelir. Fakat kabz olmadıkça tamam olmaz ve lüzum ifade etmez".



İcab ve kabul sırasında şahid bulundurmak gerekmediği gibi, bu irade beyanlarının yazı ile tesbiti ve imza ile doğruluklarının tasdiki de gerekmez. Çünkü rehin akdine daha çok şahid ve yazıcı bulunmadığı zaman baş vurulması ve ayette yalnız yolculuk halinde rehinden söz edilmesi de şahid ve yazı ile tesbitin gerekli olmadığına delalet eder. Ancak şunu da belirtelim ki, İslâm devleti bu gibi akitlerde isbat kolaylığı sağlaması için bir takım şekil ve şartları koyabilir. Meselâ sicili tutulan ve bir takım resmî kurumlarda kayıtları bulunan menkul veya gayri menkul malların rehnedilmesi halinde bu sicil ve kayıtlara şerh verilmesi gerekli kılınabilir. Çünkü bu gibi kayıtlar, Kur'ân-ı Kerim'deki "Belli bir va'deye kadar borçlandığınız zaman, onu yazınız" ayetine uygun düşer. İhtilaf halinde, anlaşmazlığın çözümüne yardımcı olur. Bu gibi yazı ve şerhler rehin akdinin amacına ulaşmasını ve hukuki sonuçlarını doğurmasını sağlar. Rehnedenin kötü niyetine karşı rehin alanı korur. Çünkü bu takdirde ondan habersiz olarak rehni, üçüncü bir şahsa satması mümkün olmaz.



Bir rehin akdinde alacaklı ve borçlu olmak üzere iki taraf bulunur. Tarafların ehliyet durumu Mecelle'nin 708. maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir: "Rehin alan ve rehin verenin temyiz kudretine sahip olması şarttır. Bülûğ çağına girmeleri şart değildir".