Kur'an'ı Hüzünlenerek Okumak
Müminler, Allah zikredildiği/anıldığı zaman kalpleri titreyen, kendilerine Allahın âyetleri okunduğunda imanları artan kimselerdir (8/Enfâl, 2). Kuran, biz insanlara değil de; dağa indirilmiş olsaydı, onu Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görecektik (59/Haşr, 21). O yüzden biz de Kuranı huşû içinde, duygulanarak, hüzünlenerek, ürpererek, gözyaşları içinde okumalıyız. Zaten Kuran iyi anlaşılıp hissedilerek okunduğunda huşû duymamak, ürpermemek mümkün değildir.
Rasûle indirileni (Kuranı) duydukları zaman, kavradıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. (5/Mâide, 83) Rablerinden korkanların bu Kitaptan tüyleri ürperir. Sonra hem derileri ve hem de kalpleri Allahın zikrine yumuşar ve yatışır. (39/Zümer, 23) ...Ağlayarak yüzüstü kapanırlar. Kuran onların huşûunu artırır. (17/İsrâ, 109).
Rasûlullah (s.a.s.), Kuran okurken çok duygulanır ve çok ağlardı. O, zaman zaman İbn Mesûda Kuran okutur ve dinlerken göz yaşlarını tutamazdı. İbn Mesûd anlatıyor: Rasûlullah bana; Kuranı bana oku! buyurdu. Ben (hayretle): Sana indirilmiş bulunan Kuranı mı sana okuyayım? diye sordum. Bana: Evet, ben onu kendimden başkasından dinlemeyi de seviyorum! dedi. Ben de ona Nisâ sûresini okumaya başladım. Ne zaman ki, Her ümmete bir şâhid getirdiğimiz ve ey Muhammed, seni de bunlara şâhid getirdiğimiz vakit durumları nasıl olacak? meâlindeki 41. âyete geldim. Dur! dedi. Durdum ve dönüp Rasûlullaha baktım; ne göreyim, iki gözünden de yaşlar akıyordu. (Buhârî, Fedâilul Kuran 32, 33, 35; Müslim, Müsâfirûn 247; Tirmizî, Tefsir, hadis no: 3027). Abdullah bin Sıhhir şöyle anlatır: Bir gün Rasûlullahın yanına gelmiştim; namaz kılıyordu ve ağlamaktan, göğsü kaynayan kazan gibi fokurduyordu. (Riyâzus-Sâlihîn I/486).
Bir hadis rivâyeti şöyledir: Kuran okuma bakımından, insanların en güzeli, okuduğu zaman Allahtan haşyet ettiğini (saygıyla çekinip korktuğunu) gördüğüm kimsedir. Kuranı indiği şekle ve ortama uygun olarak okumak gerekir. İndiği ortam da genellikle hüzün ortamı idi. Kuranı hüzünle okuyun. Çünkü o, hüzünle nâzil olmuştur. (Ebû Yalâ, Taberânî, El-Evsat; Ebû Nuaym, el-Hilye; Feyzul Kadir, c. 2, s. 62, hds no: 1335; Mecmauz Zevâid, c. 7, s. 170). Kuranı hüzünle okumak: Okurken tabiî hali terkederek sanki hudû ve huşûdan ağlıyormuş tavrı takınmaktır. Kurân-ı Kerim okurken ağlamak müstahaptır. Kuranı okuyun ve ağlayın. Şayet ağlayamıyorsanız ağlamaya çalışın veya (hiç olmazsa) ağlar gibi olun,. (İbn Mâce, İkame 176) Muhakkak ki bu Kuran hüzün ile nâzil olmuştur. Onu okuduğunuz zaman ağlayın. Şayet ağlayamıyorsanız ağlayanın hali içinde olmaya çalışın. (İbn Mâce, I/424) Kuranı kendi edâsı ile okumayan bizden değildir. (Buhârî, Tevhid 44; Ebû Dâvud, Vitr 20; Ahmed bin Hanbel, Müsned I/172, 175, 179) Kıraat yönünden insanların en güzeli, Kuran okurken hüzünlenen kimsedir. Peygamberimiz (s.a.s.)Size bir sûre okuyacağım ki, bu sûre okunurken kim ağlarsa cennetliktir. Ağlayamazsa hüzünlü bulunsun. buyurmuş ve her zamanki hüzünlü bir sesi ile Tekâsür sûresini okumuştur.
Aynı şekilde, sahâbe de Kuranı kendilerinden geçerek huşû içinde, hüzünlü bir edâ ile okuyorlardı. Hz. Ebûbekir Kuran okurken gözyaşlarını tutamazdı. Hz. Ömer de Kuran okurken sık sık ağlardı. Bir keresinde Hz. Ömer, cemaate yatsı namazını kıldırırken Yûsuf sûresini okuyordu. Şu âyetlere geldiğinde kendisini tutamayarak yüksek sesle ağlamaya başladı; öyle ki hıçkırıkları en arka saftan duyulmuştu: Oğulları: Vallahi sen, Yusufu ana ana hasta olacaksın, yahut öleceksin dediler. Yakub: Ben hüznümü ve kederim yalnız Allaha arzederim ve Allahtan (vahiy ile) sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum dedi. (12/Yûsuf, 85-86) (Hadislerle Müslümanlık, 4/1479)
Hasan-ı Basrî şöyle derdi: Kuranı, Ona inanarak okuyanların hüznü artar, sevinci azalır; ağlaması çoğalır, gülmesi azalır; meşgalesi çoğalır, tembelliği ve neşesi azalır. (İhyâ I/810). İbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir: İsrâ sûresindeki secde âyetlerini (17/İsrâ, 107-109) okuyunca, ağlayıncaya kadar secde etmekte acele etmeyin. Şayet sizden birinin gözü ağlamıyorsa kalbi ağlasın. Gazâli şöyle der: Ağlamanın yolu, kalbe hüzün getirmektir. Hüzün/üzüntüden ağlamak meydana gelir. Hüzünlenmenin yolu, Kurandaki tehdit, misak ve ahidleri düşünmektir. İnsan, Allahın emirleri ve yasakları karşısında kendi kusurlarını düşünerek hüzünlenir ve ağlar. Kalpleri tertemiz olan kimselerin yaptığı gibi hüzünlenip ağlayamazsa, o zaman hüzünden yoksun olduğuna ağlasın. Çünkü bu, musibetlerin en büyüğüdür (İhyâ, 2/692).
Rasûle indirileni (Kuranı) duydukları zaman, kavradıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün. (5/Mâide, 83) Rablerinden korkanların bu Kitaptan tüyleri ürperir. Sonra hem derileri ve hem de kalpleri Allahın zikrine yumuşar ve yatışır. (39/Zümer, 23) ...Ağlayarak yüzüstü kapanırlar. Kuran onların huşûunu artırır. (17/İsrâ, 109).
Rasûlullah (s.a.s.), Kuran okurken çok duygulanır ve çok ağlardı. O, zaman zaman İbn Mesûda Kuran okutur ve dinlerken göz yaşlarını tutamazdı. İbn Mesûd anlatıyor: Rasûlullah bana; Kuranı bana oku! buyurdu. Ben (hayretle): Sana indirilmiş bulunan Kuranı mı sana okuyayım? diye sordum. Bana: Evet, ben onu kendimden başkasından dinlemeyi de seviyorum! dedi. Ben de ona Nisâ sûresini okumaya başladım. Ne zaman ki, Her ümmete bir şâhid getirdiğimiz ve ey Muhammed, seni de bunlara şâhid getirdiğimiz vakit durumları nasıl olacak? meâlindeki 41. âyete geldim. Dur! dedi. Durdum ve dönüp Rasûlullaha baktım; ne göreyim, iki gözünden de yaşlar akıyordu. (Buhârî, Fedâilul Kuran 32, 33, 35; Müslim, Müsâfirûn 247; Tirmizî, Tefsir, hadis no: 3027). Abdullah bin Sıhhir şöyle anlatır: Bir gün Rasûlullahın yanına gelmiştim; namaz kılıyordu ve ağlamaktan, göğsü kaynayan kazan gibi fokurduyordu. (Riyâzus-Sâlihîn I/486).
Bir hadis rivâyeti şöyledir: Kuran okuma bakımından, insanların en güzeli, okuduğu zaman Allahtan haşyet ettiğini (saygıyla çekinip korktuğunu) gördüğüm kimsedir. Kuranı indiği şekle ve ortama uygun olarak okumak gerekir. İndiği ortam da genellikle hüzün ortamı idi. Kuranı hüzünle okuyun. Çünkü o, hüzünle nâzil olmuştur. (Ebû Yalâ, Taberânî, El-Evsat; Ebû Nuaym, el-Hilye; Feyzul Kadir, c. 2, s. 62, hds no: 1335; Mecmauz Zevâid, c. 7, s. 170). Kuranı hüzünle okumak: Okurken tabiî hali terkederek sanki hudû ve huşûdan ağlıyormuş tavrı takınmaktır. Kurân-ı Kerim okurken ağlamak müstahaptır. Kuranı okuyun ve ağlayın. Şayet ağlayamıyorsanız ağlamaya çalışın veya (hiç olmazsa) ağlar gibi olun,. (İbn Mâce, İkame 176) Muhakkak ki bu Kuran hüzün ile nâzil olmuştur. Onu okuduğunuz zaman ağlayın. Şayet ağlayamıyorsanız ağlayanın hali içinde olmaya çalışın. (İbn Mâce, I/424) Kuranı kendi edâsı ile okumayan bizden değildir. (Buhârî, Tevhid 44; Ebû Dâvud, Vitr 20; Ahmed bin Hanbel, Müsned I/172, 175, 179) Kıraat yönünden insanların en güzeli, Kuran okurken hüzünlenen kimsedir. Peygamberimiz (s.a.s.)Size bir sûre okuyacağım ki, bu sûre okunurken kim ağlarsa cennetliktir. Ağlayamazsa hüzünlü bulunsun. buyurmuş ve her zamanki hüzünlü bir sesi ile Tekâsür sûresini okumuştur.
Aynı şekilde, sahâbe de Kuranı kendilerinden geçerek huşû içinde, hüzünlü bir edâ ile okuyorlardı. Hz. Ebûbekir Kuran okurken gözyaşlarını tutamazdı. Hz. Ömer de Kuran okurken sık sık ağlardı. Bir keresinde Hz. Ömer, cemaate yatsı namazını kıldırırken Yûsuf sûresini okuyordu. Şu âyetlere geldiğinde kendisini tutamayarak yüksek sesle ağlamaya başladı; öyle ki hıçkırıkları en arka saftan duyulmuştu: Oğulları: Vallahi sen, Yusufu ana ana hasta olacaksın, yahut öleceksin dediler. Yakub: Ben hüznümü ve kederim yalnız Allaha arzederim ve Allahtan (vahiy ile) sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum dedi. (12/Yûsuf, 85-86) (Hadislerle Müslümanlık, 4/1479)
Hasan-ı Basrî şöyle derdi: Kuranı, Ona inanarak okuyanların hüznü artar, sevinci azalır; ağlaması çoğalır, gülmesi azalır; meşgalesi çoğalır, tembelliği ve neşesi azalır. (İhyâ I/810). İbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir: İsrâ sûresindeki secde âyetlerini (17/İsrâ, 107-109) okuyunca, ağlayıncaya kadar secde etmekte acele etmeyin. Şayet sizden birinin gözü ağlamıyorsa kalbi ağlasın. Gazâli şöyle der: Ağlamanın yolu, kalbe hüzün getirmektir. Hüzün/üzüntüden ağlamak meydana gelir. Hüzünlenmenin yolu, Kurandaki tehdit, misak ve ahidleri düşünmektir. İnsan, Allahın emirleri ve yasakları karşısında kendi kusurlarını düşünerek hüzünlenir ve ağlar. Kalpleri tertemiz olan kimselerin yaptığı gibi hüzünlenip ağlayamazsa, o zaman hüzünden yoksun olduğuna ağlasın. Çünkü bu, musibetlerin en büyüğüdür (İhyâ, 2/692).
H harfi
- el-HÂDÎ
- el-HAKÎM
- el-HİCR SÛRESİ
- HABER
- HABER-İ MEŞHÛR
- HABERLERİN TETKİKİ
- HABEŞİSTAN HİCRETİ
- HÂBİL (VE KÂBİL)
- HABÎS
- HABLULLAH
- HACAMAT (HİCAMAT)
- HACB
- HÂCER
- HACİZ, HACZ
- HAÇ (SALİB)
- HAÇLI SEFERLERİ
- HAD, HADLER
- HADÂNE BÂBI
- HADLER BAHSİ
- Hudud:
- HADÎS
- HÂDİS
- HAFAZA MELEKLERİ
- HAFİ
- HÂFIZ
- HAFSA BİNTİ ÖMER İBN el-HATTAB (r.a)
- HAK, HAKLAR
- HAKEM BABI
- HÂKİMİYET
- HAKK