Kur'ân-ı Kerim'de Hıristiyanlık
Nasrânî kelimesi, Kurân-ı Kerimde bir yerde (3/Âl-i İmrân, 67) geçer. Bu kelimenin çoğulu olan nasârâ kelimesi, 14 yerde kullanılır. Hıristiyanların çoğunluğunu teşkil ettiği ehl-i kitab 32 yerde, yine aynı anlamda, ûtül-kitab (kendilerine Kitap verilenler) 21 yerde geçer. İncîl 12; İsâ 25 yerde, Hz. İsanın lakabı olan Mesîh de 11yerde kullanılır. Hz. İsanın annesi Meryem 34 yerde geçer.
Ben, benden önce gelen Tevratı tasdik etmek, size haram kılınan bazı şeyleri de helâl kılmak üzere gönderildim. Size Rabbinizden bir âyet/mûcize getirdim. Allahtan korkun ve bana itaat edin. Çünkü Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise Ona ibâdet/kulluk edin. İşte bu, dosdoğru yoldur. (3/Âl-i İmrân, 50-51)
De ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müsâvi/anlamı eşit (ve âdil) bir kelimeye gelin, (şöyle diyerek): Allahtan başkasına tapmayalım; Ona hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allahı bırakıp da kimimiz, kimimizi rabler edinip ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse işte o zaman deyin ki: Şâhid olun, biz muhakkak müslümanlarız. (3/Âl-i İmrân, 64) Hiçbir beşerin, Allahın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara: Allahı bırakıp da (gelin) bana kul olun demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle der:) Okumakta ve öğrenmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe hâlis kullar olun. Ve size melekleri ve peygamberleri ilâhlar/tanrılar edinin diye de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra, hiç size kâfirliği emreder mi? (3/Âl-i İmrân, 79-80)
Ey ehl-i kitab! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, hak/gerçek olandan başkasını söylemeyin. Mesih, ancak Meryemin oğlu İsadır, (o) Allahın rasûlüdür; Meryeme ulaştırdığı (kün=ol) kelimesi (nin eseri)dir. Allah tarafından (gelen) bir ruhtur. Artık Allaha ve peygamberlerine iman edin de (İlâh) üçtür demeyin. Kendiniz için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek ilâhtır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Onundur. Vekil olarak Allah yeter. Ne Mesih ve ne de Allaha yakın melekler, Allahın kulu olmaktan çekinirler. Ona kulluktan çekinip büyüklenen kimselerin hepsini (Allah) yakında huzuruna toplayacaktır. (4/Nisâ, 171-172)
Gerçekten Allah, Meryem oğlu Mesihin kendisidir diyenler, andolsun ki kâfir olmuşlardır. De ki: O halde, Allah, Meryem oğlu Mesihi, anası (Meryemi) ve yeryüzünde bulunanların hepsini öldürmek isterse, Allaha karşı kimin elinden bir şey gelir? (5/Mâide, 17)
Meryem oğlu Mesih (İsa) gerçekten Allahtır diyenler, andolsun kâfir olmuşlardır. Halbuki Mesih (şöyle) demişti: Ey İsrâiloğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allaha kulluk edin. Bilin ki kim Allaha şirk/ortak koşarsa, hiç şüphesiz Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zâlimler için yardımcılar da yoktur. (5/Mâide, 72)
Andolsun Allah üçün üçüncüsüdür (üç tanrının biridir) diyenler kâfir olmuştur. Halbuki bir tek ilâhtan başka hiçbir ilâh/tanrı yoktur. Eğer diyegeldikleri (bu sözden) vazgeçmezlerse içlerinden o kâfir olanlara çok acıklı bir azap vardır. (5/Mâide, 73)
Meryem oğlu Mesih (İsa), ancak bir rasûldür/peygamberdir (başka bir şey değildir). Ondan önce de (birçok) peygamberler gelip geçmiştir. Anası da çok doğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar. (5/Mâide, 75)
De ki: Ey ehl-i Kitap, dininizde haksız yere haddi aşmayın. Bundan evvel gerçekten hem kendileri sapmış, hem de bir çoğunu saptırmış ve (hâlâ da) dümdüz yoldan sapagelmiş bir kavmin hevâsına (ve hevesine) uymayın. (5/Mâide, 77)
Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara: beni ve anamı, Allahtan başka iki ilâh/tanrı edinin diye sen mi dedin? diye buyurduğu zaman o, şöyle dedi: Hâşâ! Seni tenzih ederim, Sen yücesin; Hakkım olmayan, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemek bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, şüphesiz Sen bunu bilirsin. Benim içimdekini Sen bilirsin; ben Senin zâtında olanı bilmem. Gaybları/gizlilikleri eksiksiz bilen yalnız Sensin, Sen! Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allaha ibâdet/kulluk edin dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine şâhid/kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız Sen oldun. Sen her şeyi hakkıyla görensin, şâhidsin. (5/Mâide, 116-117)
Yahudiler, Uzeyir Allahın oğludur dediler! Hıristiyanlar da, Mesih (İsa) Allahın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) önceden kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin. Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar! (9/Tevbe, 30)
Onlar Allahı bırakıp bilginlerini (hahamlarını), râhiplerini ve Meryem oğlu Mesihi (İsayı) rabler edindiler. Halbuki hepsine de tek ilâha ibâdet/kulluk etmekten başka bir şey emrolunmadı. Ondan başka hiçbir tanrı yoktur. O, bunların şirk/ortak koştukları şeylerden uzaktır. (9/Tevbe, 31)
İsa açık delillerle gelince, şöyle dedi: Ben size hikmet getirdim ve ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Allahtan korkun ve bana itaat edin. Çünkü Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Ona ibâdet edin. İşte bu, doğru yoldur. Ama aralarından çıkan gruplar, birbirleriyle ihtilâfa düştüler. Acı bir günün azâbı karşısında vay o zulmedenlerin haline! (43/Zuhruf, 63-65)
Hani Meryem oğlu İsâ, Ey İsrâil oğulları! Ben size Allahın peygamberiyim, benden önce gelen Tevratı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim demişti. (61/Saf, 6)
De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey Ona eş ya da denk değildir.(Samed: Hiçbir şeye muhtaç olmayan, aksine her şey kendine muhtaç olan demektir.) (112/İhlâs, 1-4)
Allah katında hak din İslâmdır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allahın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allahın hesabı çok çabuktur. (3/Âl-i İmrân, 19)
Ve bir hadis-i Şerif: Hıristiyanların Meryem oğlu İsayı övdükleri gibi beni övmeyin. Yalnız, Allahın kulu ve rasûlüdür deyin. (Buhârî, Enbiyâ 48; Ahmed bin Hanbel, Müsned, I/23, 24, 47, 55)
Ben, benden önce gelen Tevratı tasdik etmek, size haram kılınan bazı şeyleri de helâl kılmak üzere gönderildim. Size Rabbinizden bir âyet/mûcize getirdim. Allahtan korkun ve bana itaat edin. Çünkü Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise Ona ibâdet/kulluk edin. İşte bu, dosdoğru yoldur. (3/Âl-i İmrân, 50-51)
De ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müsâvi/anlamı eşit (ve âdil) bir kelimeye gelin, (şöyle diyerek): Allahtan başkasına tapmayalım; Ona hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allahı bırakıp da kimimiz, kimimizi rabler edinip ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse işte o zaman deyin ki: Şâhid olun, biz muhakkak müslümanlarız. (3/Âl-i İmrân, 64) Hiçbir beşerin, Allahın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara: Allahı bırakıp da (gelin) bana kul olun demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle der:) Okumakta ve öğrenmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe hâlis kullar olun. Ve size melekleri ve peygamberleri ilâhlar/tanrılar edinin diye de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra, hiç size kâfirliği emreder mi? (3/Âl-i İmrân, 79-80)
Ey ehl-i kitab! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, hak/gerçek olandan başkasını söylemeyin. Mesih, ancak Meryemin oğlu İsadır, (o) Allahın rasûlüdür; Meryeme ulaştırdığı (kün=ol) kelimesi (nin eseri)dir. Allah tarafından (gelen) bir ruhtur. Artık Allaha ve peygamberlerine iman edin de (İlâh) üçtür demeyin. Kendiniz için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek ilâhtır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Onundur. Vekil olarak Allah yeter. Ne Mesih ve ne de Allaha yakın melekler, Allahın kulu olmaktan çekinirler. Ona kulluktan çekinip büyüklenen kimselerin hepsini (Allah) yakında huzuruna toplayacaktır. (4/Nisâ, 171-172)
Gerçekten Allah, Meryem oğlu Mesihin kendisidir diyenler, andolsun ki kâfir olmuşlardır. De ki: O halde, Allah, Meryem oğlu Mesihi, anası (Meryemi) ve yeryüzünde bulunanların hepsini öldürmek isterse, Allaha karşı kimin elinden bir şey gelir? (5/Mâide, 17)
Meryem oğlu Mesih (İsa) gerçekten Allahtır diyenler, andolsun kâfir olmuşlardır. Halbuki Mesih (şöyle) demişti: Ey İsrâiloğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allaha kulluk edin. Bilin ki kim Allaha şirk/ortak koşarsa, hiç şüphesiz Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zâlimler için yardımcılar da yoktur. (5/Mâide, 72)
Andolsun Allah üçün üçüncüsüdür (üç tanrının biridir) diyenler kâfir olmuştur. Halbuki bir tek ilâhtan başka hiçbir ilâh/tanrı yoktur. Eğer diyegeldikleri (bu sözden) vazgeçmezlerse içlerinden o kâfir olanlara çok acıklı bir azap vardır. (5/Mâide, 73)
Meryem oğlu Mesih (İsa), ancak bir rasûldür/peygamberdir (başka bir şey değildir). Ondan önce de (birçok) peygamberler gelip geçmiştir. Anası da çok doğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar. (5/Mâide, 75)
De ki: Ey ehl-i Kitap, dininizde haksız yere haddi aşmayın. Bundan evvel gerçekten hem kendileri sapmış, hem de bir çoğunu saptırmış ve (hâlâ da) dümdüz yoldan sapagelmiş bir kavmin hevâsına (ve hevesine) uymayın. (5/Mâide, 77)
Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara: beni ve anamı, Allahtan başka iki ilâh/tanrı edinin diye sen mi dedin? diye buyurduğu zaman o, şöyle dedi: Hâşâ! Seni tenzih ederim, Sen yücesin; Hakkım olmayan, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemek bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, şüphesiz Sen bunu bilirsin. Benim içimdekini Sen bilirsin; ben Senin zâtında olanı bilmem. Gaybları/gizlilikleri eksiksiz bilen yalnız Sensin, Sen! Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allaha ibâdet/kulluk edin dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine şâhid/kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız Sen oldun. Sen her şeyi hakkıyla görensin, şâhidsin. (5/Mâide, 116-117)
Yahudiler, Uzeyir Allahın oğludur dediler! Hıristiyanlar da, Mesih (İsa) Allahın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) önceden kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin. Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar! (9/Tevbe, 30)
Onlar Allahı bırakıp bilginlerini (hahamlarını), râhiplerini ve Meryem oğlu Mesihi (İsayı) rabler edindiler. Halbuki hepsine de tek ilâha ibâdet/kulluk etmekten başka bir şey emrolunmadı. Ondan başka hiçbir tanrı yoktur. O, bunların şirk/ortak koştukları şeylerden uzaktır. (9/Tevbe, 31)
İsa açık delillerle gelince, şöyle dedi: Ben size hikmet getirdim ve ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Allahtan korkun ve bana itaat edin. Çünkü Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Ona ibâdet edin. İşte bu, doğru yoldur. Ama aralarından çıkan gruplar, birbirleriyle ihtilâfa düştüler. Acı bir günün azâbı karşısında vay o zulmedenlerin haline! (43/Zuhruf, 63-65)
Hani Meryem oğlu İsâ, Ey İsrâil oğulları! Ben size Allahın peygamberiyim, benden önce gelen Tevratı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim demişti. (61/Saf, 6)
De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey Ona eş ya da denk değildir.(Samed: Hiçbir şeye muhtaç olmayan, aksine her şey kendine muhtaç olan demektir.) (112/İhlâs, 1-4)
Allah katında hak din İslâmdır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allahın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allahın hesabı çok çabuktur. (3/Âl-i İmrân, 19)
Ve bir hadis-i Şerif: Hıristiyanların Meryem oğlu İsayı övdükleri gibi beni övmeyin. Yalnız, Allahın kulu ve rasûlüdür deyin. (Buhârî, Enbiyâ 48; Ahmed bin Hanbel, Müsned, I/23, 24, 47, 55)
H harfi
- el-HÂDÎ
- el-HAKÎM
- el-HİCR SÛRESİ
- HABER
- HABER-İ MEŞHÛR
- HABERLERİN TETKİKİ
- HABEŞİSTAN HİCRETİ
- HÂBİL (VE KÂBİL)
- HABÎS
- HABLULLAH
- HACAMAT (HİCAMAT)
- HACB
- HÂCER
- HACİZ, HACZ
- HAÇ (SALİB)
- HAÇLI SEFERLERİ
- HAD, HADLER
- HADÂNE BÂBI
- HADLER BAHSİ
- Hudud:
- HADÎS
- HÂDİS
- HAFAZA MELEKLERİ
- HAFİ
- HÂFIZ
- HAFSA BİNTİ ÖMER İBN el-HATTAB (r.a)
- HAK, HAKLAR
- HAKEM BABI
- HÂKİMİYET
- HAKK