f) İlâçla Tedâvi:
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)den şöyle rivâyet edilmiştir: Rasûl-i Ekreme bir kişi gelerek yâ Rasûlallah, kardeşimin karnı ağrıyor (ishal oldu) demişti. Rasûl-i Ekrem de: Bal şerbeti içir buyurdu. Sonra bu adam ikinci defa gelerek hastalığının geçmediğini söyledi. Hz. Peygamber yine bal şerbeti içir buyurdu. Adamın üçüncü gelişinde de Hz. Peygamber yine bal şerbeti içirin dedi. Adam, dördüncü gelişinde; içirdim, (fakat ishali ve ağrısı geçmedi, arttı) deyince, Hz. Peygamber: Allah sözünde doğrudur, fakat kardeşinin karnı yalancıdır, haydi yine bal şerbeti içir buyurdu. Hasta, dördüncü defa içince iyileşti. (Buhârî, Tıb 4, 24; Müslim, Selâm 91)
"Şifâ üç şeydedir: Bal şerbeti içmek, kan aldırmak, vücudu ateşle dağlamak. Fakat ümmetimi ateşle dağlamaktan men ederim." (Buhârî, Tıb 3, 4, 10; Müslim, Selâm 71)
Şu kara tane (çörek otu) sâmdan başka her hastalığa şifâdır. Hz. Âişe sordu: Sâm nedir? Rasûl-i Ekrem: Ölümdür diye cevap verdi. (Müslim, Selâm 88)
Kim sabahleyin acve denilen hurmadan yedi tane yerse, o gün zehir ve sihir ona zarar vermez. (Buhârî, Etıme 43, Tıb 52)
Yer mantarının (keme) suyu göze şifâdır. (Tirmizî, Tıb 22; Ahmed bin Hanbel, V/346, 351)
Gözü ağrıyan kimse için Hz. Peygamber (s.a.s.) Gözlerini sabir ile tedâvi et buyurmuştur. (Müslim, Hacc 89; Ebû Dâvud, Menâsik 36; Tirmizî, Hacc 104)
Rasûlullah, ramed denilen göz ağrısı için sürme taşını tavsiye ederek şöyle buyurmuştur:
Sürme taşı (ismid) ile sürme çekin. Çünkü ismid, gözü açar ve kirpikleri besler. (Ebû Dâvud, Libâs 13; Tirmizî, Libâs 22)
Niçin boğaz hastalığını çocuklarınızın boğazını elle sıkıştırıp dürtmek sûretiyle tedâvi ediyorsunuz? Şu ûd-i Hindîyi kullanmaya devam edin. Çünkü bu Hint bitkisinde yedi türlü şifâ vardır. Bu, aynı zamanda zâtül-cenb hastalığının da ilâcıdır. Uzre hastalığı için burundan, zâtul-cenb hastalığı için de ağızdan verilir. (Buhârî, Tıb 10, 23, 26; Müslim, Selâm 86, 87)
Umeysin kızı Esmâya Rasûlullah (s.a.s.): Müshil olarak ne kullanıyorsun? diye sorduğunda Esmâ: Şubrum kullanıyorum diye cevap verince Hz. Peygamber: O keskin ve ağırdır buyurdu. Esmâ diyor ki: Sonra senâ otu (sinameki) kullandım, bunun üzerine Rasûl-i Ekrem: Kendisinde ölüme karşı şifâ bulunan bir ilâç olsaydı senâda (sinamekide) olurdu. buyurdu. (Tirmizî, Tıb 30; Ahmed bin Hanbel, II/369)
"Şifâ üç şeydedir: Bal şerbeti içmek, kan aldırmak, vücudu ateşle dağlamak. Fakat ümmetimi ateşle dağlamaktan men ederim." (Buhârî, Tıb 3, 4, 10; Müslim, Selâm 71)
Şu kara tane (çörek otu) sâmdan başka her hastalığa şifâdır. Hz. Âişe sordu: Sâm nedir? Rasûl-i Ekrem: Ölümdür diye cevap verdi. (Müslim, Selâm 88)
Kim sabahleyin acve denilen hurmadan yedi tane yerse, o gün zehir ve sihir ona zarar vermez. (Buhârî, Etıme 43, Tıb 52)
Yer mantarının (keme) suyu göze şifâdır. (Tirmizî, Tıb 22; Ahmed bin Hanbel, V/346, 351)
Gözü ağrıyan kimse için Hz. Peygamber (s.a.s.) Gözlerini sabir ile tedâvi et buyurmuştur. (Müslim, Hacc 89; Ebû Dâvud, Menâsik 36; Tirmizî, Hacc 104)
Rasûlullah, ramed denilen göz ağrısı için sürme taşını tavsiye ederek şöyle buyurmuştur:
Sürme taşı (ismid) ile sürme çekin. Çünkü ismid, gözü açar ve kirpikleri besler. (Ebû Dâvud, Libâs 13; Tirmizî, Libâs 22)
Niçin boğaz hastalığını çocuklarınızın boğazını elle sıkıştırıp dürtmek sûretiyle tedâvi ediyorsunuz? Şu ûd-i Hindîyi kullanmaya devam edin. Çünkü bu Hint bitkisinde yedi türlü şifâ vardır. Bu, aynı zamanda zâtül-cenb hastalığının da ilâcıdır. Uzre hastalığı için burundan, zâtul-cenb hastalığı için de ağızdan verilir. (Buhârî, Tıb 10, 23, 26; Müslim, Selâm 86, 87)
Umeysin kızı Esmâya Rasûlullah (s.a.s.): Müshil olarak ne kullanıyorsun? diye sorduğunda Esmâ: Şubrum kullanıyorum diye cevap verince Hz. Peygamber: O keskin ve ağırdır buyurdu. Esmâ diyor ki: Sonra senâ otu (sinameki) kullandım, bunun üzerine Rasûl-i Ekrem: Kendisinde ölüme karşı şifâ bulunan bir ilâç olsaydı senâda (sinamekide) olurdu. buyurdu. (Tirmizî, Tıb 30; Ahmed bin Hanbel, II/369)
H harfi
- el-HÂDÎ
- el-HAKÎM
- el-HİCR SÛRESİ
- HABER
- HABER-İ MEŞHÛR
- HABERLERİN TETKİKİ
- HABEŞİSTAN HİCRETİ
- HÂBİL (VE KÂBİL)
- HABÎS
- HABLULLAH
- HACAMAT (HİCAMAT)
- HACB
- HÂCER
- HACİZ, HACZ
- HAÇ (SALİB)
- HAÇLI SEFERLERİ
- HAD, HADLER
- HADÂNE BÂBI
- HADLER BAHSİ
- Hudud:
- HADÎS
- HÂDİS
- HAFAZA MELEKLERİ
- HAFİ
- HÂFIZ
- HAFSA BİNTİ ÖMER İBN el-HATTAB (r.a)
- HAK, HAKLAR
- HAKEM BABI
- HÂKİMİYET
- HAKK