Fahşânın En Çirkini:
Tarih boyunca bazı toplumlarda az, bazılarında ise fazlaca süregelen Türkçedeki anlamıyla fuhuş; günümüzde -özellikle dünyanın bazı yörelerinde- oldukça yaygın hale gelmiştir. Bu gibi yerlerde İslâmın fahşâ-fuhuş dediği çirkinlikler kanıksanıyor, ayıp sayılmıyor; hatta çok normal, sıradan davranışlar olarak kabul ediliyor. Fuhuş özellikle Batı toplumlarında geniş bir sektör haline gelmiştir. Bu sektörde mekânların yanında, bütün yazılı ve görsel basın ve en son teknoloji kullanılıyor. Bu konuda üretilen ürünler çok rahatlıkla kitlelere ulaştırılıyor. Evlilik dışı ilişkiler yaygın olduğu gibi, erkek ve kadının evlenmeksizin beraber yaşaması artık sosyal bir olgu olarak kabul görüyor. Bunun yanında aynı cinsler arasındaki ilişkiler, hatta evlilikler bile normal karşılanıyor. Bu ülkelerde fuhşun sergilendiği mekanlar ise sayılamayacak kadar çoktur.
Müminler izzet ve şereflerini, haysiyet ve insanlıklarını, âile ve nesillerini; çağımızın bu hayâsız hastalığından ancak İslâmın getirdiği ölçülere uyarak, onları ahlâk haline getirerek koruyabilirler. Kişiyi bütün toplumlarda bu kadar bozulmaya rağmen- küçülten, değerini düşüren, yüksek makamlara çıkmasına engel olan ve kötü tanınmasına sebep olan fuhuş olayı, aslında iblisin bir çağrısı ve tuzağıdır (2/Bakara, 169). Aklı başında olan insanlar bu ezelî düşmanlarının böylesine kurnaz ve tehlikeli oyunu karşısında uyanık olmak, onun çirkin davranışları sevimli gösterme tuzağına düşmemek zorundadır.
İslâm, evlilik dışı ilişkilere fuhuş dediği gibi, bütün çirkin, bayağı, âdi, iffet ve hayâ dışı çirkinliklere de fahşâ demekte ve hepsini müslümanlara uygun görmeyerek yasaklamaktadır. Müslümanlar İslâmın getirdiği iffet, ahlâk, evlilik ve âile hayatı ölçülerine uyarak bu hayâsızlıklardan korunabilirler. Bu çirkin hayâsızlıklardan korunmanın daha pratik bir yolu da namaz kılmaktır. Kuran şöyle buyuruyor: Sana Kitaptan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, fahşâdan (bütün çirkin işlerden, hayâsızlıktan) korur ve münkerden (sevilmeyen davranışlardan) sakındırır. Allahı zikretmek ise en büyük (ibâdet)tür. Allah, yapmakta olduklarınızı bilmektedir. (29/Ankebût, 45). Müminler de beşerdirler. Onlar da hata edebilir, bazen fahşâ denilen çirkin davranışlara düşebilirler. Eğer onlar bu şekilde hataya düşer ve nefislerine zulmederlerse hemen Allaha istiğfar ederek affedilmelerini isterler, işledikleri günâhtan tevbe ederler. Onlar imanlarında sâdık oldukları için, bile bile bu gibi hatalarda ısrar etmezler (3/Âl-i İmrân, 135).
Müminler izzet ve şereflerini, haysiyet ve insanlıklarını, âile ve nesillerini; çağımızın bu hayâsız hastalığından ancak İslâmın getirdiği ölçülere uyarak, onları ahlâk haline getirerek koruyabilirler. Kişiyi bütün toplumlarda bu kadar bozulmaya rağmen- küçülten, değerini düşüren, yüksek makamlara çıkmasına engel olan ve kötü tanınmasına sebep olan fuhuş olayı, aslında iblisin bir çağrısı ve tuzağıdır (2/Bakara, 169). Aklı başında olan insanlar bu ezelî düşmanlarının böylesine kurnaz ve tehlikeli oyunu karşısında uyanık olmak, onun çirkin davranışları sevimli gösterme tuzağına düşmemek zorundadır.
İslâm, evlilik dışı ilişkilere fuhuş dediği gibi, bütün çirkin, bayağı, âdi, iffet ve hayâ dışı çirkinliklere de fahşâ demekte ve hepsini müslümanlara uygun görmeyerek yasaklamaktadır. Müslümanlar İslâmın getirdiği iffet, ahlâk, evlilik ve âile hayatı ölçülerine uyarak bu hayâsızlıklardan korunabilirler. Bu çirkin hayâsızlıklardan korunmanın daha pratik bir yolu da namaz kılmaktır. Kuran şöyle buyuruyor: Sana Kitaptan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, fahşâdan (bütün çirkin işlerden, hayâsızlıktan) korur ve münkerden (sevilmeyen davranışlardan) sakındırır. Allahı zikretmek ise en büyük (ibâdet)tür. Allah, yapmakta olduklarınızı bilmektedir. (29/Ankebût, 45). Müminler de beşerdirler. Onlar da hata edebilir, bazen fahşâ denilen çirkin davranışlara düşebilirler. Eğer onlar bu şekilde hataya düşer ve nefislerine zulmederlerse hemen Allaha istiğfar ederek affedilmelerini isterler, işledikleri günâhtan tevbe ederler. Onlar imanlarında sâdık oldukları için, bile bile bu gibi hatalarda ısrar etmezler (3/Âl-i İmrân, 135).
H harfi
- el-HÂDÎ
- el-HAKÎM
- el-HİCR SÛRESİ
- HABER
- HABER-İ MEŞHÛR
- HABERLERİN TETKİKİ
- HABEŞİSTAN HİCRETİ
- HÂBİL (VE KÂBİL)
- HABÎS
- HABLULLAH
- HACAMAT (HİCAMAT)
- HACB
- HÂCER
- HACİZ, HACZ
- HAÇ (SALİB)
- HAÇLI SEFERLERİ
- HAD, HADLER
- HADÂNE BÂBI
- HADLER BAHSİ
- Hudud:
- HADÎS
- HÂDİS
- HAFAZA MELEKLERİ
- HAFİ
- HÂFIZ
- HAFSA BİNTİ ÖMER İBN el-HATTAB (r.a)
- HAK, HAKLAR
- HAKEM BABI
- HÂKİMİYET
- HAKK