Şüpheli Şeyler
Allah'ın rahmet pınarından bir damla da; helâl ve haram hususunda kullarını karanlıkta bırakmamasıdır. Helâlı beyan etmiş, haramı da açıkça bildirmiştir. "Allah haram olanları size uzun uzun anlatmıştır." (6/En'âm, 119). Helâl olduğu apaçık olan bir şeyi yapmakta herhangi bir sakınca yoktur. Fakat haram olduğu apaçık olan bir şeyi işlemek için de hiçbir izin yoktur.
Açık helâl ile açık haram arasında bir sınır vardır ki, o da helâl veya haram olduğu birçok insan tarafından anlaşılmayan veya haram olduğu karıştırılan şüpheli dediğimiz sınırdır. Bu anlaşılmama veya karıştırma, ya delillerin bu konulardaki kapalılığı veya bizzat delilin olaya tatbik edilmesinin şüpheli oluşu dolayısıyladır. Müminler, dinlerini koruyabilmek için helâllığı ve haramlığı şüpheli olan maddelerden de kaçınmakla yükümlüdürler. Sana şüphe vereni bırak; Sana kuşku vermeyene sarıl! Doğruluk gönül rahatlığı, yalan ise kuşkudur. (Tirmizî, Sıfatu'l Kıyâmet 22, hadis no: 2637; Nesâi, Eşribe 50, hadis no: 5677; Dârimî, Büyû 2, hadis no: 2535) buyuran Peygamberimizin bu konudaki emir ve tavsiyesi şöyledir:
Muhakkak helâl belli, haram da bellidir. Lâkin aralarında helâle de harama da benzer şüpheli şeyler vardır ki, onları insanların çoğu bilmez. Şüpheli şeylerden kaçınan bir kimse; dinini, ırzını/insanî kıymetini korumuş olur. Şüpheli şeylere dalan bir kimse, harama düşme tehlikesindedir. O, tıpkı sınır kenarında hayvan otlatan ve nerede ise yasak yerde otlatacak bir çoban gibidir. Bilin ki, her hükümdarın hudûdu vardır; Allahın sınırları ise haramlardır. Haberiniz olsun, bedinin içinde bir küçük et parçası vardır ki, o iyi olursa bütün vücut iyi olur, bozuk olursa bütün beden bozulur. İşte o (et parçası), kalptir. (Buhârî, İman 45, Büyû 5; Müslim, Müsâkat 107-108; İbn Mâce, Fiten 14, hadis no: 3984; Nesâi, Büyû 2, hadis no: 4431; Tirmizî, Büyû 1, hadis no: 1219; Ebû Dâvud, Büyû 1, hadis no: 3329-3330; İbn Mâce, Fiten 3984)
İslâm, müslümanın bu gibi şüpheli şeylere düşmekten sakınmasını takvâ kabul etmiştir. Müslüman, böylece apaçık bir harama sürüklenmekten kendini korumuş olur. Bu, İslâm'ın terbiye çeşitlerinden biridir. Kul, mahzurlu olan şeye düşmekten çekinerek mahzurlu (sakıncalı) olmayan şeyi bırakmadıkça takvâlı kişilerden olma derecesine ulaşamaz. (Tirmizî, Sıfatul-Kıyâme 14, hadis no: 2568; İbn Mâce, Zühd 24, hadis no: 4215)
Açık helâl ile açık haram arasında bir sınır vardır ki, o da helâl veya haram olduğu birçok insan tarafından anlaşılmayan veya haram olduğu karıştırılan şüpheli dediğimiz sınırdır. Bu anlaşılmama veya karıştırma, ya delillerin bu konulardaki kapalılığı veya bizzat delilin olaya tatbik edilmesinin şüpheli oluşu dolayısıyladır. Müminler, dinlerini koruyabilmek için helâllığı ve haramlığı şüpheli olan maddelerden de kaçınmakla yükümlüdürler. Sana şüphe vereni bırak; Sana kuşku vermeyene sarıl! Doğruluk gönül rahatlığı, yalan ise kuşkudur. (Tirmizî, Sıfatu'l Kıyâmet 22, hadis no: 2637; Nesâi, Eşribe 50, hadis no: 5677; Dârimî, Büyû 2, hadis no: 2535) buyuran Peygamberimizin bu konudaki emir ve tavsiyesi şöyledir:
Muhakkak helâl belli, haram da bellidir. Lâkin aralarında helâle de harama da benzer şüpheli şeyler vardır ki, onları insanların çoğu bilmez. Şüpheli şeylerden kaçınan bir kimse; dinini, ırzını/insanî kıymetini korumuş olur. Şüpheli şeylere dalan bir kimse, harama düşme tehlikesindedir. O, tıpkı sınır kenarında hayvan otlatan ve nerede ise yasak yerde otlatacak bir çoban gibidir. Bilin ki, her hükümdarın hudûdu vardır; Allahın sınırları ise haramlardır. Haberiniz olsun, bedinin içinde bir küçük et parçası vardır ki, o iyi olursa bütün vücut iyi olur, bozuk olursa bütün beden bozulur. İşte o (et parçası), kalptir. (Buhârî, İman 45, Büyû 5; Müslim, Müsâkat 107-108; İbn Mâce, Fiten 14, hadis no: 3984; Nesâi, Büyû 2, hadis no: 4431; Tirmizî, Büyû 1, hadis no: 1219; Ebû Dâvud, Büyû 1, hadis no: 3329-3330; İbn Mâce, Fiten 3984)
İslâm, müslümanın bu gibi şüpheli şeylere düşmekten sakınmasını takvâ kabul etmiştir. Müslüman, böylece apaçık bir harama sürüklenmekten kendini korumuş olur. Bu, İslâm'ın terbiye çeşitlerinden biridir. Kul, mahzurlu olan şeye düşmekten çekinerek mahzurlu (sakıncalı) olmayan şeyi bırakmadıkça takvâlı kişilerden olma derecesine ulaşamaz. (Tirmizî, Sıfatul-Kıyâme 14, hadis no: 2568; İbn Mâce, Zühd 24, hadis no: 4215)
HARAM-HELÂL
- Haram; Anlam ve Mâhiyeti
- Haramın Çeşitleri:
- 1) Kesin (Kat'î) Haram:
- 2) Kesin Olmayan (Zannî) Haram:
- Helâl; Anlam ve Mâhiyeti
- Helâl Ölçüsü Koyma Yetkisi:
- Kur'ân-ı Kerim'de Haram ve Helâl
- Hadis-i Şeriflerde Haram ve Helâl
- Yeme İçmeyle ilgili Haramlar Konusunda Bazı Hadis-i Şerifler:
- Dille İşlenilen Haramlarla İlgili Bazı Hadis-i Şerifler:
- Haram-Helâl Konusunda Genel Kurallar/Prensipler
- Yiyecek ve İçeceklerde Haramlar
- Kur'ân-ı Kerim'de Yeme İçme ile İlgili Âyetler:
- Yiyeceklerin Temizinden ve Helâlından Faydalanmak:
- Yiyeceklerin Helâl ve Haramlığı:
- Haram Yiyecekler:
- 1- Kendiliğinden Ölmüş -Murdar- Hayvan (Meyte):
- 2- Akmış Kan:
- 3- Domuz:
- 4- Allah'tan Başkası Adına Kesilenler:
- 5- Meyte Sayılanlar:
- 6- Diğer Kara Hayvanlarından Helâl ve Haram Olanlar:
- 7- Deniz Hayvanları:
- İsraf; Helâlı Haram Eden Ölçüsüzlük ve Taşkınlık
- Haram İçecekler ve Keyif Vericiler (İçkiler Uyuşturucular ve Sigara)
- a- İçki:
- Çoğu Sarhoş Edenin Azı da Haramdır:
- İçki Ticareti:
- Alkollü İlaç ile Tedâvi:
- b- Uyuşturucu Maddeler: