Âyetleri Doğru Okuyup Anlayabilme İçin Gerekli Şartlar
Kevnî âyetler, insanın duyularıyla müşâhede ettiği ve gördüğü âyetlerdir. Bir başka ifâde ile kevnî âyetler Allahın varlığa hâkim kıldığı şaşmaz, değişmez kanunlardır. İnsanlar yaratılışla ilgili bu yasaları/âyetleri bilseler de bilmeseler de onları görür ve onlardan yararlanırlar. Meselâ, milyonlarca kişi, yer çekimi kanuna dair bir bilgiye sahip değildir, ama bu kanunlardan yararlanmaktadır. Yine milyonlar, ana karnındaki ceninin hayatına dair bir bilgiye sahip olmadığı halde, bu bilgisizlik, çocuğun dünyaya gelmesine vesile olmalarına engel değildir.
Geçmiş peygamberlerin mûcizeleri de tabiat kanunlarını bozan ve onlara aykırı kevnî mûcizelerdi. Ve geçmiş mûcizeleri incelediğimiz zaman, onların Allahın fiillerinden olduklarını görürüz. Allahın fiili ise, Allah onu işledikten sonra son bulabilir. Hz. Mûsâ için deniz yarılmış ve sonra da eski özelliğine dönmüştür. Ateş, Hz. İbrâhimi yakmamış ve sonra yakma konusunda eski özelliğine dönmüştür. Ama Hz. Peygamber (s.a.s.)in mûcizesi, Allahın sıfatlarından biridir. Onun kelâmıdır. Fiil, onu işleyenin kalıcı olması ile kalıcıdır. Sıfat da, işi yapanın kalıcı olmasıyla kalıcıdır. Kuran mûcizesinin geçmiş peygamberlerin mûcizelerinden farklı oluşunun bir özelliği de onun ilmî sürekliliğidir. Kuranda öyle bir îcâz vardır ki, akıl ancak kâinat ve kâinatın sırlarından birtakım şeyleri keşfettikten sonra onun farkına varabilir.
Kevnî âyetlerle ilmî âyetler arasındaki en önemli fark, kevnî âyetleri tetkikin ilim, kültür vs. gibi birtakım niteliklere ihtiyaç göstermemeleridir. İkinciler ise (ilmî âyetler), bazı yetenekler olmadan tetkik edilemezler. Demek oluyor ki, ikinci devir âyetleri daha gelişmiş insana hitap etmekle kalmaz, bazı farklı niteliklerle donanmış kaliteli insan ister. Bu özelliklerin, genel olanları, yani her âyet için gerekli görünenleri yanında, sadece bazı âyetler veya âyet grupları için arananları da vardır. Örneğin, ilim her âyet için bir müşâhede şartıdır. İlim olmadan Kuranın sergilediği veya dikkatimizi çektiği âyetlerden bir şey anlayamayız. Bu inceliğe işaret için olmalı ki, ilk âyet Oku! diye inmeye başlamıştır. Buradaki ilmin, teknik ve terminolojik mânâda ilimden çok, kültür ve ileri seviyede mânâda olduğunu söyleyebiliriz. Hadis bunu şu yolda aydınlatıyor:
Âlim, öğrenci veya böylelerini dinleyen biri ol. Dördüncü gruptan olma. Yoksa mahvolursun!
Şu muhakkak ki, basit bir dinleyici kültürüne sahip fertle, uzman bir âlimin âyetleri değerlendirmeleri aynı derecede verimli olmayacaktır. Meselâ, Kurân-ı Kerim, tarihi tetkike çok önem vermektedir. Ve tarih felsefesi üzerinde ilk sistemcilik müslümanların nasibi olmuştur. Sosyolojinin de bu yaklaşımın meyvelerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. İşte bu, İbn Haldun gibi bir hikmet adamının işidir. Fakat Kuran bizi her zaman ve her şeye ibretle bakmaya çağırıyor. Bu ibretle bakış, asgarî mânâda, vurdumduymazlıktan, ilkellikten, uyuşukluktan kurtulmuş olmakla başlar, atomların, hücre ve genlerin araştırmasını yapabilecek seviyeyi elde etmeye kadar gider.
Âyetleri tetkikte bazı şartlar ve gereksinimler vardır. Bunları şöyle sayabiliriz: İlim, iman, akıl, tefekkür, tezekkür, tefakkuh, ittika, istimâ, tevessüm, yakîn, hikmet, lübb, sabır, şükür, zulüm ve kibre bulaşmamak, inâbe ve âhiret korkusu ve bilincidir. [903]
Geçmiş peygamberlerin mûcizeleri de tabiat kanunlarını bozan ve onlara aykırı kevnî mûcizelerdi. Ve geçmiş mûcizeleri incelediğimiz zaman, onların Allahın fiillerinden olduklarını görürüz. Allahın fiili ise, Allah onu işledikten sonra son bulabilir. Hz. Mûsâ için deniz yarılmış ve sonra da eski özelliğine dönmüştür. Ateş, Hz. İbrâhimi yakmamış ve sonra yakma konusunda eski özelliğine dönmüştür. Ama Hz. Peygamber (s.a.s.)in mûcizesi, Allahın sıfatlarından biridir. Onun kelâmıdır. Fiil, onu işleyenin kalıcı olması ile kalıcıdır. Sıfat da, işi yapanın kalıcı olmasıyla kalıcıdır. Kuran mûcizesinin geçmiş peygamberlerin mûcizelerinden farklı oluşunun bir özelliği de onun ilmî sürekliliğidir. Kuranda öyle bir îcâz vardır ki, akıl ancak kâinat ve kâinatın sırlarından birtakım şeyleri keşfettikten sonra onun farkına varabilir.
Kevnî âyetlerle ilmî âyetler arasındaki en önemli fark, kevnî âyetleri tetkikin ilim, kültür vs. gibi birtakım niteliklere ihtiyaç göstermemeleridir. İkinciler ise (ilmî âyetler), bazı yetenekler olmadan tetkik edilemezler. Demek oluyor ki, ikinci devir âyetleri daha gelişmiş insana hitap etmekle kalmaz, bazı farklı niteliklerle donanmış kaliteli insan ister. Bu özelliklerin, genel olanları, yani her âyet için gerekli görünenleri yanında, sadece bazı âyetler veya âyet grupları için arananları da vardır. Örneğin, ilim her âyet için bir müşâhede şartıdır. İlim olmadan Kuranın sergilediği veya dikkatimizi çektiği âyetlerden bir şey anlayamayız. Bu inceliğe işaret için olmalı ki, ilk âyet Oku! diye inmeye başlamıştır. Buradaki ilmin, teknik ve terminolojik mânâda ilimden çok, kültür ve ileri seviyede mânâda olduğunu söyleyebiliriz. Hadis bunu şu yolda aydınlatıyor:
Âlim, öğrenci veya böylelerini dinleyen biri ol. Dördüncü gruptan olma. Yoksa mahvolursun!
Şu muhakkak ki, basit bir dinleyici kültürüne sahip fertle, uzman bir âlimin âyetleri değerlendirmeleri aynı derecede verimli olmayacaktır. Meselâ, Kurân-ı Kerim, tarihi tetkike çok önem vermektedir. Ve tarih felsefesi üzerinde ilk sistemcilik müslümanların nasibi olmuştur. Sosyolojinin de bu yaklaşımın meyvelerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. İşte bu, İbn Haldun gibi bir hikmet adamının işidir. Fakat Kuran bizi her zaman ve her şeye ibretle bakmaya çağırıyor. Bu ibretle bakış, asgarî mânâda, vurdumduymazlıktan, ilkellikten, uyuşukluktan kurtulmuş olmakla başlar, atomların, hücre ve genlerin araştırmasını yapabilecek seviyeyi elde etmeye kadar gider.
Âyetleri tetkikte bazı şartlar ve gereksinimler vardır. Bunları şöyle sayabiliriz: İlim, iman, akıl, tefekkür, tezekkür, tefakkuh, ittika, istimâ, tevessüm, yakîn, hikmet, lübb, sabır, şükür, zulüm ve kibre bulaşmamak, inâbe ve âhiret korkusu ve bilincidir. [903]
ÂYET
- Âyet; Anlam ve Mâhiyeti
- Kur'ân-ı Kerim'de Âyet Kavramı
- l- Burhan, Delil Anlamında:
- 2- Mûcize Anlamında:
- 3- Alâmet, Nişan Anlamında:
- 4- Acâyip İş Anlamında:
- 5- İbret Anlamında:
- 6- Kıyâmet Alâmeti Anlamında:
- 7- Kur'an'ın Tümü Veya Belli Bölümleri Anlamında:
- Bütün bunlara rağmen Kuran'a inanmayan inkârcılar yine olacaktır.
- Âyetin Anlam Sahası:
- O ayrıca buyuruyor ki: On âyet (alâmet) çıkmadıkça Kıyamet kopmaz
- Allah'ın Tabiattaki Âyetleri
- İnsan Denen Âyet:
- Kur'an Âyetleri (Cümleleri)
- Âyetlerin Sayısı:
- Kur'ân Âyetlerinin Âyet (Delil ve Mûcize) Oluşu; Kur'an'ın İlmî İ'câzı
- Kur'an'ın Âyet Âyet İndirilmesi ve Hikmetleri
- Âyetler Topluluğu Anlamında Kitap
- Hz. Mûsâ (a.s.) ve Hz. Muhammed (s.a.s.)'in Âyetü'l-Kübrâsı
- Hz. Muhammed (s.a.s.)'in Âyetü'l-Kübrâsı:
- Peygamberimiz'in Âyetü'l Kübrâ Oluşu:
- Âyetleri Doğru Okuyup Anlayabilme İçin Gerekli Şartlar
- 1) İlim:
- 2) İman:
- 3) Akıl:
- 4) Tefekkür:
- 5) Zikir:
- 6) Tefakkuh:
A harfi
- ADAM ÖLDÜRMEK
- ÂDİLE
- ÂDİL-İ MUTLAK
- ADL
- ADN CENNETİ
- ÂFÂK
- AF-AFV
- AFYON
- AĞAÇ
- AĞIT
- AĞLAMA
- ÂHÂD HABER
- AHBÂR
- AHD
- AHD-İ ATİK
- AHD-İ CEDİD
- AHFÂD
- AHİ, AHİLİK
- ÂHİR ZAMAN
- ÂHİRETE İMAN
- AHKÂM
- AHKÂMU'Ş-ŞER'İYYE
- AHKEMÜ'L-HÂKİMİN
- AHLÂK
- AHMED B. HANBEL
- AHRÛF-İ SEB'A
- AHSEN
- AİLE
- AKABE
- AKABE BEY'ATLARI
- AKIL
- ÂKİLE
- AKLÎ DELİL
- AKRABA
- AKSIRMAK
- ÂL, ÂLU MUHAMMED
- ALACAKLI
- ALAY, ALAY ETMEK
- ALDATMAK
- ÂMİNE BİNTİ VEHB
- ARZ
- ASHÂBU'S-SEBT
- ASHÂBU'S-SUFFE
- ASHÂBÜ'S-SÜNEN
- ÂSÎ
- AŞÛRÂ
- ASKER TEÇHİZİ
- ASR, ASIR
- ASR-I SAÂDET
- ÂŞİR
- AŞİR (AŞR-I ŞERİF)
- AT ETİ
- AT SÜTÜ
- ATALAR YOLU
- ATEİZM
- AV, AVCILIK
- AVÂRIZ
- AVL, AVLİYE
- AY MUCİZESİ
- AYB
- ÂYET
- ÂYETLERİ UCUZA SATMAK
- ÂYETULLAH
- ÂYETÜ'L-KÜRSÎ
- ÂYİN
- AYIP ARAŞTIRMAK
- AYIP ÖRTMEK
- ÂYİSE
- AYN
- AYNE'L-YAKÎN
- AZÂZÎL
- AZİL
- AZÎMET
- AZRÂİL (ÖLÜM MELEĞİ)
- el-AFÜV
- Hz. ÂİŞE (r.a.)
- AHMED
- ALEM
- ÂLEM
- ALFABE
- ÂL-İ ABÂ
- ALİ İBN EBİ TALİB
- ÂLİM
- ALIN YAZISI
- ALLAMÜ'L-GUYÛB
- ALTIN KULLANMAK
- ÂLU İBRAHİM
- ÂLU İMRÂN
- ÂLU YÂ'KUB
- AMEL-İ KESÎR
- ÂMENTÜ
- ÂMİL
- ÂMİN
- ÂMİR
- ÂMM
- AMMAR b. YASİR
- AMME HUKÛKU
- AMR b. EL-AS
- Amr İbnu Ümmi Mektum
- ANASIR-I ERBAA
- ANAYASA
- Anayasa Türleri:
- ARABULMAK
- A'RAF
- ARAFÂT
- A'RAZ
- ARÂZÎ
- AREFE
- ÂRİYET
- ARİYET KİTABI
- ARKADAŞ, ARKADAŞLIK
- ARŞ
- ARZ-I MEV'UD
- ASABE
- ASABİYE-ASABİYYET-IRKÇILIK
- ASHÂB
- ASHÂBU'L-A'RÂF
- ASHÂBU'L-ESER
- ASHÂBU'L-EYKE
- ASHÂBÜ'L-FERÂİZ
- ASHÂBU'L-FİL
- ASHÂBU'L-HİCR
- ASHÂBU'L-KARYE
- ASHÂBU'L-KEHF
- ASHÂBU'L-MEDYEN
- ASHÂBU'L-MEŞ'EME
- ASHÂBU'L-MEYMENE
- ASHÂBU'L-UHDÛD
- ASHÂBU'L-YEMİN
- ASHÂBU'R-REDD
- ASHÂBU'R-RESS
- ASHÂBU'R-REY
- ASHÂBU'Ş-ŞİMÂL
- ÂSİYE
- AVLANMA KİTABI
- AVRET
- AZÂB, AZAP
- AZAD ETMEK
- AZARLAMAK
- ÂZER
- AZÎZ HADÎS
- el ÂHİR