Allah'ın Veli Oluşu
Velî kelimesinin; sözlükte, dost, yardımcı, birinin işini üstlenen, yönetici, yakınlık, bir şeyin sahibi anlamlarına geldiğini biliyoruz.
Allahın güzel isimlerinden biri olan el-Veliyy isminin anlamı, yardım eden, insanların ve evrenin işlerini üzerine alan demektir. Kimileri bunu, seven ve yardım eden şeklinde açıklamışlardır. Velî kelimesi doğrudan doğruya sevgi anlamı taşımasa bile, sevgi, velâyetin gereği sayılır. Birine yardım etmek, onun işini üzerine almak sevgi ile yakından ilgilidir.
Velî sözlükte bazen, seven, dost anlamıyla da geçmektedir.
Allahın isimlerinden olan Velî, birçok âyette Nasîr/yardımcı ismi ile beraber geçmektedir. Velî kelimesinde yardım etmek, işini üzerine almak ile Nasîr/yardımcı ismi arasındaki bağlantı dikkat çekicidir. Allah (c.c.) hem Veli/insanların velâyetlerini üstlenendir, hem de onlara her açıdan yardım edendir (2/Bakara, 107, 120).
Velî ismi, on üç âyette Allaha ait olarak geçmektedir. Bazı âyetlerde ise size veya sana Allahtan başka velî yoktur şeklinde yer almaktadır ki, bu da, Allahın velî oluşuna işarettir.
Birkaç âyette ise Velî isminin mürşid (yol gösteren) (18/Kehf, 17), şefí (şefaat eden) (6/Enâm, 51, 71; 32/Secde, 4), vaak (koruyucu) (13/Rad, 37) ve hamîd (övülen) (42/Şûrâ, 28) sıfatlarıyla beraber geçtiğini görmekteyiz. Şüphesiz velî kavramının bunlarla yakın ilişkisi vardır. Bunlar aynı zamanda gerçek dostun/velînin de belirgin nitelikleridir.
Müminlerin velîsi ve mevlâsı Allahtır. Allahın müminlere velî oluşunun sonuçları çeşitli şekillerde görünür.
O, kullarını gözetir, nimet verir. Dolaysıyla O hamd edilmeye lâyık bir velîdir (dosttur) (42/Şûrâ, 28).
Allahtan başka velî aramak boştur, çünkü gerçek velî ancak Odur (42/Şûrâ, 8-9).
O, bağışlayan ve merhamet eden bir yardımcıdır (velîdir) (7/Arâf, 155).
O, müminleri karanlıktan nûra (aydınlığa) çıkarır (2/Bakara, 257).
Mülkünde, kudretinde ve yüceliğinde ortağı yoktur (17/İsrâ, 111).
O yüce Velî, Kitabı indirendir ve O, sâlih kimseleri korur ve gözetir (7/Arâf, 196).
Allahın velîliği diğer sıfatları gibi mutlaktır ve süreklidir. O, insan idrâkinin ötesinde bir velîliğin, dostluğun ve yardımcı olmanın kaynağıdır. İnsanlara ait, aldatma, vefâsızlık, hıyânet, aldırmazlık, acımazlık gibi küçültücü sıfatlardan uzak, iman edip de kendisine velî olan müminlere her türlü nimeti ve rahmeti veren, onlara izzet, mülk, muhabbet ve Hakkın şâhitleri olma şerefini bağışlayan, sürekli affeden, kendisine karşı yapılan hata ve kusurları araştırmayan en yüce dosttur, velîdir.
Hz. Mûsâ (a.s.), kavmi arasından seçtiği yetmiş kişiyi bir sarsıntı tutunca Rabbine, beyinsizler yüzünden kendilerini helâk etmemesini diledi, içinde bulundukları durumun bir imtihan olduğunu ve Allahın, dilediğini doğra yola iletebileceğini itiraf ettikten sonra; ...Bizim mevlâmız ancak Sensin. Bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en iyisisin. (7/Arâf, 155) şeklinde duâda bulundu.
Melekler de Allaha ibâdet ederlerken; Seni tenzih ederiz (noksanlıklardan uzak tutarız), Sen bizim Velîmizsin (34/Sebe, 41) derler.
Kuran, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)in diliyle şöyle diyor:
Benim Velîm Kitabı indiren Allahtır. O, sâlihleri dost edinir, onlara yardım eder. (7/Arâf, 196)
Kendisine verdiği nimetlere şükreden Hz. Yusuf (a.s.) şöyle niyaz etmişti:
Dünyada ve âhirette benim Velîm Sensin. (12/Yusuf, 101)
Velî olmak, velî olunan üzerinde hak ve yetki sahibi olmayı gerektirir. Velâyetin doğasında bu vardır. Yalnız bu velî edinilen üzerinde bir baskı ve hükmetme değil; aksine her açıdan onun iyiliği için çalışma, onun için gerekli yardımı yapma yetkisidir. Allah, müminlerin velîsi olarak onlara hidâyet verir, onları karanlıklardan nûra (aydınlığa) çıkarır, onlara elçiler gönderir, Kitaplar indirir, yardım eder, destekler, korur, gözetir, affeder ve rahmetiyle her yönden onları kuşatır.
Allahın güzel isimlerinden biri olan el-Veliyy isminin anlamı, yardım eden, insanların ve evrenin işlerini üzerine alan demektir. Kimileri bunu, seven ve yardım eden şeklinde açıklamışlardır. Velî kelimesi doğrudan doğruya sevgi anlamı taşımasa bile, sevgi, velâyetin gereği sayılır. Birine yardım etmek, onun işini üzerine almak sevgi ile yakından ilgilidir.
Velî sözlükte bazen, seven, dost anlamıyla da geçmektedir.
Allahın isimlerinden olan Velî, birçok âyette Nasîr/yardımcı ismi ile beraber geçmektedir. Velî kelimesinde yardım etmek, işini üzerine almak ile Nasîr/yardımcı ismi arasındaki bağlantı dikkat çekicidir. Allah (c.c.) hem Veli/insanların velâyetlerini üstlenendir, hem de onlara her açıdan yardım edendir (2/Bakara, 107, 120).
Velî ismi, on üç âyette Allaha ait olarak geçmektedir. Bazı âyetlerde ise size veya sana Allahtan başka velî yoktur şeklinde yer almaktadır ki, bu da, Allahın velî oluşuna işarettir.
Birkaç âyette ise Velî isminin mürşid (yol gösteren) (18/Kehf, 17), şefí (şefaat eden) (6/Enâm, 51, 71; 32/Secde, 4), vaak (koruyucu) (13/Rad, 37) ve hamîd (övülen) (42/Şûrâ, 28) sıfatlarıyla beraber geçtiğini görmekteyiz. Şüphesiz velî kavramının bunlarla yakın ilişkisi vardır. Bunlar aynı zamanda gerçek dostun/velînin de belirgin nitelikleridir.
Müminlerin velîsi ve mevlâsı Allahtır. Allahın müminlere velî oluşunun sonuçları çeşitli şekillerde görünür.
O, kullarını gözetir, nimet verir. Dolaysıyla O hamd edilmeye lâyık bir velîdir (dosttur) (42/Şûrâ, 28).
Allahtan başka velî aramak boştur, çünkü gerçek velî ancak Odur (42/Şûrâ, 8-9).
O, bağışlayan ve merhamet eden bir yardımcıdır (velîdir) (7/Arâf, 155).
O, müminleri karanlıktan nûra (aydınlığa) çıkarır (2/Bakara, 257).
Mülkünde, kudretinde ve yüceliğinde ortağı yoktur (17/İsrâ, 111).
O yüce Velî, Kitabı indirendir ve O, sâlih kimseleri korur ve gözetir (7/Arâf, 196).
Allahın velîliği diğer sıfatları gibi mutlaktır ve süreklidir. O, insan idrâkinin ötesinde bir velîliğin, dostluğun ve yardımcı olmanın kaynağıdır. İnsanlara ait, aldatma, vefâsızlık, hıyânet, aldırmazlık, acımazlık gibi küçültücü sıfatlardan uzak, iman edip de kendisine velî olan müminlere her türlü nimeti ve rahmeti veren, onlara izzet, mülk, muhabbet ve Hakkın şâhitleri olma şerefini bağışlayan, sürekli affeden, kendisine karşı yapılan hata ve kusurları araştırmayan en yüce dosttur, velîdir.
Hz. Mûsâ (a.s.), kavmi arasından seçtiği yetmiş kişiyi bir sarsıntı tutunca Rabbine, beyinsizler yüzünden kendilerini helâk etmemesini diledi, içinde bulundukları durumun bir imtihan olduğunu ve Allahın, dilediğini doğra yola iletebileceğini itiraf ettikten sonra; ...Bizim mevlâmız ancak Sensin. Bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en iyisisin. (7/Arâf, 155) şeklinde duâda bulundu.
Melekler de Allaha ibâdet ederlerken; Seni tenzih ederiz (noksanlıklardan uzak tutarız), Sen bizim Velîmizsin (34/Sebe, 41) derler.
Kuran, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)in diliyle şöyle diyor:
Benim Velîm Kitabı indiren Allahtır. O, sâlihleri dost edinir, onlara yardım eder. (7/Arâf, 196)
Kendisine verdiği nimetlere şükreden Hz. Yusuf (a.s.) şöyle niyaz etmişti:
Dünyada ve âhirette benim Velîm Sensin. (12/Yusuf, 101)
Velî olmak, velî olunan üzerinde hak ve yetki sahibi olmayı gerektirir. Velâyetin doğasında bu vardır. Yalnız bu velî edinilen üzerinde bir baskı ve hükmetme değil; aksine her açıdan onun iyiliği için çalışma, onun için gerekli yardımı yapma yetkisidir. Allah, müminlerin velîsi olarak onlara hidâyet verir, onları karanlıklardan nûra (aydınlığa) çıkarır, onlara elçiler gönderir, Kitaplar indirir, yardım eder, destekler, korur, gözetir, affeder ve rahmetiyle her yönden onları kuşatır.
V harfi
- 3- Küfrü Gerektiren Velâyet:
- Allah'ın Mevlâ ve Vâli Oluşu
- Destur:
- Dostun Nitelikleri
- Hâce, Hâcegân:
- İhvân:
- Nücebâ:
- Tecellî:
- Terim Olarak Vahy
- VÂCİB
- VAHDET-İ KUSUD
- Vakıf Akarlar:
- VAZİFE
- VEKÂLET
- Velî Kavramının Tasavvufî Yorumla Anlaşılmasına Yardımcı Olabilecek Bazı Tasavvufî Kavramlar:
- VELİME
- VİSAL ORUCU
- Abdal:
- Allah'ın Veli Oluşu
- Dörtler:
- Düşmanlıkta Aşırı Gidilmemesi, Düşman Bir Toplumun Bir Gün Dost Olabileceği:
- Hâcib-i Hak:
- İstiğâse:
- Nükabâ:
- Tecessüd:
- Vâcib'in Kısımları
- VAHDET-İ MEVCUD
- Vahiy ve İlham
- Vakıf Yerlerin Kiraya Verilmesi
- VEBÂL