Tefsirlerden İktibaslar
Mâide sûresi 90. âyette geçen ensâb ve ezlâm kelimelerini açıklayalım: Ensâb, nusub kelimesinin çoğuludur. Arapça'da nusub, özelikle herhangi bir aziz veya tanrı için kendilerine kurban gayri meşru bir tapınmadan dolayı kurbanın kesildiği her türlü yer için kullanılır.
Ezlâm Fal okları demektir. Meysir, ensâb ve ezlâm kelimeleriyle, üç tür yasaktan bahsedilmektedir: Tanrı yerine konulan, şirk araçlarından, meselâ bir tanrı, tanrıça veya benzerlerinden, şirk olan yollarla talihini öğrenmek için fal okları çekmeyi veya gelecekleri ya da anlaşmazlıkları çözümlemekle ilgili işaretler almayı yasaklamaktadır. Söz gelimi, Mekke'nin putperest Kureyş kabilesi bu amaçla Kâbe'de Hûbel putunu seçmişlerdi, onun yanında yedi fal oku bulundururlardı. Putun bakıcısına (din adamına) kurban sunduktan ve bir takım merasimlerden sonra bir ok çekerler ve onun üzerine kazınmış bulunan yazıları Hûbel'in hükmü olarak kabul ederlerdi.
İkinci tür yasak, akla ve bilgiye başvurmadan herhangi bir şeyi iyi veya kötü işareti saymak, hayatın günlük sorunları hakkında mantıksız ve bâtıl karar alma yöntemleri ve yollarından, veya belli şeyleri, olayları, durumları ve benzerlerini uğursuzluk sayarak gelecek olaylar hakkında körce sonuçlara varmaktan oluşmaktadır. Kısaca, fal yöntemlerini ve kehanetleri içine almaktadır.
Üçüncü yasak türü, kazanmanın meziyet ve liyâkate, hak, hizmet ve diğer aklî yargılara değil de, salt şansa dayandığı tüm kumar çeşitlerini kapsamaktadır. Örneğin, belli bir bilet sahibini çok sayıda aynı türden bilet sahiplerinin zararına ödüllendiren tüm lotarya ve piyango çeşitleri, çok sayıda doğru cevabın içinde yalnızca şansa dayanarak işaretlenen bir cevaba ödül veren bulmacalar, tüm bunlar haramdır.
Ne var ki, eşit derecede meşru iki şey veya hak bulunup da, aralarında hiçbir aklî seçim yapma yöntemi olmadığı zamanlarda kura çekmek İslâm'da meşrudur. Söz gelimi ortada her bakımdan aynı hakka sahip iki kişi bulunsun, hâkim birine öncelik tanıyacak hiçbir aklî yargı yolu bulamasın ve taraflardan hiçbiri hakkından vazgeçmesin. Böyle bir durumda, iki taraf da razı olursa sorun kura ile çözülür. Veya, iki meşru şeyden birini seçmek zorunda kalıp da, seçimde güçlük çeken kişi kura atabilir. Hz. Peygamber (a.s) eşit hakka sahip iki kişi arasında seçim yapması gerekip de, kendisi birinin lehine karar verdiğinde diğerinin alınacağını hissettiği zaman bu yöntemi uygularlardı.
Fal oklarıyla kehanet anlamındaki ezlâm tabiatı gereği bir tür kumarsa da, meysir'le arasında küçük bir fark vardır. Ezlâm, şirk ve bâtıl inanca bulanmış kehanet ve kura biçimleri için kullanılırken, meysir servetin şans aletleriyle kazanılıp bölüşüldüğü biçimler için kullanılır.
Mâide sûresi 90. âyette dört şey, mutlak olarak haram kılınmaktadır: İçki, kumar, ensab (Allah'tan başkalarına tapınmak için adanmış ve içlerinde Allah'tan başka şeylerin adlarına kurbanlar ve hediyeler sunular yerler) ve kehânet araçları. (Tefhîmul Kuran, 5/Mâide, 90. âyetin tefsiri)
Bu âyetin (2/Bakara, 219) indiği zamana kadar, içki ve kumarı yasaklayan bir ayet inmemişti. Fakat Kur'an-ı Kerim'in hiçbir yerinde bu iki kötü alışkanlığın helâl olduğunu söyleyen bir hüküm de yoktu.
Yüce Allah yeni oluşmakta olan bu müslüman cemaati elinden tutarak onu adım adım istediği yolda ilerletiyor, onu kendisi için tasarladığı misyona uygun olarak yapılandırıyordu. Bu önemli misyon, bu büyük görev, insanın kendini içki ve kumar yolunda harcaması ile bağdaşmazdı; ömrü, bilinci ve enerjiyi amaçsız insanların eğlencelerinde boşu boşuna tüketmekle bağdaşmazdı. Çünkü sözkonusu amaçsız kimseler nefislerine haz veren şeyler ile oyalanır, peşlerinden bir an bile ayrılmayan serserilik ve sorumsuzluk, kendilerini içki ile sarhoş olmaya ve kumarla oyalanmaya daldırır. Kimi zaman da bu zavallıları kovalayan kör nefisleri olur. Onlar da kendilerinden kaçarak içkinin ve kumarın kucağına atılırlar. Tıpkı cahiliye toplumunda yaşayan sıradan insanların yaptıkları gibi. Bu dün böyle idi, bugün de böyledir, yarın da böyle olacaktır. Yalnız İslâm, insan nefsine yönelik eğitim metodu uyarınca bu konuda yavaş, soğukkanlı ve zorlamacılıktan uzak adımlar ile ilerliyordu.
Bu âyet-i kerime içki ve kumar yasağı konusunda atılmış ilk adımdır. Burada önemli bir noktaya kısaca değinmek istiyoruz. Maddî nesneler ve davranışlar her zaman mutlak anlamda, katıksız biçimde kötü olmayabilirler. Şu dünya üzerinde iyilik, kötülükle ve kötülük de iyilikle karışık olarak bulunur. Fakat herhangi bir nesnenin ya da davranışın helâl ya da haram olmasının ekseni, kriteri, iyiliğin ve kötülüğün baskın olup olmamasıdır. Buna göre içkinin ve kumarın günahı, zararı, yararından daha ağır bastığına göre bu durum bir yasaklama, bir haram sayma gerekçesi oluşturur. Böyle olmakla birlikte bu ayette açık bir yasaklama ve haram sayma hükmüne yer verilmemiştir.
Ezlâm Fal okları demektir. Meysir, ensâb ve ezlâm kelimeleriyle, üç tür yasaktan bahsedilmektedir: Tanrı yerine konulan, şirk araçlarından, meselâ bir tanrı, tanrıça veya benzerlerinden, şirk olan yollarla talihini öğrenmek için fal okları çekmeyi veya gelecekleri ya da anlaşmazlıkları çözümlemekle ilgili işaretler almayı yasaklamaktadır. Söz gelimi, Mekke'nin putperest Kureyş kabilesi bu amaçla Kâbe'de Hûbel putunu seçmişlerdi, onun yanında yedi fal oku bulundururlardı. Putun bakıcısına (din adamına) kurban sunduktan ve bir takım merasimlerden sonra bir ok çekerler ve onun üzerine kazınmış bulunan yazıları Hûbel'in hükmü olarak kabul ederlerdi.
İkinci tür yasak, akla ve bilgiye başvurmadan herhangi bir şeyi iyi veya kötü işareti saymak, hayatın günlük sorunları hakkında mantıksız ve bâtıl karar alma yöntemleri ve yollarından, veya belli şeyleri, olayları, durumları ve benzerlerini uğursuzluk sayarak gelecek olaylar hakkında körce sonuçlara varmaktan oluşmaktadır. Kısaca, fal yöntemlerini ve kehanetleri içine almaktadır.
Üçüncü yasak türü, kazanmanın meziyet ve liyâkate, hak, hizmet ve diğer aklî yargılara değil de, salt şansa dayandığı tüm kumar çeşitlerini kapsamaktadır. Örneğin, belli bir bilet sahibini çok sayıda aynı türden bilet sahiplerinin zararına ödüllendiren tüm lotarya ve piyango çeşitleri, çok sayıda doğru cevabın içinde yalnızca şansa dayanarak işaretlenen bir cevaba ödül veren bulmacalar, tüm bunlar haramdır.
Ne var ki, eşit derecede meşru iki şey veya hak bulunup da, aralarında hiçbir aklî seçim yapma yöntemi olmadığı zamanlarda kura çekmek İslâm'da meşrudur. Söz gelimi ortada her bakımdan aynı hakka sahip iki kişi bulunsun, hâkim birine öncelik tanıyacak hiçbir aklî yargı yolu bulamasın ve taraflardan hiçbiri hakkından vazgeçmesin. Böyle bir durumda, iki taraf da razı olursa sorun kura ile çözülür. Veya, iki meşru şeyden birini seçmek zorunda kalıp da, seçimde güçlük çeken kişi kura atabilir. Hz. Peygamber (a.s) eşit hakka sahip iki kişi arasında seçim yapması gerekip de, kendisi birinin lehine karar verdiğinde diğerinin alınacağını hissettiği zaman bu yöntemi uygularlardı.
Fal oklarıyla kehanet anlamındaki ezlâm tabiatı gereği bir tür kumarsa da, meysir'le arasında küçük bir fark vardır. Ezlâm, şirk ve bâtıl inanca bulanmış kehanet ve kura biçimleri için kullanılırken, meysir servetin şans aletleriyle kazanılıp bölüşüldüğü biçimler için kullanılır.
Mâide sûresi 90. âyette dört şey, mutlak olarak haram kılınmaktadır: İçki, kumar, ensab (Allah'tan başkalarına tapınmak için adanmış ve içlerinde Allah'tan başka şeylerin adlarına kurbanlar ve hediyeler sunular yerler) ve kehânet araçları. (Tefhîmul Kuran, 5/Mâide, 90. âyetin tefsiri)
Bu âyetin (2/Bakara, 219) indiği zamana kadar, içki ve kumarı yasaklayan bir ayet inmemişti. Fakat Kur'an-ı Kerim'in hiçbir yerinde bu iki kötü alışkanlığın helâl olduğunu söyleyen bir hüküm de yoktu.
Yüce Allah yeni oluşmakta olan bu müslüman cemaati elinden tutarak onu adım adım istediği yolda ilerletiyor, onu kendisi için tasarladığı misyona uygun olarak yapılandırıyordu. Bu önemli misyon, bu büyük görev, insanın kendini içki ve kumar yolunda harcaması ile bağdaşmazdı; ömrü, bilinci ve enerjiyi amaçsız insanların eğlencelerinde boşu boşuna tüketmekle bağdaşmazdı. Çünkü sözkonusu amaçsız kimseler nefislerine haz veren şeyler ile oyalanır, peşlerinden bir an bile ayrılmayan serserilik ve sorumsuzluk, kendilerini içki ile sarhoş olmaya ve kumarla oyalanmaya daldırır. Kimi zaman da bu zavallıları kovalayan kör nefisleri olur. Onlar da kendilerinden kaçarak içkinin ve kumarın kucağına atılırlar. Tıpkı cahiliye toplumunda yaşayan sıradan insanların yaptıkları gibi. Bu dün böyle idi, bugün de böyledir, yarın da böyle olacaktır. Yalnız İslâm, insan nefsine yönelik eğitim metodu uyarınca bu konuda yavaş, soğukkanlı ve zorlamacılıktan uzak adımlar ile ilerliyordu.
Bu âyet-i kerime içki ve kumar yasağı konusunda atılmış ilk adımdır. Burada önemli bir noktaya kısaca değinmek istiyoruz. Maddî nesneler ve davranışlar her zaman mutlak anlamda, katıksız biçimde kötü olmayabilirler. Şu dünya üzerinde iyilik, kötülükle ve kötülük de iyilikle karışık olarak bulunur. Fakat herhangi bir nesnenin ya da davranışın helâl ya da haram olmasının ekseni, kriteri, iyiliğin ve kötülüğün baskın olup olmamasıdır. Buna göre içkinin ve kumarın günahı, zararı, yararından daha ağır bastığına göre bu durum bir yasaklama, bir haram sayma gerekçesi oluşturur. Böyle olmakla birlikte bu ayette açık bir yasaklama ve haram sayma hükmüne yer verilmemiştir.
İÇKİ VE KUMAR
- Hamr/İçki; Anlam ve Mâhiyeti
- Hamr'ın Haram Kılınması:
- İçkinin Zararları:
- Kur'ân-ı Kerim'de İçkinin Haramlığı ve Yasaklanma Aşaması
- Hadis-i Şeriflerde İçki
- Tarih Boyunca İçki
- İçkinin Zararları
- Alkolün İnsan Vücuduna Etkisi:
- 1) Alkolün Sindirim Sistemine Etkisi:
- 2) Alkolün Dolaşım Sistemine Etkisi:
- 3) Alkolün Sinir Sistemine Etkisi:
- 4) Alkolün Soya Yaptığı Etkiler:
- 5) Alkolün Psikososyal Etkileri:
- Alkolü Bırakmak:
- Uyuşturucu Maddeler
- Yiyecek ve İçeceklerde İslâmî Esaslar
- Yiyeceklerin Temizinden ve Helâlından Faydalanmak:
- Yiyeceklerin Helâl ve Haramlığı:
- Haram İçecekler ve Keyif Vericiler (İçkiler Uyuşturucular ve Sigara)
- 1) İçki:
- Çoğu Sarhoş Edenin Azı da Haramdır:
- İçki Ticareti:
- Alkollü İlaç ile Tedâvi:
- 2) Uyuşturucu Maddeler:
- 3) Sigara ve Benzeri:
- İçki ve Uyuşturucu Madde Yapımı ve Satımı ve Yardımı da Yasaktır:
- Haram Olan Şeyleri Satmak:
- Haram Kazanç Yolları:
- Akıl Emniyeti
- Sarhoşluk