Cin Kelimesinin Lügat ve Terim Anlamı
:
Cin ismi, Arapça cenne kelimesinden gelir. Cenne: Örttü, gizledi, gölgeledi demektir. Kelimenin aslı, bir şeyi duyulardan gizlemek anlamındadır. Nitekim, toprağı örtülmüş bağ ve bahçeye, aynı kökten gelen cennet adı verilir. Cenin, ana rahminde saklı kalan çocuk, cenan, göğüs içinde gizlenen kalp, cinnet ve cünun, nefis ile akıl arasında perde olan delilik anlamına gelir. Bu kelimelerin hepsinde histen gizleme anlamı vardır. Bu esasa göre cin, gizli yaratıklar cinsine delalet eden bir cins isimdir.[85]
Cinlere gizlendiklerinden dolayı cin adı verilmiştir. Çünkü ictinas gizlenmek anlamındadır. Cennet de ehlini ağaçlarıyla gizlediğinden bu adı almıştır.
Kuran-ı Kerimde cinn, cânn ve cinnet adlarıyla anılmışlardır. Erkeklerine cinni, dişilerine ise cinniyye adı verilir.[85]
Gizlenmek, gizli kalmak, gözle görülmeyen gizli kuvvetler.
Cinlerin bir tek ferdine "cinnî" denir. "cânn" kelimesi cin ile eşanlamdır. Ğûl ve ifrit cinlerin değişik türleridir.
İslâm'dan önce Arabistan'da cinler, çölün "satyre" ve "nymphe"leri idi. Tabiat hayatının, insanların hükmü altına girmemiş ve düşman kalmış tarafını temsil ediyorlardı. Fakat Hz. Peygamber (s.a.s.)'in bey'ati esnasında cinler önemli ve bilinmeyen ilâhlar arasına girmekte idiler. Mekke Arapları cinler ile Allah arasında bir nesep yakınlığı bulunduğunu söylerler[85], onları Allah'ın ortakları mertebesine çıkarırlar[85] ve onlardan yardım dilerlerdi.[85]
Cinin varlığı Kur'an ve sünnet ile sabittir. Hatta cinler hakkında başlı başına bir sure mevcuttur. Hayat sahibi yaratıklar yalnız şu madde dünyasındaki insanlarla, çeşitlerini bilemediğimiz hayvanlardan ibaret değildir. Bir de ancak peygamberlerin ve asfiyâ (dinde yüksek mertebe sahibi kimseler)'nın gördüğü varlıklar vardır ki, bunlar melekler ile cinlerdir. Bunlar çeşitli şekillere girecek vaziyette yaratılmışlardır. Melekler Allah'a itaattan asla ayrılmazlar. Göklerde bulunurlar, ancak Allahu Teâlâ'nın emriyle yeryüzüne iner, tekrar göklere yükselirler. Cinler ise, insanlar gibi yeryüzünde bulunurlar. Müminleri ve kâfirleri vardır. Meleklerin ve cinlerin varlığı, Kur'an ve sünnetle sabit olduğundan, bunları inkâr etmek, İslâm akîdesini zedeler.[85]
Bütün metafizik, metapsişik, ve spiritüel değerler ve gerçekler konusunda olduğu gibi cin ve şeytan konusunda da tek kaynağımız Kur'ân-ı Kerim'dir.
Bilindiği üzere ruh, melek, cin ve şeytan gibi bazılarını beş duyumuzla asla algılayamadığımız, bazılarını ise çok nadir olarak duyumsar gibi olduğumuz varlıklara ilişkin bilgiler ancak vahiy sayesinde insana ulaşmıştır.
Kur'ân-ı Kerim'de Cin kelimesi 22 kez, Cinler demek olan (cinin çoğulu) Cann kelimesi 7 kez; Yine cinin çoğulu olan Cinneh kelimesi de 10 kez geçmektedir. Bu âyetlerde cinler hakkında verilen bilgiler, onları bize yeteri kadar tanıtmaktadır ve bir kısmı ilginçtir. Bu bilgileri şu şekilde özetleyebiliriz:
1- Cinler, insanlardan önce ve (deri gözeneklerinden içeriye işleyebilecek özellikte kavurucu ve zehirleyici özel bir) ateşten yaratılmışlardır. [85] Âyette Nar'is-Semûm olarak adlandırılan bu ateşin radyoaktif bir madde olabileceği akla gelmektedir. Ancak her radyoaktif maddenin cin olduğunu kabul etmek güçtür. Örneğin insan topraktan yaratılmıştır. Ancak insan vücudu (biyolojik özellikleri içinde) toprak olmadığı gibi, toprak da insan bedenini oluşturan et, kan ve kemik gibi unsurların hiç biri cinsinden değildir. Binaenaleyh denebilir ki ilâhî bir sistemle meydana gelmiş olan bu dönüşümün geriye doğru uzayan halkalarından ilki topraktır. Bir karşılaştırma ile cinler için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Yani cinler de büyük olasılıkla mevcut özellikleri içinde radyoaktif madde değildirler. Ancak yaratılmış oldukları temel madde Nar'is-Semûm dur. Çünkü cinlerle haşir neşir olan insanlar vardır ki aralarında süren sıkı ilişkilere rağmen bu kimseler ne kavrulmakta, ne de zehirlenmektedirler. Ayrıca kötülük yapmış ve suç işlemiş cinlerin de cehenneme girecekleri, yani ateşle cezalandırılacakları Kur'ân-ı Kerim'de ifade edilmiştir. [85] Bu da onların mevcut bedenleriyle ateş olmadıklarını kanıtlamaktadır.
2- Allah (cc)'ın gönderdiği elçilere karşı düşmanlık eden insan ve cinlerden şeytanların bulunduğu, Kur'ân-ı Kerim'de haber verilmektedir. [85] Unutulmamalıdır ki Şeytan adı, din terminolojisinde: Vesvese veren, yoldan çıkaran, ayak kaydırmaya çalışan ve daima suç işlemeye özendiren bir kişiliği sembolize eder. Bütün bu nitelikler ancak akıl ve bilinçle birlikte söz konusu olabilir. Âyetten çıkarılan bu sonuç ise cinlerin de aynen insanlar gibi akıllı ve bilinçli olduklarını kanıtlamaktadır. Ayrıca, Ben, cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. (Zariyat : 51/56) mealindeki Âyet-i kerime de bu gerçeği teyid etmektedir. Çünkü akıl ve bilince sahip olmayan varlıkların kullukla mükellef tutulması düşünülemez. Kur'ân-ı Kerim'de cinlerin akıl ve bilinç sahibi olduklarına ilişkin daha başka kanıtlar da vardır.
3- Cinlerden bir grubun Kur'ân dinledikleri, hatta o sırada birbirlerine: Susun, dinleyin! diye uyarıda bulundukları, okuma sona erince de kendi topluluklarına dönerek bu olayı anlatıp onları Hz. Peygamber (sav)'in davetine uymaya çağırdıkları yine Kur'ân-ı Kerim'de anlatılmaktadır. [85] Bundan anlaşılıyor ki cinlerin de müminleri ve kafirleri vardır. Elbett ki buna bağlı olarak iyileri ve kötüleri de vardır. Nitekim Cin Sûresi'nin 11-15 Âyetlerinde bu konu gâyet açık bir şekilde anlatılmıştır. Bu bilgiler sayesinde cinlerin de aynen insanlar gibi mükellef olduklarını, Allah (cc)'ın emir ve yasaklarına uyanlarının ödüllendirileceğini, suçlularının ise cezaya çarptırılacağını anlıyoruz.
4- Kur'ân-ı Kerim'de cinlerden peygamber gönderildiğine ilişkin herhangi bir bilgiye rastlamıyoruz. Bilakis mümin cinlerin, insan cinsinden gönderilen Allah Elçileri'ne bağlandıkları Kur'ân'ın verdiği haberler arasındadır. Nitekim Sebe' Sûresi'nin 12 inci âyet-i Kerimesi'nde Allah Teâlâ bu konuda bizi şöyle aydınlatmaktadır:
Sabah gidişi bir aylık, akşam dönüşü de bir aylık yol alan rüzgarı da Süleyman'ın buyruğuna verdik ve O'na katran kaynağını akıttık. Rabb'inin izniyle cinlerden kimseler O'nun huzurunda çalışırdı. Onlardan, kim emrimizden sapsa ona harlı işkenceden tattırırdık.
5- Cinler insanları görür, Fakat insanlar cinleri göremezler.[85] Yapıları bakımından sahip bulundukları ayrıcalıklar sayesinde insanların yapamayacağı olağanüstü işleri başarırlar. Örneğin, çok uzak mesafelere anında ulaşırlar. [85]
Cinlerin gizliyi bildiklerine ilişkin kanaat doğru değildir. Gizliyi, Allah'dan ve O'nun haberdar ettiği kimselerden başkası bilemez.[85] Bazı kimselerin, ilişki kurdukları cinler aracılığıyla gizli şeyleri öğrendiklerine ilişkin kanaatin iç yüzü şöyledir:
Gizlilik, göreceli bir meseledir. Örneğin, birinin zihnindeki düşünce ve inançlar, Allah'dan başka ne insan, ne de cin tarafından asla bilinemez. Herhangi bir yerde gizli ya da saklı bir şeyi keşfetmeye gelince bu, imkanlara ve şartlara bağlıdır. Araştırmak ve araç kullanmakla gizli bir maddeyi, bir rezervi, ya da bir bilgiyi elde etmek, yerine göre mümkün olabilir. Örneğin bir defineyi ortaya çıkarmak için insan hangi yollara baş vuruyor ise cin de aşağı yukarı aynı yolları izlemek durumundadır. Şu varki cin, yapısı itibariyle daha seri ve daha esnektir. Bu sayede insanın giremediği dehlizlere, karanlık, dar, sarp ve çetin mevkilere cin rahatlıkla girebilir; Yüksek, kuytu, derin, uzak ve elverişsiz arazilere ulaşabilir. Fakat insanın, cinleri öyle her istediği konuda kullanabileceğine, dilediğini onlara yaptırabileceğine ya da cinlerin, her istedikleri şeyi yapabileceklerine ihtimal vermemek gerekir. Aksi halde onlarla ilişki kuranlar, başta stratejik merkezler, devlet arşivleri, hazineler, borsalar ve bankalar olmak üzere dünyadaki zenginlik ve sır kaynakları üzerinde istedikleri gibi tasarrufta bulunabilecek ve insanlığın nizam ve düzenini altüst edecek, dünyayı oyuncak haline getireceklerdi. Cinler gerçekten aramızda dolaşıyor olsalar bile onların da mutlak surette uymak zorunda oldukları kesin kayıtlar ve kurallar, ya da asla aşamayacakları doğal engeller vardır.
6- Cinlerde üreme vardır, onlar da çoğalırlar.[85] Ancak nasıl yaşadıklarını ve nasıl çoğaldıklarını bilemiyoruz. Cinlerle evlilik kurduklarını ileri sürenlere inanmak güçtür. Fakat insanlarla sıkı ilişki içinde oldukları bir gerçektir. Özellikle Allah'ın emir ve yasaklarına uymayan insanların hemen hepsi de şeytanların etkisi altındadırlar ki şeytanlar cinlerin, ahlâksız, suçlu ve günahkarlarıdır. Bunu Kur'ân-ı Kerim de doğrulamktadır. Ezcümle Enam Sûresi'nin 128'inci Âyet-i Kerimesi'nde: Allah Teâlâ'nın, bütün cinleri ve insanları bir araya toplayacağı kıyamet gününde cinlere, birçok insanları elde ettiklerini açıklayacağı ifade edilmektedir. Yine aynı âyette onlarla dostluk kuran insanların da Ey Rabb'imiz! -gerçekten- karşılıklı olarak birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin de sonuna ulaşmış bulunuyoruz. diye itirafta bulunacakları, o sırada Allah Teâlâ'nın da: (öyle ise) Durağınız ateştir ! diyeceği anlatılmaktadır.
Bu âyetin ışığında diyebiliriz ki birçok kimsenin insanlık kaydından sıyrılmasında, çeşitli suç ve günahların işlenmesinde, vahşetlerin, tecavüz ve katliamların arka planında cinlerin rol oynadıkları ihtimali vardır.[85]
Cin ismi, Arapça cenne kelimesinden gelir. Cenne: Örttü, gizledi, gölgeledi demektir. Kelimenin aslı, bir şeyi duyulardan gizlemek anlamındadır. Nitekim, toprağı örtülmüş bağ ve bahçeye, aynı kökten gelen cennet adı verilir. Cenin, ana rahminde saklı kalan çocuk, cenan, göğüs içinde gizlenen kalp, cinnet ve cünun, nefis ile akıl arasında perde olan delilik anlamına gelir. Bu kelimelerin hepsinde histen gizleme anlamı vardır. Bu esasa göre cin, gizli yaratıklar cinsine delalet eden bir cins isimdir.[85]
Cinlere gizlendiklerinden dolayı cin adı verilmiştir. Çünkü ictinas gizlenmek anlamındadır. Cennet de ehlini ağaçlarıyla gizlediğinden bu adı almıştır.
Kuran-ı Kerimde cinn, cânn ve cinnet adlarıyla anılmışlardır. Erkeklerine cinni, dişilerine ise cinniyye adı verilir.[85]
Gizlenmek, gizli kalmak, gözle görülmeyen gizli kuvvetler.
Cinlerin bir tek ferdine "cinnî" denir. "cânn" kelimesi cin ile eşanlamdır. Ğûl ve ifrit cinlerin değişik türleridir.
İslâm'dan önce Arabistan'da cinler, çölün "satyre" ve "nymphe"leri idi. Tabiat hayatının, insanların hükmü altına girmemiş ve düşman kalmış tarafını temsil ediyorlardı. Fakat Hz. Peygamber (s.a.s.)'in bey'ati esnasında cinler önemli ve bilinmeyen ilâhlar arasına girmekte idiler. Mekke Arapları cinler ile Allah arasında bir nesep yakınlığı bulunduğunu söylerler[85], onları Allah'ın ortakları mertebesine çıkarırlar[85] ve onlardan yardım dilerlerdi.[85]
Cinin varlığı Kur'an ve sünnet ile sabittir. Hatta cinler hakkında başlı başına bir sure mevcuttur. Hayat sahibi yaratıklar yalnız şu madde dünyasındaki insanlarla, çeşitlerini bilemediğimiz hayvanlardan ibaret değildir. Bir de ancak peygamberlerin ve asfiyâ (dinde yüksek mertebe sahibi kimseler)'nın gördüğü varlıklar vardır ki, bunlar melekler ile cinlerdir. Bunlar çeşitli şekillere girecek vaziyette yaratılmışlardır. Melekler Allah'a itaattan asla ayrılmazlar. Göklerde bulunurlar, ancak Allahu Teâlâ'nın emriyle yeryüzüne iner, tekrar göklere yükselirler. Cinler ise, insanlar gibi yeryüzünde bulunurlar. Müminleri ve kâfirleri vardır. Meleklerin ve cinlerin varlığı, Kur'an ve sünnetle sabit olduğundan, bunları inkâr etmek, İslâm akîdesini zedeler.[85]
Bütün metafizik, metapsişik, ve spiritüel değerler ve gerçekler konusunda olduğu gibi cin ve şeytan konusunda da tek kaynağımız Kur'ân-ı Kerim'dir.
Bilindiği üzere ruh, melek, cin ve şeytan gibi bazılarını beş duyumuzla asla algılayamadığımız, bazılarını ise çok nadir olarak duyumsar gibi olduğumuz varlıklara ilişkin bilgiler ancak vahiy sayesinde insana ulaşmıştır.
Kur'ân-ı Kerim'de Cin kelimesi 22 kez, Cinler demek olan (cinin çoğulu) Cann kelimesi 7 kez; Yine cinin çoğulu olan Cinneh kelimesi de 10 kez geçmektedir. Bu âyetlerde cinler hakkında verilen bilgiler, onları bize yeteri kadar tanıtmaktadır ve bir kısmı ilginçtir. Bu bilgileri şu şekilde özetleyebiliriz:
1- Cinler, insanlardan önce ve (deri gözeneklerinden içeriye işleyebilecek özellikte kavurucu ve zehirleyici özel bir) ateşten yaratılmışlardır. [85] Âyette Nar'is-Semûm olarak adlandırılan bu ateşin radyoaktif bir madde olabileceği akla gelmektedir. Ancak her radyoaktif maddenin cin olduğunu kabul etmek güçtür. Örneğin insan topraktan yaratılmıştır. Ancak insan vücudu (biyolojik özellikleri içinde) toprak olmadığı gibi, toprak da insan bedenini oluşturan et, kan ve kemik gibi unsurların hiç biri cinsinden değildir. Binaenaleyh denebilir ki ilâhî bir sistemle meydana gelmiş olan bu dönüşümün geriye doğru uzayan halkalarından ilki topraktır. Bir karşılaştırma ile cinler için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Yani cinler de büyük olasılıkla mevcut özellikleri içinde radyoaktif madde değildirler. Ancak yaratılmış oldukları temel madde Nar'is-Semûm dur. Çünkü cinlerle haşir neşir olan insanlar vardır ki aralarında süren sıkı ilişkilere rağmen bu kimseler ne kavrulmakta, ne de zehirlenmektedirler. Ayrıca kötülük yapmış ve suç işlemiş cinlerin de cehenneme girecekleri, yani ateşle cezalandırılacakları Kur'ân-ı Kerim'de ifade edilmiştir. [85] Bu da onların mevcut bedenleriyle ateş olmadıklarını kanıtlamaktadır.
2- Allah (cc)'ın gönderdiği elçilere karşı düşmanlık eden insan ve cinlerden şeytanların bulunduğu, Kur'ân-ı Kerim'de haber verilmektedir. [85] Unutulmamalıdır ki Şeytan adı, din terminolojisinde: Vesvese veren, yoldan çıkaran, ayak kaydırmaya çalışan ve daima suç işlemeye özendiren bir kişiliği sembolize eder. Bütün bu nitelikler ancak akıl ve bilinçle birlikte söz konusu olabilir. Âyetten çıkarılan bu sonuç ise cinlerin de aynen insanlar gibi akıllı ve bilinçli olduklarını kanıtlamaktadır. Ayrıca, Ben, cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. (Zariyat : 51/56) mealindeki Âyet-i kerime de bu gerçeği teyid etmektedir. Çünkü akıl ve bilince sahip olmayan varlıkların kullukla mükellef tutulması düşünülemez. Kur'ân-ı Kerim'de cinlerin akıl ve bilinç sahibi olduklarına ilişkin daha başka kanıtlar da vardır.
3- Cinlerden bir grubun Kur'ân dinledikleri, hatta o sırada birbirlerine: Susun, dinleyin! diye uyarıda bulundukları, okuma sona erince de kendi topluluklarına dönerek bu olayı anlatıp onları Hz. Peygamber (sav)'in davetine uymaya çağırdıkları yine Kur'ân-ı Kerim'de anlatılmaktadır. [85] Bundan anlaşılıyor ki cinlerin de müminleri ve kafirleri vardır. Elbett ki buna bağlı olarak iyileri ve kötüleri de vardır. Nitekim Cin Sûresi'nin 11-15 Âyetlerinde bu konu gâyet açık bir şekilde anlatılmıştır. Bu bilgiler sayesinde cinlerin de aynen insanlar gibi mükellef olduklarını, Allah (cc)'ın emir ve yasaklarına uyanlarının ödüllendirileceğini, suçlularının ise cezaya çarptırılacağını anlıyoruz.
4- Kur'ân-ı Kerim'de cinlerden peygamber gönderildiğine ilişkin herhangi bir bilgiye rastlamıyoruz. Bilakis mümin cinlerin, insan cinsinden gönderilen Allah Elçileri'ne bağlandıkları Kur'ân'ın verdiği haberler arasındadır. Nitekim Sebe' Sûresi'nin 12 inci âyet-i Kerimesi'nde Allah Teâlâ bu konuda bizi şöyle aydınlatmaktadır:
Sabah gidişi bir aylık, akşam dönüşü de bir aylık yol alan rüzgarı da Süleyman'ın buyruğuna verdik ve O'na katran kaynağını akıttık. Rabb'inin izniyle cinlerden kimseler O'nun huzurunda çalışırdı. Onlardan, kim emrimizden sapsa ona harlı işkenceden tattırırdık.
5- Cinler insanları görür, Fakat insanlar cinleri göremezler.[85] Yapıları bakımından sahip bulundukları ayrıcalıklar sayesinde insanların yapamayacağı olağanüstü işleri başarırlar. Örneğin, çok uzak mesafelere anında ulaşırlar. [85]
Cinlerin gizliyi bildiklerine ilişkin kanaat doğru değildir. Gizliyi, Allah'dan ve O'nun haberdar ettiği kimselerden başkası bilemez.[85] Bazı kimselerin, ilişki kurdukları cinler aracılığıyla gizli şeyleri öğrendiklerine ilişkin kanaatin iç yüzü şöyledir:
Gizlilik, göreceli bir meseledir. Örneğin, birinin zihnindeki düşünce ve inançlar, Allah'dan başka ne insan, ne de cin tarafından asla bilinemez. Herhangi bir yerde gizli ya da saklı bir şeyi keşfetmeye gelince bu, imkanlara ve şartlara bağlıdır. Araştırmak ve araç kullanmakla gizli bir maddeyi, bir rezervi, ya da bir bilgiyi elde etmek, yerine göre mümkün olabilir. Örneğin bir defineyi ortaya çıkarmak için insan hangi yollara baş vuruyor ise cin de aşağı yukarı aynı yolları izlemek durumundadır. Şu varki cin, yapısı itibariyle daha seri ve daha esnektir. Bu sayede insanın giremediği dehlizlere, karanlık, dar, sarp ve çetin mevkilere cin rahatlıkla girebilir; Yüksek, kuytu, derin, uzak ve elverişsiz arazilere ulaşabilir. Fakat insanın, cinleri öyle her istediği konuda kullanabileceğine, dilediğini onlara yaptırabileceğine ya da cinlerin, her istedikleri şeyi yapabileceklerine ihtimal vermemek gerekir. Aksi halde onlarla ilişki kuranlar, başta stratejik merkezler, devlet arşivleri, hazineler, borsalar ve bankalar olmak üzere dünyadaki zenginlik ve sır kaynakları üzerinde istedikleri gibi tasarrufta bulunabilecek ve insanlığın nizam ve düzenini altüst edecek, dünyayı oyuncak haline getireceklerdi. Cinler gerçekten aramızda dolaşıyor olsalar bile onların da mutlak surette uymak zorunda oldukları kesin kayıtlar ve kurallar, ya da asla aşamayacakları doğal engeller vardır.
6- Cinlerde üreme vardır, onlar da çoğalırlar.[85] Ancak nasıl yaşadıklarını ve nasıl çoğaldıklarını bilemiyoruz. Cinlerle evlilik kurduklarını ileri sürenlere inanmak güçtür. Fakat insanlarla sıkı ilişki içinde oldukları bir gerçektir. Özellikle Allah'ın emir ve yasaklarına uymayan insanların hemen hepsi de şeytanların etkisi altındadırlar ki şeytanlar cinlerin, ahlâksız, suçlu ve günahkarlarıdır. Bunu Kur'ân-ı Kerim de doğrulamktadır. Ezcümle Enam Sûresi'nin 128'inci Âyet-i Kerimesi'nde: Allah Teâlâ'nın, bütün cinleri ve insanları bir araya toplayacağı kıyamet gününde cinlere, birçok insanları elde ettiklerini açıklayacağı ifade edilmektedir. Yine aynı âyette onlarla dostluk kuran insanların da Ey Rabb'imiz! -gerçekten- karşılıklı olarak birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin de sonuna ulaşmış bulunuyoruz. diye itirafta bulunacakları, o sırada Allah Teâlâ'nın da: (öyle ise) Durağınız ateştir ! diyeceği anlatılmaktadır.
Bu âyetin ışığında diyebiliriz ki birçok kimsenin insanlık kaydından sıyrılmasında, çeşitli suç ve günahların işlenmesinde, vahşetlerin, tecavüz ve katliamların arka planında cinlerin rol oynadıkları ihtimali vardır.[85]
C harfi
- 1-
- 3- Müftüler
- CÂBİR İBN ABDULLAH
- CÂLÛT
- CEMAAT
- Cennette Cinsî Zevkler
- Cihad Allah İçindir ve Allah Yolundadır:
- Cihad Kavramını Yanlış Tanımlama:
- Cinlerin Sınıfları:
- Cinlerin Yaratılışları, Özellikleri ve Mahiyetleri:
- Cuma Namazının Edasının Şartları:
- Cürmün Sonuçları:
- Evlenme:
- Kolay Hesap
- Mücrimin Psikolojisi:
- Psikolojik Cezalar
- Şehid'in Yıkanması:
- 1) Cum'a Kılınacak Yerin Şehir veya Şehir Hükmünde Olması:
- 4- Cuma Hatipleri
- Afvın Hikmeti:
- Amaç, Cismanî Zevkler Sağlayan Cennet Nimetleri Değil;
- b- Sünnet Kaynaklarından Hadisler
- CA'FER B. EBİ TALİB
- CAMİ
- Cehennem Ehli
- Cemaat Nedir?
- Cenazenin Kefenlenmesi:
- Cennetteki Doğal Güzellikler
- CİN SÛRESİ
- Cin ve Şeytanın İnsan ile Olan Münasebetleri