Tefrika ve Türevleri

           



“Tefrika”, ‘feraka’ fiilinden gelmektedir. Bu fiilin masdarı olan ‘fark’, ayrışmayı anlatan bir kelimedir.



Fark, iki şey arasını ayırmak, farklı olmak, ayrılmak, yol çatallı olmak gibi anlamlara gelir.



Tefrika ise, eşyayı birbirinden ayırmak, insanlar arasına düşmanlık sokmak, parçalara, bölüklere ayırmak, parçalamak demektir.



Aynı kökten gelen ‘fırka’ ise, insanlardan ayrılan bir topluluk demektir. İslâm tarihinde mezheplere ve cumhuriyetin ilk yıllarında siyasî partilere de ‘fırka’ denilmiştir. Tefrika, bölüklere, fırkalara, partilere, parçalara ayrılmayı ve böylece bir bütünü parçalamayı ifade eder  ki Tevhid dini olan İslâm’ın izin veremeyeceği bir şeydir.



Kur'an, 'fark' masdarını ve bunun türevlerini çeşitli âyetlerde kullanmaktadır.



Sözgelimi, iki denizin arasını ayırmak (2/Bakara, 50), birtakım işlerin birbirinden ayrılması (44/Duhân, 4), bir kişi ile toplumun arasının ayrılması, kişinin o toplumdan uzaklaşması (20/Tâhâ, 94), boşanma (65/Talâk, 2); 4/Nisâ, 130) gibi anlamlarda kullanılmaktadır.



Kur'an, peygamber tarafından dura dura okunması için Allah (cc) tarafından bölüm bölüm ayrılmıştır (17/İsrâ. 106).



Hz. Mûsâ (a.s.) duâsında şöyle diyor: "...Benimle şu zâlim topluluk (kavim) arasını ayır (tefrik et)." (5/Mâide, 25)



Mü'minler bütün peygamberlere inanırlar, onları birbirinden üstün tutmazlar ve aralarını ayırmazlar. Çünkü hepsi de Allah (cc) tarafından görevlendirilmiş elçilerdir (2/Bakara, 136, 285; 3/Âl-i İmrân, 84).



Kalplerinde 'tefrika' (ayırıp-parçalama) zihniyeti olanlar, Allah ile Peygamber'in arasını ayırmaya çalışırlar. 'Bazısına inanırız, bazısına inanmayız' derler. Bir anlamda ya Peygamberin elçiliğini, ya da onun tebliğ ettiği Allah inancını kabul etmezler (4/Nisâ, 150).



Bütün bu âyetlerde 'fark' masdarının çeşitli türevleri kullanılıyor.



Aynı kökten gelen 'fırk', bölük, ayrışan taraf, kısım; 'fırka' ise, insanlardan ayrılan bir topluluk demektir. İslâm tarihinde mezheplere de 'fırka' denilmiştir.



'Ferik', diğerlerinden ayrılan topluluk demektir. Şu âyetlerde olduğu gibi:



"Sonra zararı sizden kaldırdığı zaman, sizden bir 'ferik' (bir grup) (hemen) Rablerine şirk koşarlar." (16/Nahl, 35)



"...(O gün onların) bir 'ferik'i (bir bölümü) cennette, bir 'ferik'i (bölümü) ise çılgınca yanan ateşin içerisindedir." (42/Şûrâ, 7) (Ayrıca bak: 2/Bakara, 75, 100, 101; 3/Âl-i İmrân, 23; 30/Rûm, 33; 5/Mâide, 70; 33/Ahzâb, 26 vd.)



Aynı kökten gelen 'firak' ayrılma demektir. Bu hem beden olarak, hem de pozisyon olarak ayrılmayı ifade eder.



"(Mûsâ'nın arkadaşı ona) dedi ki: 'işte bu, benimle senin arandaki 'firak'tır (ayrılmadır)..." (18/Kehf, 78)



Ölümü yaklaşan kimse ölümün, artık kesin bir ayrılık (firak) olduğunu anlar (75/Kıyâme, 28).



Yine 'fark' kökünden gelen bir başka kelime de 'furkan'dır. Hakk ile bâtılın arasını belirtmede kullanılır. Bâtıl ile hakkın ayrılmasına sebep olan olayları veya her ikisinin açıkça belli olduğu zamanları anlattığı gibi, her ikisini ayıran şeyler hakkında da kullanılır. Sözgelimi, Bedir savaşı 'Furkan-hakk ile bâtılın ayrıldığı' bir gündür (8/Enfâl, 41).



Eğer mü'minler Allah'tan hakkıyla ittika ederlerse (sakınırlarsa), Allah (cc) onlara bir furkan verir. Bu furkan sâyesinde hak ile bâtılın, doğru ile yanlışın arasını ayırabilirler (8/Enfâl, 29).



Hz. Mûsâ'ya da Kitap'la beraber, bir de 'furkan' verildi (2/Bakara, 53; 21/Enbiyâ, 48).



Allah'ın gönderdiği bütün kitaplar insanlar için, hak ile bâtılı ayıran, doğru ile yanlışı gösteren birer 'furkan' idiler (3/Âl-i İmrân, 4). Kur'ân-ı Kerim ise gönderilmiş olan en son 'furkan'dır. Kur'an'ın yolu hidâyet yoludur. Onun içerisinde apaçık belgeler vardır ve o, hak ile bâtılı ayıran bir 'furkan'dır (2/Bakara, 185).



"Kulu Hz. Muhammed'e 'furkan'ı (Kur'an'ı) indiren Allah'ın adı ve şânı ne yücedir." (25/Furkan, 1)



Kur'an'ın bir adı 'Furkan' olduğu gibi, 25. sûrenin adı da Furkan'dır.



Aynı kökten gelen 'fâruk' da benzer anlamdadır ve hakla bâtılın, doğru ile yanlışın arasını ayırabilen, ikisinin arasındaki farkı görüp hakkı tercih eden demektir. Furkan, Hz. Ömer'in lakabı idi.



'Tefrik etme', ayırmayı, ayırıp çoğaltmayı, parça parça etmeyi anlatır. Bizim de üzerinde durduğumuz madde budur. 'Tefrika' bu masddarın ismidir ve aynı şeyi ifade eder.



'Tefrika', bölüklere, fırkalara, partilere, gruplara, parçalara ayrılmayı ve böylece ayrılmaması gereken bir bütünü parçalamayı ifade eder ki, Tevhid dini olan İslâm'ın izin vermeyeceği bir şeydir.