Ta'zîr Cezasının Özellikleri:

Ta'zîr cezası kul hakkı ile ilgili olduğu zaman uygulanması vacip olur, af yoluna gidilemez. Çünkü hâkimin kul haklarını düşürme yetkisi yoktur. Eğer ta'zîrin konusu Allah haklarından ise İslâm devleti maslahat olan yer ve zamanlarda bu cezadan vazgeçebilir veya bu konuda af çıkarabilir. İbnü'l-Hümâm (ö. 861/1457) bu konuda şöyle der: "Allah hakkı ile ilgili olan ta'zîr cezasını İslâm devlet başkanının uygulaması gerekir. Ancak suçlunun infazdan önce boyun eğdiği anlaşılırsa, cezadan vazgeçilmesi caiz olur" (İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, Mısır 1316, IV, 212, 213; İbn Âbidin, Reddü'l-Muhtâr, III, 205; ez-Zühaylî, a.g.e, VI, 208).



Şâfiîlere göre ta'zîr cezası insana ait hakla ilgili olmadıkça İslâm devlet başkanı tarafından terkedilebilir. Çünkü Hz. Peygamber, "İyi hal gösterenlerin hadleri dışındaki cezalarını kaldırınız" (Ebû Dâvud, Hudûd, 5; Ahmed b. Hanbel, VI, 181) buyurmuştur. Diğer yandan yabancı bir kadınla cinsel ilişki dışındaki şeyleri yapan bir erkek, Hz. Peygambere gelerek durumunu sorunca, Allah elçisi ona, "Bizimle birlikte namaz kılmadın mı?" demiş, adamın "Evet" demesi üzerine de; Şüphesiz iyilikler kötülükleri yok eder" (Hûd, 11/114) âyetini okumuştur. (Ebû Davûd, Hudûd, 31; Tirmizî;, Tefsiru Sure II/114) Bunun üzerine adam; "Ey Allah'ın elçisi! Ayet benim için midir?" diye sormuş, Hz. Peygamber (s.a.s), Ümmetimin hepsi içindir" buyurmuştur (Buharî, Mevakît, 45, Tefsîru Sure, 11/6; Müslim, Tevbe 39, 40; Ahmed b. Hanbel, 1, 386, 430; İbn Kesir, Tefsirî İbn Kesîr, Tahk. M. Ali es-Sâbûnî, Beyrut, 1402/1981, II, 235).



Ta'zîr cezasını terketmek caiz olmasaydı, Hz. Peygamber'in bu sahabiyi cezalandırması gerekirdi.



Mâlikî ve Hanbellîre göre, ta'zîr cezalarını İslâm devleti uygun bulduğu sürece hâkimin bu cezaları terketmesi caiz olmaz; çünkü ta'zîr, Allah hakkı için meşru bir boyun eğdirme yoludur. Bu yüzden hadler gibi bağlayıcı olur (ez-Zühaylî, a.g.e, VI, 207,208).



Diğer yandan ta'zirin infazında ağır şekil esas alınır. Çünkü, meselâ değnekte hafif olan sayı alındığı için, ikinci bir hafifletme yoluna gitmek uygun düşmez. Aksi halde cezanın yaptırım gücü zayıflar (İbnü'l-Hümâm, a.g.e, III,199).