3- Secdenin Mâhiyeti
Kul, ister Allahın huzurunda isterse bir başkasının huzurunda yere kapansın; onun bu durumu bir itaat ve önünde yere kapandığı şeye mutlak bir bağlılıktır. Secde eden kimin karşısında secdeye kapanıyorsa, o makama karşı sınırsız bir saygı duyuyor, onu en büyük tanıyor, ona en büyük sevgiyi besliyor demektir. Bu saygı ve tâzim, ister korkudan kaynaklansın, istersse derin bir hayranlık duygusundan, durum değişmez. Çünkü insanın kendini en aşağı, en küçük, en güçsüz gördüğü durum, secde halidir. Öyle ki kişi, secdede kendini bir hiç olarak görür (kendini zelil sayar), ama karşısında secdeye kapandığı makamı ise en büyük tanır. Bir makamı veya şahsı yüceltmenin, secdeden daha ileri ve daha aşırı bir biçimi düşünülemez.
Bu bakımdan tarihte ve günümüzde yaşayan bütün müstekbir zorbalar, insanların kendi huzurlarında ve makamlarının huzurunda secde etmelerini, o makamlar karşısında boyun bükmelerini istemişlerdir. İnsanların kendi huzurlarında eğilmelerinden vahşî bir zevk almışlardır. Firavunlar ve çağdaş takipçileri, insanların saygıyla karşılarında eğilmelerini isteyerek mâbud haline gelmişlerdir. Yeryüzünde azıp haddi aşan, kendilerini tanrı makamında gören bütün tâğutlar aynı karakteri taşırlar. Kendileri Yüce Yaratıcı'nın huzurunda secde etmekten yan çizerler; ama aynı zorbalar insanları kendi huzurlarında eğilmeye zorlarlar. Peşinden gittikleri liderleri iblis de Allahın emrine karşı gelerek secde etmekten kaçınmıştı.
Secde aynı zamanda, Allahın emirlerine uymak, Onun evrene koyduğu kanunlara itaat etmek, Allahın rabliğine teslim olmak demektir. Kâinattaki bütün varlıklar isteyerek veya istemeyerek Allaha secde ederler:
Göklerde ve yerde olanların hepsi, Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların çoğunun Allaha secde ettiklerini görüyor musun? (22/Hacc, 18)
Göklerde ve yerde her ne varsa isteyerek de olsa, istemeyerek de olsa- Allaha secde ederler. Sabah akşam onların gölgeleri de (Ona secde ederler). (13/Rad, 15) [2]
Bu bakımdan tarihte ve günümüzde yaşayan bütün müstekbir zorbalar, insanların kendi huzurlarında ve makamlarının huzurunda secde etmelerini, o makamlar karşısında boyun bükmelerini istemişlerdir. İnsanların kendi huzurlarında eğilmelerinden vahşî bir zevk almışlardır. Firavunlar ve çağdaş takipçileri, insanların saygıyla karşılarında eğilmelerini isteyerek mâbud haline gelmişlerdir. Yeryüzünde azıp haddi aşan, kendilerini tanrı makamında gören bütün tâğutlar aynı karakteri taşırlar. Kendileri Yüce Yaratıcı'nın huzurunda secde etmekten yan çizerler; ama aynı zorbalar insanları kendi huzurlarında eğilmeye zorlarlar. Peşinden gittikleri liderleri iblis de Allahın emrine karşı gelerek secde etmekten kaçınmıştı.
Secde aynı zamanda, Allahın emirlerine uymak, Onun evrene koyduğu kanunlara itaat etmek, Allahın rabliğine teslim olmak demektir. Kâinattaki bütün varlıklar isteyerek veya istemeyerek Allaha secde ederler:
Göklerde ve yerde olanların hepsi, Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların çoğunun Allaha secde ettiklerini görüyor musun? (22/Hacc, 18)
Göklerde ve yerde her ne varsa isteyerek de olsa, istemeyerek de olsa- Allaha secde ederler. Sabah akşam onların gölgeleri de (Ona secde ederler). (13/Rad, 15) [2]
S harfi
- es-SEB'Û'L-MESANİ
- Hz. SAFİYYE (r.a)
- Karşılık Olarak Sevap:
- SÂ'
- SALTANAT
- SEFERBERLİK
- SELEM BÂBI
- SİBGATULLAH
- SİLSİLE
- SİYER
- SPOR
- Sulhun Çeşitleri:
- SÜNNET (Hitan)
- Mükâfat Olarak Sevap:
- SAADET
- SAĞCILIK
- SALVELE
- SECÂVEND
- SEFERİLİK
- SELEM
- SİCCÎL
- SİLSİLETÜ'Z-ZEHEB
- SLOGAN
- SU, SULAR
- Sulh Akdinin Başka Akitlerle İlişkisi:
- SÜNNET DÜĞÜNÜ
- Hz. SEVDE
- SAHİH HADİS
- SAMİRİ
- SECCADE