Rızâ ve Allah'ın Râzı Olması
Rızâ; kabul gösterme, hoşnut olma, tasvip etme, kabullenme, memnun olma, bir şeyi itiraz etmeyerek kabul etme anlamlarına gelir. Bir şeyden râzı olmak, ondan memnun olmak ve ondan gelen şeyi kabul etmek, ona itiraz etmemektir. Bir işin yapılmasına râzı olmak, o şeyin yapılmasını onaylamaktır, kabul etmektir. Rızâ, İslâm kültüründe öncelikli olarak Rabbimizin takdir ettiğine karşı olmamaktır. Bu bir anlamda, Allahın insan için yarattığı her şey konusunda bir memnûniyet ifâde eder. Allahtan Rab olarak râzı olmak, öncelikli olarak Onun Rabliğine inanmak ve hayatını Onun Rabliğine bağlı bir şekilde yaşamaktır.
Allahtan râzı olmak, Ondan gelen her şeyi kabul etmek, Onun takdirine itiraz ve muhâlefet etmemek, hükmünü olduğu gibi kabullenmek, verdiği nimetleri küçümsememek şeklinde olur. Allah kâinatı ve insanı dilediği gibi yaratmıştır. Her bir varlığa ayrı bir şekil ve ayrı bir özellik vermiştir. İnsanları de ayrı renk ve kabiliyetlerde, farklı soy ve kabile halinde, dünyalık yönünden farklı olarak yaratıp düzenlemiştir. Kula düşen görev bu ilâhî takdirden râzı olmasıdır. Allahın takvâ sahibi kulları, Rablerinin kendilerine sunduğu teklifleri de kabul ederler. Yani kulluk gibi, Allahın koyduğu sınırlar gibi, şükretmek gibi tekliflerden râzı olurlar. Allahın kanunlarına, insan ve toplum hayatına koyduğu hükümlerine muhâlefet etmezler.
Allaha hakkıyla itaat eden kullar, Rablerinin kendileri hakkında takdir ettiği kabiliyetlere, zenginlik veya fakirliğe, belâ ve felâketlere itiraz etmezler. Kahrın da hoş, lütfun da hoş deyip Allahtan râzı olduklarını ortaya koyarlar.
Allahtan râzı olmak, Ondan gelen her şeyi kabul etmek, Onun takdirine itiraz ve muhâlefet etmemek, hükmünü olduğu gibi kabullenmek, verdiği nimetleri küçümsememek şeklinde olur. Allah kâinatı ve insanı dilediği gibi yaratmıştır. Her bir varlığa ayrı bir şekil ve ayrı bir özellik vermiştir. İnsanları de ayrı renk ve kabiliyetlerde, farklı soy ve kabile halinde, dünyalık yönünden farklı olarak yaratıp düzenlemiştir. Kula düşen görev bu ilâhî takdirden râzı olmasıdır. Allahın takvâ sahibi kulları, Rablerinin kendilerine sunduğu teklifleri de kabul ederler. Yani kulluk gibi, Allahın koyduğu sınırlar gibi, şükretmek gibi tekliflerden râzı olurlar. Allahın kanunlarına, insan ve toplum hayatına koyduğu hükümlerine muhâlefet etmezler.
Allaha hakkıyla itaat eden kullar, Rablerinin kendileri hakkında takdir ettiği kabiliyetlere, zenginlik veya fakirliğe, belâ ve felâketlere itiraz etmezler. Kahrın da hoş, lütfun da hoş deyip Allahtan râzı olduklarını ortaya koyarlar.
İhlâs; Anlam ve Mâhiyeti
- Kur'ân-ı Kerim'de İhlâs Kavramı
- Hadis-i Şeriflerde İhlâs Kavramı
- İman ve İbâdetlerde İhlâs
- İmanda İhlâs:
- İbâdetlerde İhlâs:
- İhlâsın Zıddı; Riyâ
- Rızâ ve Allah'ın Râzı Olması
- Allah'tan Râzı Olmanın Boyutları:
- Allah'ın Râzı Olduğu Kullar:
- Allah'ın Râzı Olmadığı Kullar:
- Allah'ın Rızâsının Görüntüleri:
- İhlâs ve Riyânın Kabı; Amel
- Amel-İman İlişkisi:
- İhlâsın Terazisi; Niyet
- Niyet-İbâdet İlişkisi:
- Niyetin Muâmelâta Etkisi:
- Niyetin İslâm Cezâ Hukukunda Yeri:
- Amel-Niyet İlişkisi:
- Niyet Terbiyesi
- Konuyla İlgili Geniş Bilgi Alınabilecek Kaynaklar