İSLAM ÇAĞIN ÖNDERLİGİNİ YAPABİLİR Mİ?
Konuşmanın baş taraflarında ortaya attığım ikinci soruyu şimdi ele alıp çok özlü bir şekilde onu cevaplandırmaya çalışacağım. Sözkonusu soru şu: İslam, bu çağda İslam uygulanabilir mi?bunlar günümüzde çokça sorulan bir sorunun çeşitli yönleridir.
Cevap olarak derim ki:Zaman tarihin hiç bir döneminde kendiliğinden İslama bağlanmaya hazır olduğunu ilan etmemiştir. Bunun en büyük delili Peygamber (s.a.v.) in dönemidir. Cahili Arap Toplumunda davetini açığa vurduğu zaman, onun davetini kabul edip seslendiklerini dinleyebilmiş miydi? Ona: Ey Muhammed, peygamber olarak seni kabul ettim, Rab olarak da Allahı tanıdım sözlerini ne zaman söylemiştir?Durum, yalnızca davetçinin kararlılığına, kahramanlığına ve başka bir çözüm kabul etmemesine bağlıdır. O davetçi ki şöyle demelidir:Ey çağ, eğer isteyerek gösterdiğim yoldan gelmeyecek olursan, ben seni benimle yol almak zorunda bırakacağım. Komünizm nerde, islam nerde... Aralarında gökle yer arasındaki kadar fark vardır. Fakat ben sizlere konuyu tartışmak amacıyla şunu söylüyorum:Komünizm gerçekleştirdiği zaferlere bir göz atınız. Oysa İslamın istediği değişim, onlarınki gibi herşeyi altüst eden bir değişim değildir. Ancak komünizm, insan fıtratına karşı savaş açarak ferde mülkiyeti tümüyle ortadan kaldırmış ve hükümeti halkın malları, canları ve namusları üzerinde tahakküm edecek noktaya getirmiştir, ulusal serveti tümüyle tek elde toplamıştır. Böyle bir devrim, kesinlikle çığırından çıkmıştır, yıkıcıdır ve yok edicidir. İslam böyle bir tutumdan uzaktır, o bunun tam aksini yapar. İslam, insanın fıtratına uygun bir davettir. Yapıcılığı ve düzelticiliği hedef alır. Kararlılığa, yoğun çabalara ve iyi niyetlere sahip olmayan her davet, sonunda başarısızlığa mahkumdur. nitekim İslam Davası, kendisini üstün kılmak için karar vermiş bir kesimin elinde olduğu zamanlarda, istenileni elde etmiş ve çağ onların arkasından sürüklenmiştir.
İslamın günümüzde uygulanabilirliğine dair soruya gelince, bu boş bir sözdür. Gerçek şu ki İslam her zaman ve her mekana yeterliğini ortaya koymuştur. Aynı yeterliliğe bugün de sahip bulunmaktadır. Kıyamete kadar da bu özelliklerini korumaya devam edecektir. Durum yalnızca dünyada onu eksiksiz olarak eline alacak bir halkın varlığını gerektirmektedir. Konuşmamın başında da söylediği gibi, tarihimiz Arap Toplumunun sosyal, iktisadi, siyasal ve uygar düzenini İslam esasları üzerine kurmak ve kişilerin ferdi ve sosyal hayatlarını İslam kalıbına dökmek üzere gerekli hazırlıkları yapmakla başlamıştır. Bu ümmet kendi kendisine söz verdi ki:İslam Sancağını yükseltecek, dünyanın en uzak köşesinde bile İslamı tebliğ edecek; yalnız onun için yaşayacak ve onun uğrunda ölecekti.
Dünyada öyle bir ümmetin hazırlığı tamamlanınca, onun tüm güçleriyle, canlılığıyla ve asaletiyle dünyaya bir bomba gibi nasıl yayıldığını gördünüz, yeryüzüne günümüze kadar devam eden etkilerini nasıl yaptığına şahid oldunuz. Evet, eğer bugün de bu özelliklere sahip İslamla bağlanan bir ümmet ortaya çıkıp hayat düzenini buna göre yürütecek, hayatını da ölümünü de alemlerin Rabbı olan Allaha adayacak olursa; dünyanın İslamı bağlanmaya hazır olması, onun gölgesine girmeye can atması ve onun yüce yoluna koyulması uzak bir ihtimal değildir. İnsanların İslamı insanların vakıasında nabız atar görüp sonra da onu kabul etmek konusunda bahaneler uydurarak gevşeklik gösterecekleri akla yatkın değildir. Ancak sizler, İslamı vaazlarla,, kitaplarla, konferanslarla yaymaktan ileri bir şey yapmayacak olursanız, bu şerefli işlere kendinizi ne kadar verirseniz veriniz, Kıyamete kadar bile bu çalışmalarınızda devam edecek olursanız, dünya İslamın insanlığın patik hayatlarını yönlendirebilecek güçte olduğuna inanmayacaktır.
Son verirken sizlere duygularımdan söz etmek istiyorum: Yüce Rabbim beni bu halk arasında, yani müslüman Pakistanlı olarak yarattığı için İslama şeref ve üstünlüğünü kazandırması umulan halkın bu halk olmasını arzu ediyorum. Eğer benim politik bir faaliyetim olmuşsa, bunun kaynağı bu arzumdur. Eğer benim izlediğim bir yol varsa, amacım budur. Benim tüm çabalarım, yüce Rabbimin arasında yarattığı ve beni fertlerinden birisi yaptığı bu halkın, İslama karşı sorumluluklarını anlamasına ve sancağını yükseltmesine yöneliktir. Tüm amacım onun İslamı hissedilen bir şekilde hayatında canlandırmasıdır.
Cevap olarak derim ki:Zaman tarihin hiç bir döneminde kendiliğinden İslama bağlanmaya hazır olduğunu ilan etmemiştir. Bunun en büyük delili Peygamber (s.a.v.) in dönemidir. Cahili Arap Toplumunda davetini açığa vurduğu zaman, onun davetini kabul edip seslendiklerini dinleyebilmiş miydi? Ona: Ey Muhammed, peygamber olarak seni kabul ettim, Rab olarak da Allahı tanıdım sözlerini ne zaman söylemiştir?Durum, yalnızca davetçinin kararlılığına, kahramanlığına ve başka bir çözüm kabul etmemesine bağlıdır. O davetçi ki şöyle demelidir:Ey çağ, eğer isteyerek gösterdiğim yoldan gelmeyecek olursan, ben seni benimle yol almak zorunda bırakacağım. Komünizm nerde, islam nerde... Aralarında gökle yer arasındaki kadar fark vardır. Fakat ben sizlere konuyu tartışmak amacıyla şunu söylüyorum:Komünizm gerçekleştirdiği zaferlere bir göz atınız. Oysa İslamın istediği değişim, onlarınki gibi herşeyi altüst eden bir değişim değildir. Ancak komünizm, insan fıtratına karşı savaş açarak ferde mülkiyeti tümüyle ortadan kaldırmış ve hükümeti halkın malları, canları ve namusları üzerinde tahakküm edecek noktaya getirmiştir, ulusal serveti tümüyle tek elde toplamıştır. Böyle bir devrim, kesinlikle çığırından çıkmıştır, yıkıcıdır ve yok edicidir. İslam böyle bir tutumdan uzaktır, o bunun tam aksini yapar. İslam, insanın fıtratına uygun bir davettir. Yapıcılığı ve düzelticiliği hedef alır. Kararlılığa, yoğun çabalara ve iyi niyetlere sahip olmayan her davet, sonunda başarısızlığa mahkumdur. nitekim İslam Davası, kendisini üstün kılmak için karar vermiş bir kesimin elinde olduğu zamanlarda, istenileni elde etmiş ve çağ onların arkasından sürüklenmiştir.
İslamın günümüzde uygulanabilirliğine dair soruya gelince, bu boş bir sözdür. Gerçek şu ki İslam her zaman ve her mekana yeterliğini ortaya koymuştur. Aynı yeterliliğe bugün de sahip bulunmaktadır. Kıyamete kadar da bu özelliklerini korumaya devam edecektir. Durum yalnızca dünyada onu eksiksiz olarak eline alacak bir halkın varlığını gerektirmektedir. Konuşmamın başında da söylediği gibi, tarihimiz Arap Toplumunun sosyal, iktisadi, siyasal ve uygar düzenini İslam esasları üzerine kurmak ve kişilerin ferdi ve sosyal hayatlarını İslam kalıbına dökmek üzere gerekli hazırlıkları yapmakla başlamıştır. Bu ümmet kendi kendisine söz verdi ki:İslam Sancağını yükseltecek, dünyanın en uzak köşesinde bile İslamı tebliğ edecek; yalnız onun için yaşayacak ve onun uğrunda ölecekti.
Dünyada öyle bir ümmetin hazırlığı tamamlanınca, onun tüm güçleriyle, canlılığıyla ve asaletiyle dünyaya bir bomba gibi nasıl yayıldığını gördünüz, yeryüzüne günümüze kadar devam eden etkilerini nasıl yaptığına şahid oldunuz. Evet, eğer bugün de bu özelliklere sahip İslamla bağlanan bir ümmet ortaya çıkıp hayat düzenini buna göre yürütecek, hayatını da ölümünü de alemlerin Rabbı olan Allaha adayacak olursa; dünyanın İslamı bağlanmaya hazır olması, onun gölgesine girmeye can atması ve onun yüce yoluna koyulması uzak bir ihtimal değildir. İnsanların İslamı insanların vakıasında nabız atar görüp sonra da onu kabul etmek konusunda bahaneler uydurarak gevşeklik gösterecekleri akla yatkın değildir. Ancak sizler, İslamı vaazlarla,, kitaplarla, konferanslarla yaymaktan ileri bir şey yapmayacak olursanız, bu şerefli işlere kendinizi ne kadar verirseniz veriniz, Kıyamete kadar bile bu çalışmalarınızda devam edecek olursanız, dünya İslamın insanlığın patik hayatlarını yönlendirebilecek güçte olduğuna inanmayacaktır.
Son verirken sizlere duygularımdan söz etmek istiyorum: Yüce Rabbim beni bu halk arasında, yani müslüman Pakistanlı olarak yarattığı için İslama şeref ve üstünlüğünü kazandırması umulan halkın bu halk olmasını arzu ediyorum. Eğer benim politik bir faaliyetim olmuşsa, bunun kaynağı bu arzumdur. Eğer benim izlediğim bir yol varsa, amacım budur. Benim tüm çabalarım, yüce Rabbimin arasında yarattığı ve beni fertlerinden birisi yaptığı bu halkın, İslama karşı sorumluluklarını anlamasına ve sancağını yükseltmesine yöneliktir. Tüm amacım onun İslamı hissedilen bir şekilde hayatında canlandırmasıdır.
G harfi
- 4- Musîbetleri Bertaraf Ederken Sabra Yapışmak:
- a- Dünyada Kurtulma Yolları:
- El-GAFFÂR
- f- Çirkin Söz (Sebb):
- GASL, GASL-I MEYYİT
- GAZAB
- GUSLÜN SÜNNETLERİ
- Günah Olayı
- Mükâfat Olarak Sevap:
- Otorite Değişimi
- Peygamberlerin Günahsızlığı; İsmet
- b- Âhirette Kurtulma Yolları:
- el-GANÎ
- GÂŞİYE SÛRESİ
- GAZİ, GAZİLİK
- GUSLÜN FARZ OLDUĞU YERLER
- Günahkârlık; Fısk
- Günahlar ve Günahkârlarla İlgili Sünnetullah/Allah'ın Değişmez Yasaları
- Hıristiyanlıkta ve Diğer Dinlerde Günah Anlayışı
- Kur'ân-ı Kerim'de Günah Kavramı
- Musîbetleri Def Etmek Sabra Aykırı Değildir:
- Özgürlük Hareketleri
- 1- Hıristiyanlık Günah Anlayışı:
- 1- İnançla İlgili Fısk
- a- Kim Günah ve Kötülük Yaparsa Cezâsını Bulur:
- GABN
- GAVS, GAVSU'L-ÂZAM
- GAZZÂLÎ
- GÜMRÜK VERGİSİ
- Günahın Cezâsı ve Günahtan Kurtulma