Gayb; Anlam ve Mâhiyeti:
Gayb, gizli kalmak, gizlenmek, görünmemek, gözden kaybolmak anlamında "ğâbe" fiilinden masdar veya gizlenen, hazırda olmayan şey manasında isim veya sıfat olarak kullanılır. Ragıb El-İsfehani gaybı, "duyular çerçevesine girmeyen şey" tarzında açıklamıştır.
Gaybın esası, mevcut olmamak değil; herhangi bir sebeple fark edilir olmamak, özellikle görünür olmamaktır. Gayb, insanın gözü önünde sergilenmemiş bulunandır; olmayan değil.
"Gayb" ve "gâib", başlangıçta duyularımızla anlamada veya ilk düşüncede hazır olmayan, diğer deyişle ilk nazarda anlaşılmayan demektir. Bunun bir kısmı delilden geçen bir anlayışla idrak olunabilir. Mesela evinizde otururken kapınız çalınır, ses duyarsınız, bu ses sizin için anlaşılmış, hazır ve şahittir. Bundan anlarsınız ki, kapıyı çalan vardır. O kimse henüz sizin için ortada yoktur. Bakıp görünceye kadar onu şahsıyla bilemezsiniz, fakat kapıyı bir çalan bulunduğunu da zorunlu bir şekilde, anlayışlı olarak tasdik edersiniz. Bu, bir inanç veya şuurlu bir bilme olur. Sonra henüz kapınızı çalmayan ve eseri size yetişmeyen daha nice gaibler bulunduğunu da genel olarak tasdik edebilirsiniz. Fakat bunların bir kısmı gerçekten yok olabilirler. "Gayb" ile "gaib" arasında fark vardır. "Gâib" (ortada olmayan) sana görülmez, seni de görmez olandır. "Gayb" ise, görülmez, fakat görür olandır. Demek ki, gaybın esası, mevcut olmamak değil; gözükmemektir.[5]
Gayb; duyularla algılanamayan, insanın deney ve gözlemlerine konu olmayan şeylerdir. Cahiliyye dönemi Arapları, tanrı olarak taptıkları putlarının gaybı bildiğine inanırlardı. Yalnız, onların bu bilgisine direkt yollarla değil, endirekt yolla ulaşmaya çalışırlardı. Mesela Mekkeliler, Hübel putunun yanındaki okları çekerek, başvurdukları iş hakkında tanrılarının ne düşündüğünü anlamaya çalışırlardı.
Kuran, gaybı bildiği iddia edilen sahte tanrıların gaybı bilemeyeceklerini şöyle ifade eder:
Onlar, diriler değil; ölülerdir. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler. (Nahl: 16/21)
Gaybı bilmek, ülûhiyetin özelliklerindendir. Psikolojik bir gerçektir ki, insanoğlu taptığı varlığın gaybı bilmesini istemektedir. Çünkü gaybı bilmek, tek başına bir üstünlüktür. Aynı zamanda başkalarına üstünlük kurmanın yollarından birisidir. Tabii ki insanın bu merakı, birçok bâtıl ve hurâfenin de kaynağını oluşturmaktadır. İnsanoğlunun bu zaafı, gaybı bildiğini iddia eden birçok insanın da ortaya çıkıp diğer insanları kandırarak sömürmesine sebep olmuştur.[6]
Gaybın esası, mevcut olmamak değil; herhangi bir sebeple fark edilir olmamak, özellikle görünür olmamaktır. Gayb, insanın gözü önünde sergilenmemiş bulunandır; olmayan değil.
"Gayb" ve "gâib", başlangıçta duyularımızla anlamada veya ilk düşüncede hazır olmayan, diğer deyişle ilk nazarda anlaşılmayan demektir. Bunun bir kısmı delilden geçen bir anlayışla idrak olunabilir. Mesela evinizde otururken kapınız çalınır, ses duyarsınız, bu ses sizin için anlaşılmış, hazır ve şahittir. Bundan anlarsınız ki, kapıyı çalan vardır. O kimse henüz sizin için ortada yoktur. Bakıp görünceye kadar onu şahsıyla bilemezsiniz, fakat kapıyı bir çalan bulunduğunu da zorunlu bir şekilde, anlayışlı olarak tasdik edersiniz. Bu, bir inanç veya şuurlu bir bilme olur. Sonra henüz kapınızı çalmayan ve eseri size yetişmeyen daha nice gaibler bulunduğunu da genel olarak tasdik edebilirsiniz. Fakat bunların bir kısmı gerçekten yok olabilirler. "Gayb" ile "gaib" arasında fark vardır. "Gâib" (ortada olmayan) sana görülmez, seni de görmez olandır. "Gayb" ise, görülmez, fakat görür olandır. Demek ki, gaybın esası, mevcut olmamak değil; gözükmemektir.[5]
Gayb; duyularla algılanamayan, insanın deney ve gözlemlerine konu olmayan şeylerdir. Cahiliyye dönemi Arapları, tanrı olarak taptıkları putlarının gaybı bildiğine inanırlardı. Yalnız, onların bu bilgisine direkt yollarla değil, endirekt yolla ulaşmaya çalışırlardı. Mesela Mekkeliler, Hübel putunun yanındaki okları çekerek, başvurdukları iş hakkında tanrılarının ne düşündüğünü anlamaya çalışırlardı.
Kuran, gaybı bildiği iddia edilen sahte tanrıların gaybı bilemeyeceklerini şöyle ifade eder:
Onlar, diriler değil; ölülerdir. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler. (Nahl: 16/21)
Gaybı bilmek, ülûhiyetin özelliklerindendir. Psikolojik bir gerçektir ki, insanoğlu taptığı varlığın gaybı bilmesini istemektedir. Çünkü gaybı bilmek, tek başına bir üstünlüktür. Aynı zamanda başkalarına üstünlük kurmanın yollarından birisidir. Tabii ki insanın bu merakı, birçok bâtıl ve hurâfenin de kaynağını oluşturmaktadır. İnsanoğlunun bu zaafı, gaybı bildiğini iddia eden birçok insanın da ortaya çıkıp diğer insanları kandırarak sömürmesine sebep olmuştur.[6]
G harfi
- 4- Musîbetleri Bertaraf Ederken Sabra Yapışmak:
- a- Dünyada Kurtulma Yolları:
- El-GAFFÂR
- f- Çirkin Söz (Sebb):
- GASL, GASL-I MEYYİT
- GAZAB
- GUSLÜN SÜNNETLERİ
- Günah Olayı
- Mükâfat Olarak Sevap:
- Otorite Değişimi
- Peygamberlerin Günahsızlığı; İsmet
- b- Âhirette Kurtulma Yolları:
- el-GANÎ
- GÂŞİYE SÛRESİ
- GAZİ, GAZİLİK
- GUSLÜN FARZ OLDUĞU YERLER
- Günahkârlık; Fısk
- Günahlar ve Günahkârlarla İlgili Sünnetullah/Allah'ın Değişmez Yasaları
- Hıristiyanlıkta ve Diğer Dinlerde Günah Anlayışı
- Kur'ân-ı Kerim'de Günah Kavramı
- Musîbetleri Def Etmek Sabra Aykırı Değildir:
- Özgürlük Hareketleri
- 1- Hıristiyanlık Günah Anlayışı:
- 1- İnançla İlgili Fısk
- a- Kim Günah ve Kötülük Yaparsa Cezâsını Bulur:
- GABN
- GAVS, GAVSU'L-ÂZAM
- GAZZÂLÎ
- GÜMRÜK VERGİSİ
- Günahın Cezâsı ve Günahtan Kurtulma