İnsanlara Nisbetle Fitne:
Fitne odaklarından birisi de bizzat insanın kendisidir. İnsanın sebep olduğu fitne genel anlamda olumsuzdur ve daha çok inkârcıların, kalbinde eğrilik olanların ve münâfıkların bir özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır.
1- Münâfıkların Fitnesi: Münâfıklar fitne çıkarmaktan hoşlanırlar. Tutum ve davranışlarıyla fitneye sebep olurlar. Fitne olan şeylere çağrıldıkları zaman koşarak ve isteyerek giderler (4/Nisâ, 91; 33/Ahzâb, 14). Bundan dolayı onlar Allahın kalplerini arıtmak istemediği kimselerdendir. Allah (c.c.) onların fitneye düşmelerini ister (5/Mâide, 41). Münâfıklar müslümanların arasında yaşadıkları halde gerektiği zaman, -tıpkı Peygamber döneminde olduğu gibi- Allah yolunda cihada katılmak istemezler. Mecbûren katılsalar bile müslümanların arasına fitne sokup onları Allah yolunda çalışmaktan soğutmaya çaba gösterirler. Böyleleri Peygamberimize şöyle dediler: ...Bana izin ver, beni fitneye (zor bir denemeye) düşürme... Kuran onlara; ...İyi bilin ki, onlar zaten fitneye düşmüşlerdir. Cehennem de kâfirleri kuşatacaktır. şeklinde cevap vermektedir (9/Tevbe, 48-49).
Münâfıklar, hem kendileri fitneye düşerler, hem de başkalarını, özellikle de müslümanları fitneye düşürmeye çalışırlar. İnsanlardan bazıları; Biz de Allaha inanıyoruz dedikleri halde kendilerine Allah uğrunda bir sıkıntı geldiği zaman, insanlardan gelen bu fitneyi (sıkıntı ve belâyı) Allahın azâbı gibi zannederler. Ancak müslümanlar bir nimete, dünyalık bir rahata kavuştukları zaman da biz de sizinle beraberiz demekten utanmazlar. Şüphesiz ki Allah (c.c.) imanda samimi olanları da iki yüzlü davrananları da çok iyi bilir. (29/Ankebût, 10-11). Aynı insanlar âhiret hayatında müminlere; Biz sizinle beraber değil miydik? diyecekler. Müminler onlara şöyle cevap verecekler: ...Evet ama, siz kendinizi fitneye düşürdünüz (aldattınız), beklediniz (hemen tevbe etmediniz), kuruntular sizi aldattı... (57/Hadîd, 14). Kalplerinde eğrilik bulunanlar, müslümanları şüphe ve fitneye düşürmek için Kurandaki müteşâbih âyetleri kafalarına göre yorumlarlar (3/Âl-i İmrân, 7).
2- Kâfirlerin/İnkârcıların Fitnesi: Hz. İbrâhim (a.s.) şöyle duâ etmişti: Ey Rabbimiz! Bizi hakikati inkâr edenler için kötülük teşvikçisi/sebebi, fitne (bir oyun ve eğlence aracı) yapma. Ve günahlarımızı bağışla, ey Rabbimiz, çünkü Sensin tek kudret ve hikmet sahibi. (60/Mümtehıne, 5). İnkârcılar ve tapmakta oldukları yalancı tanrılar, Cehennemi hak etmiş olanlardan başkasını fitneye düşüremezler, ayartıp kandıramazlar (37/Saffât, 161-163).
Kâfirler bazen müslümanları savaş, saldırı ve benzer şekillerde fitneye/denemeye, sıkıntıya düşürüp, onların korku namazı kılmalarına sebep olabilirler (4/Nisâ, 101). Hz. Mûsânın kavmi, Firavunun ve melesinin, yani ileri gelen seçkinlerin kendilerini bir fitneye düşürmelerinden, fenalık yapmalarından korktukları için iman etmekte tereddüt ettiler. Onların içlerinden pek azı hariç Firavunu desteklemeye devam ettiler (10/Yûnus, 83).
Bugün de bu gerçek değişmemiştir. İnsanlardan pek çoğu ya İslâma gönül vermek, ya da İslâmı hakkıyla günlük hayatında yaşamak istemektedir. Ancak çağdaş Firavunların, Firavun düzenlerinin, bu düzenleri sürdüren mele takımının fitnelerinden, sıkıntı vermelerinden, haklarını ellerinden almalarından, kötü damga vurmalarından korkmaktadırlar. (2)
1- Münâfıkların Fitnesi: Münâfıklar fitne çıkarmaktan hoşlanırlar. Tutum ve davranışlarıyla fitneye sebep olurlar. Fitne olan şeylere çağrıldıkları zaman koşarak ve isteyerek giderler (4/Nisâ, 91; 33/Ahzâb, 14). Bundan dolayı onlar Allahın kalplerini arıtmak istemediği kimselerdendir. Allah (c.c.) onların fitneye düşmelerini ister (5/Mâide, 41). Münâfıklar müslümanların arasında yaşadıkları halde gerektiği zaman, -tıpkı Peygamber döneminde olduğu gibi- Allah yolunda cihada katılmak istemezler. Mecbûren katılsalar bile müslümanların arasına fitne sokup onları Allah yolunda çalışmaktan soğutmaya çaba gösterirler. Böyleleri Peygamberimize şöyle dediler: ...Bana izin ver, beni fitneye (zor bir denemeye) düşürme... Kuran onlara; ...İyi bilin ki, onlar zaten fitneye düşmüşlerdir. Cehennem de kâfirleri kuşatacaktır. şeklinde cevap vermektedir (9/Tevbe, 48-49).
Münâfıklar, hem kendileri fitneye düşerler, hem de başkalarını, özellikle de müslümanları fitneye düşürmeye çalışırlar. İnsanlardan bazıları; Biz de Allaha inanıyoruz dedikleri halde kendilerine Allah uğrunda bir sıkıntı geldiği zaman, insanlardan gelen bu fitneyi (sıkıntı ve belâyı) Allahın azâbı gibi zannederler. Ancak müslümanlar bir nimete, dünyalık bir rahata kavuştukları zaman da biz de sizinle beraberiz demekten utanmazlar. Şüphesiz ki Allah (c.c.) imanda samimi olanları da iki yüzlü davrananları da çok iyi bilir. (29/Ankebût, 10-11). Aynı insanlar âhiret hayatında müminlere; Biz sizinle beraber değil miydik? diyecekler. Müminler onlara şöyle cevap verecekler: ...Evet ama, siz kendinizi fitneye düşürdünüz (aldattınız), beklediniz (hemen tevbe etmediniz), kuruntular sizi aldattı... (57/Hadîd, 14). Kalplerinde eğrilik bulunanlar, müslümanları şüphe ve fitneye düşürmek için Kurandaki müteşâbih âyetleri kafalarına göre yorumlarlar (3/Âl-i İmrân, 7).
2- Kâfirlerin/İnkârcıların Fitnesi: Hz. İbrâhim (a.s.) şöyle duâ etmişti: Ey Rabbimiz! Bizi hakikati inkâr edenler için kötülük teşvikçisi/sebebi, fitne (bir oyun ve eğlence aracı) yapma. Ve günahlarımızı bağışla, ey Rabbimiz, çünkü Sensin tek kudret ve hikmet sahibi. (60/Mümtehıne, 5). İnkârcılar ve tapmakta oldukları yalancı tanrılar, Cehennemi hak etmiş olanlardan başkasını fitneye düşüremezler, ayartıp kandıramazlar (37/Saffât, 161-163).
Kâfirler bazen müslümanları savaş, saldırı ve benzer şekillerde fitneye/denemeye, sıkıntıya düşürüp, onların korku namazı kılmalarına sebep olabilirler (4/Nisâ, 101). Hz. Mûsânın kavmi, Firavunun ve melesinin, yani ileri gelen seçkinlerin kendilerini bir fitneye düşürmelerinden, fenalık yapmalarından korktukları için iman etmekte tereddüt ettiler. Onların içlerinden pek azı hariç Firavunu desteklemeye devam ettiler (10/Yûnus, 83).
Bugün de bu gerçek değişmemiştir. İnsanlardan pek çoğu ya İslâma gönül vermek, ya da İslâmı hakkıyla günlük hayatında yaşamak istemektedir. Ancak çağdaş Firavunların, Firavun düzenlerinin, bu düzenleri sürdüren mele takımının fitnelerinden, sıkıntı vermelerinden, haklarını ellerinden almalarından, kötü damga vurmalarından korkmaktadırlar. (2)
F harfi
- 1- Fakirlik Üstündür:
- 1- İnançla İlgili Fısk
- 1- Îne Bey'i:
- 10- Din-Sultan Ayrılı
- 3- Uzlet:
- 3) Mudârebe Ortaklığı:
- 5- Banka Fâizlerini Kabul Edenler:
- 5- Çocuğun Maddî İstikbalini Düşünme Fikri:
- 6) Kıyemî Mal:
- 9- Medya Yoluyla Fesad:
- C- Fitne Sayılan Davranışlar:
- En Hayırlı Kazanç; Kendi Eliyle Çalışıp Kazanma:
- FADL İBN ABBAS
- FARZ
- FESAD
- Fesad ve İfsâd; Anlam ve Mâhiyeti
- FEYZ-İ İLÂHİ
- FISK
- FİTNE-FİTEN
- FİTNENİN ÇEŞİTLERİ:
- Fitneye Karışan Sahabeler:
- FUHUŞ
- Hîle-i Şer'iyye
- İmtihan Olarak Fitne
- Konuyla İlgili Geniş Bilgi Alınabilecek Kaynaklar
- Kur'an sözünde durmamayı, ahde vefa göstermemeyi yer yer fısk olarak nitelemektedir.
- MUBAH OLAN İLİM
- O'nun Mutluluk Evinin Genel Atmosferi:
- SAHABE VE TÂBİÎN ARASINDA ÇIKAN KAVGA VE İHTİLAFLAR
- Satılan Malın Mevcut Olması: