AHZÂB SURESİ

Kur'an-Kerîm'in otuzüçüncü suresi. Medine'de nazil olmuş, yetmişüç ayet, binyüz seksen kelime ve beşbinyediyüzdoksanaltı harften ibarettir. Fasılası elif ve lâm'dır. Sure, adını yirminci ayette gecen "Ahzab" kelimesinden almıştır. Medine İslam devletini yok etmek için bir araya gelen ve Müslümanlara karşı tek bir cephe oluşturan müşrik kabilelerinden müteşekkil kâfir topluluğuna "Ahzab" denmiştir.



Surede ele alınan konular zaman itibariyle birbirini izleyen bir dönemde meydana geldiği için burada söz konusu edilmiştir. Surede Hendek veya diğer adıyla Ahzab gazvesinin çeşitli durumlarını anlatmak ve Resulullah'a bazı açıklamalarda bulunmak üzere gelen ayetler yer almaktadır. Surenin, münafıkların bazı tavırlarını açığa vurmak, Zeyd b. Harise'nin, hanımı Zeyneb binti Cahş ile olan münasebetlerinden söz etmek, Müslüman kadınların ahireti tercih etmeleri gerektiğinden ve takvalarından bahsetmek üzere nazil olduğu kaydedilmektedir.



Bu surede Bedir gazvesinden sonra ve Hudeybiye barışından önce Medine toplum yapısında meydana gelen bazı gelişmeler, islâm devletinin o günkü yapısı, bu zaman içinde müslümanların yaşadığı yüklü hâdiseler, gelişmekte olan islâm toplumu ve devletinin hüküm ve yasaları ele alınmıştır. Ayrıca toplumsal olaylar ve İslam'ın temel yasaları ile, Allah'a iman ve onun yüce kudretine teslimiyetin daima iç içe ve irtibatlı hususlar olduğu anlatılmıştır.



"Ey Peygamber! Allah'tan sakın, kâfirlere ve münâfıklara uyma, Allah alim'dir, Hakîm'dir. Sana Rabbinden vahy olunana uy; Allah bütün yaptıklarınızdan haberdârdır. Allah'a tevekkül et. Allah vekil olarak sana yeter. " (1) ayetleriyle başlayan sure, daha sonra adını aldığı Ahzab olayından söz ederek kâfirlere karşı savaşa hazırlanan islâm toplumunun durumunu ve takınması gereken tavrı anlatır. "(Ey Peygamber) De ki: Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız bilin ki kaçmak size fayda vermeyecektir. Kaçsanız bile az veya kısa bir zamandan fazla (dünyada) yaşatılmazsınız. De ki: "Allah size bir kötülük dilerse veya rahmet isterse, sizi ona karşı kim savunabilir. Allah'tan başka dost ve yardımcı da bulamazsınız..." (17)



Allah bir hüküm koyduğu zaman cahilî anlayıştan dolayı bu hükme karşı koymanın ne demek olduğu da şu ayetle açıklanıyor:



"Allah ve Resulü bir konuda hüküm verdiği zaman mümin erkek ve mümin kadına artık bu hususta başka bir seçeneği tercih hakları yoktur." (36)



Sonra da insanoğlunun dünyadaki fonksiyonu ve yüklendiği sorumluluk dile getirilip derin ve müthiş bir hakîkât gözler önüne serilmektedir:



"Doğrusu biz emaneti göklere, yere ve dağlara (yüklenmeleri için) teklifte bulunduk. Onlar bunu yüklenmekten çekinip, korkuyla titremişlerdi. Şüphesiz insan pek zalim ve cahildir." (72)



Surede yer alan bu genel hüküm ve ana çizgilerin dışında ayrıca şu konulara yer verilmiştir:



1- İslâm düşmanlarının İslâm devleti aleyhinde nasıl çalıştıklarını ve sonunda Allah'ın bu kâfir ve münafıkları nasıl perişan ettiği; ( 13-15)



2- islâm kardeşliğinin derin anlamlar taşıdığı ve müminlerin birbirlerine karşı manevî



sorumlulukları bulunduğu (23 vd.)



3- Peygamber (s.a.s.)'in hanımlarının bütün müminlerin anneleri olup, onlara karşı iyi davranışlarda bulunulmasını, Müminlerin annelerinin üstün özelliklere sahip oldukları; (6 ve 25)



4- İslâm'da evlât edinilemeyeceği, ve bunun öz evlâtlığın hükümleriyle aynı hükümlere sahip olmadığı; (40)



5- Peygamber'in evine kimlerin girip çıkabileceği, kimin kiminle görüşmesinin dinî



acıdan sakınca taşımadığı; (53)



6- Müslüman kadınların nasıl örtünmesi gerektiği, örtünmenin farz olduğu; (59)



7- Allah'ın ve meleklerin Peygamber'e salât ve selâm getirdikleri ve müminlerin de buna katılmaları gerektiği; (46)



8- Kalblerinde nifak taşıyanların nasıl cezalandırılacakları ve ahiretteki azapları; (*64-66)



9- Kıyametin vaktini Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceği; (63)



10- Görevlerini tam olarak yerine getiren müminlerin alacağı mükâfâtları; (70-71)



1 l-İnsanoğlunun yüklendiği sorumluluğun anlamı; (72)



12- Kâfir ve münafıkların uğrayacağı ağır cezalar...(73)



Ahmed AĞIRAKÇA